Redd-Askti bu
----"Abi pas ver pas!" Sesiyle kulağımın zarını patlatan Çağrı'ya ters bir bakış yolladım. Ne diye deli danalar gibi böğürüyordu anlamıyordum. Ayağımın altındakı topu ona pasladım.
"Ne bağırıyorsun yarram?" Dedim sinirle konuşmayı da ihmal etmeyerek. Beni umursamayarak ayağının altındakı topa verdi tüm dikkatını. Saniyeler sonra topu atmasıyla karşı kaleye girmesi bir olmuştu. Kaledeki çocuk topu tutamayarak yere düşmüştü.
Tüm bedenini bana çevirip koşarak yanıma vardı. Şirince gülümsemesi ile göz devirdim. Tam bir baş belasıydı.
"Ay anam öldüm da." Akil bedenini zar zor taşıyarak ayaklarını da yerde sürüyerek kendini çimlere bırakıp uzandı."Sizinle maç yapan aklıma martılar pislesin." Deniz de ağaç gövdesine sırtını vererek kendini yavaşca yere bıraktı.Bir ayağını ileri uzatıp diğerini kendine çekti.
"Kibarlıktan ölüceksin canım," Dedi Deniz Akil'e. Ardından yerdeki son pet şişeyi eline alarak içmeye başladı."Alp zebellah gibi dikildin başımıza otursana." Ona sinirle baktığımda hemen geri yerine sindi.
"Alp deme diye kaç kere hatırlatma yapmam gerekecek acaba benim?" Adımın kısaltılmış hiç bir variyantını hiç bir şekilde sevmiyordum. Bunu bilmelerine rağmen inadıma, beni sinir etmek için söylemekten geri durmuyorlardı. Çağrı bir havluyu bana uzatıp kendini yüz üstü çimlere bıraktı. Havluyu enseme atıp sakince yere kuruldum. Aşırı susuzdum.
"Lan sana kurban olurum." Akil'in konuşması ile anlamayarak ona baktım. Uzandığı yerde doğrulmuş bağdaş kurarak oturmuştu. Bakışlarını takip edip de gördüğüm yüzle büyükçe yutkunmuştum.
Atalay..
"İçecek ve dondurma getirdim sizlere." Elindeki poşeti havaya kaldırarak sevimli bir gülümse takındı. Sıcacaktan yanakları kızarmıştı.
Gülüşü..
"Ver hepsinden abicim." Dedi Deniz. Ardından havlunu tekini alıp yere serdi otursun diye. En küçükleri Atalay olduğu için abisi, ablası çok fazla titrerdi üstüne. Hem de çok fazla hasas çocuktu.
Atalay poşeti yere bırakıp içindekileri çıkarmaya başladı. Herkes anında bir şey kaparken, ben soda almıştım.
Çağrı'nın bakışlarını üzerimde hissetsem de ona bakmadım. Odak noktam benden tarafa bakmayan kumraldı.
"Atalay abicim tatil nasıl gidiyor?" Diye sordu Çağrı sonunda bakışlarını benden çekerek.
"Sıkıcı ve sıcak abi." Dedi Atalay omuz silkerek. Elindeki dondurmayı açarak yalamaya başlayınca barmaklarımın arasındakı şişeyi sıktım.
"Abi dondurma alır mısın?" Şişemdeki bakışlarımı çekmiyordum. Kimseden saniyler içinde ses çıkmayınca kafamı kaldırdım. Anında bana odaklı yeşilleri görünce bana seslendiğini anlamış oldum. Tabii ya, ben onun abisi olarak gördüğü biriydim.
"Sağol abim." Dedim sadece. Reddetmeme rağmen çikolatlı -en sevdiğim- dondurmayı alarak bana uzattı. Bir kaç saniye daha gözlerinin içine bakıp ardından eline çevirdim gözlerimi. Beyaz uzun ve ince parmaklarının arsındakı dondurmaya uzandım. Alırken dokunan parmaklarımızla derin bir nefes verdim. O benim duygularımdan habersiz abisinin sorduğu soruya odaklanmıştı.
Tek elim istemsizce kalbime çıktı. Çok, çok fazla hızlıydı.
Onlar gülüşüp konuşmaya devam ederken ben tekrar sohbete dahil olamadım.
—-
Çok eskiden yazdığım ve ilk yazdığım kitaptı. Bunun deneyimsizliğini fazlasıyla yansıtan bir kitap.Aniden aklıma geldi ve özlediğimi farkettim. Bu yüzden bölümleri düzenleyip yayımlamaya başladım.
Alpaslan 27 yaşında.
Atalay 22 yaşında.-İyi günler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle Abisi | GAY
Teen FictionHerkesin saygı duyduğu mahalle abisinin, ayni mahalledeki genç çocuğa olan zaafı.. "Ama artık bunlar önemli değil, gerçekten değil." İnanamıyormuş gibi elini çeneme koydu ve kafamı kaldırdı."Yanımdasın, kollarımdasın, en önemlisi kalbimdesin.Bu ben...