Derin bir nefes alıp heyecanımı yok etmeye çalışarak karşımda duran zile küçük bir zorlukla uzandım ve nazik olduğunu düşündüğüm bir biçimde çaldım.
Dün yaşanan küçük kazadan dolayı gece bir gram uyku tutmamıştı beni. Ege'yi çok severdim, arada abisi ile bizi ziyaret ettiklerinde uzun uzun oyunlar oynardık, şimdi onun böyle bir kaza yaşaması beni de üzmüştü.
Annem olayı komşulardan öğrenince de hemen bir sürü yemek tenceresi ve bir iki tane iyi geleceğine derinden inandığı bitkisel içecek yapıp, kucağıma koymuş ve beni doğruca buraya yollamıştı. Tabi ben de fırsatı kaçırmayarak, hem küçük Ege'nin sağlığını kontrol etmek hem de bal peteğimi görmek için kabul etmiş ve kendimi bu kahverengi kapının önünde bulmuştum.
Düşüncelerim sürerken, kapının aniden açılması ile heyecanla yutkunarak karşımdaki adama baktım. Saçı başı dağılmış olan Metin, şişmiş gözleri ile bana şaşkınca baktığında gülümseyerek el salladım.
"Merhaba Metin Abi" dememle şaşkınlığını üzerinden atıp o da gülümsemiş ve kapıyı kendine çekerek geçmem için yer açmıştı.
"Merhaba Kaan, gel buyur içeri" dediğinde kafamı sallasam da tümsekten geçmek biraz zor olacak gibi gözüküyordu. Evdeki tümsekleri hep söktürmüş olduğumuz için, bazen zor geliyordu bu türlü yerlerden geçmek.
"Abi şu kucağımdakileri alsan olur mu?" Dememle yeni uyanmış gibi 'haa' sesi çıkarıp hemen aldı. Hızla mutfağa götürürken ben de biraz ilerlemiştim ki arkama geçip bana yardımcı oldu.
"Teşekkür ederim" utana utana konuşurken o bana gülümseyip saçlarımı karıştırmıştı.
"Ne teşekkürü çocuk, gel bakalım" demesiyle hemen beni ilerletip salon olduğunu düşündüğüm yere getirdi. İlk defa evine geliyor olmanın heyecanı hala kalbimi hızlı hızlı artırırken kendimi frenleyip derin nefesler aldım.
"Nasılsın abi, annemden duydum Ege düşmüş çok üzüldüm. Nasıl oldu iyi mi?" Dediğinde odaya girmiştik bile. Gözlerini ovuşturarak bana dönüp kafasını salladı.
"Uyandırdım mı?" Bu soruyu sormak için biraz geç olsa da içim sızlamıştı sevdiğim adamı bu halde görünce.
Bir günde çökmüştü bedeni. O kadar çok seviyordu ki yeğenini, ona bir şey olunca canından can gidiyordu ve ben gelerek kendimi dakikasında yük gibi hissetmiştim. Kapıdan bile geçmekte zorlanan bedenimle nasıl ona yardım edeceğimi düşünmüştüm ki?
"Yok aslında uyanalı çok oldu da gece tam uyuyamayınca esneyip duruyorum" Dediğinde rahat bir nefes alıp kafamı salladım ve odada gözlerimi gezdirdim.
Küçük odada sadece beyaz koltuklar, bir televizyon ve masa vardı ayrıca beklediğimden daha temizdi. İkili koltukların birinin üzerinde huzurla uyuyan miniği görünce ses çıkarmamaya dikkat ederek yanına ilerledim.
"Ah yavrum" diyerek üzerine eğilip yarasına bakınca içimin cız ettiğini fark etmiştim. Mışıl mışıl uyuyan minik, ellerini yumruk yapıp bacaklarının arasına koymuş bir biçimde yatıyordu. Yarası biraz sol tarafında kaldığı için yan yatmak sorun olmamıştı ama arada bir kaşlarını çatmasından canının yandığını anlayabiliyordum.
"Annem bir sürü şey gönderdi, iyi gelir diye. Nasıl bir bitki çayı yaraya iyi gelir bilmiyorum ama deneseniz iyi olur " diyerek omuzlarımı çekip konuştuğumda Metin'in beni gülerek izlediğini görmüştüm.
"Teşekürlerimi ilet olur mu?" Dediğinde kafamı sallamış ve dikkatli bir biçimde Ege'yi öpüp geri çekilmiştim.
"Abi ben sizi yalnız bırakayım, fazla rahatsızlık vermeyeyim. Annem bir sürü şey getirdi zaten onlar da derken, hem Ege'yi de gördüm içim rahatladı. Şimdi sizi rahatsız ederim ben de durmayayım fazla" derken yine saçmaladığımı fark edince kendimi durduğumda Metin kahkaha atmıştı sessizce.
"Kalsaydın koçum, biraz daha hem uyanınca görmüş olurdun Ege'yi" dediğinde heveslesem de biraz daha kalsam hem kendimi rezil edecek hem heyecandan bayılacak hem de onları rahatsız edecektim. O yüzden kafamı iki yana sallayıp reddettim sevdiğimi.
"Sonra gelerim abi yine, yorulmuş çocuk bir de ben yormamış olayım" dedikten sonra kafasını sallayarak ayağa kalkıp, tekerlekli sandalyenin arkasından tuttu ve çevirdi beni.
Nazik bir biçimde, yerdeki tümseklere dikkat ede ede kapının önüne gelmiştik. Kapıyı açıp dışarı çıkmama da yardım ettikten sonra, etrafa baktı ve yaklaşarak yanağıma bir öpücük bıraktı.
Ben ne olduğunu anlayamadan yaşadığım şaşkınlıkla donakalınca o gülümsemişti.
"Görüşürüz Kaan" dedikten sonra utançtan kızaran yanaklarımla sadece el sallayıp hızlıca uzaklaştım.
Sevdiğim bey beni öpmüştü.
Beni.
Sevdiğim adam.
Öpmüştü.
Gerçek miydi bu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERBERİM / GAY
Romanceİki erkeğin aşkını içerir. *Muhtemel ihtimalle şiddet, cinsellik, argo ve küfür bulunur. 30.06.2022