7. Bölüm

83 3 0
                                    

Nihayet konsey kararını açıkladı.

Sonuç olumsuzdu. En azından Karlus açısından. Arthur'un hiçbir kuralı ihlal etmediği, son zamanlarda çıkan üç isyanı başarıyla sonlandırması ve orduyu disipline etmeyi başarabilmiş olması konseyin kararını etkileyen etkenler içerisindeydi.

Karlus huzursuzca taht salonunda dolanırken muhafızlardan biri içeri girdi.

İmparator'u selamladıktan sonra "Majesteleri, savaşta kurtardığınız rehine sizi görmek istiyor. Kovuyoruz ama gitmiyor. Mutlaka sizinle görüşmek istediğini tekrarlıyor."

Karlus tahta oturup yaslandı.

"Çağırın içeri gelsin."

Kadın içeri girdiğinde dizlerinin üstüne düştü. Sadece ağlıyordu. Karlus bir süre kadını izledi. Bu tuhaf kadınla daha fazla vakit kaybetmemek için muhafızları çağıracaktı ki kadın bir anda tüm gücüyle bağırdığında dondu kaldı.

"Majesteleri kızım sizden hamile!"

Karlus ilk başta tepkisiz kalsa da sonradan kafasını geriye yatırıp siniri bozuk bir şekilde kahkaha atarken ciddileşip "İmparatorla dalga geçen herkes idama mahkumdur." diyerek tehdit etti.

Kadın bir anda kafasını yere vurmaya başlayarak "Hayır majesteleri size şerefim ve ailem üzerine yemin ediyorum yalan atmıyorum. Kızım Alice sizden hamile. O çok hasta, lütfen ona yardım edin! O sizin varisinizi taşıyor."

Karlus tahttan inip kadının yakasından tuttu.

"Benimle kafa bulmayı kes koca karı. Böyle bir şeyin olma ihtimali yok."

"Size yemin ediyorum majesteleri kızım Alice bir aptallık edip sarhoşken sizden faydalandı. Ve şimdi çok hasta. Lütfen bana inanın lütfen! Onun bakıma ihtiyacı var."

Karlus tahta oturup sol eliyle yüzünü kapadı. Hatırlamaya çalıştı. Hafızası bulanıktı

Alice...Alice...Yavaş yavaş aklında gümüş saçlı mavi gözlü bir kız belirdi. Çıplak, çelimsiz vücut... Kendisine okkalı bir küfür savurdu. Barda kendisinden geçmiş bir şekilde içerken erkeklik hormonlarının uyarıldığını hissediyordu. Bu sırada yanına gelen gümüş saçlı kızın kendisini öpmeye başladığını ve daha sonrasında kendisine bilmediği bir nedenden dolayı hakim olamayıp o kızla fazla ileriye gittiğini hatırladı. Yutkundu, o gün içeceğine ilaç katılacağını hesap etmemişti.

Vücudu sinirden kaskatı olurken kafasını kaldırdı.

"Kızını yarın sabah Westharm'daki taşlı kulübeye getir. Onunla konuşmak istiyorum."

Muhafızlar kadını yaka paça dışarıya atarken kadın sevinç göz yaşları içerisinde "Majesteleri çok yaşa!" diyerek bağırıyordu.

Karlus bir süre salonda dolanıp durdu. Öfkesini yatıştırmaya çalışıyordu ama nafileydi. Bu olayın doğru olmamasını diledi.

Bu sırada Robin içeri girdi. Karlus'u selamladı.

"Az önceki gürültü neydi?"

Karlus Robin'e bakıp yutkunurken gözlerini deniz manzarasına çevirdi.

"Bir dilenciydi. Hasta kızına yardım etmemi istedi."

"Ah, öyleyse umarım iyileşir. Annesi perişan gözüküyordu."

Karlus'tan cevap gelmediğinde Robin kocasının çenesini kavrayıp kendisine bakmasını sağladı. "Yüzünün beti benzi atmış, sende mi hastasın?"

Karlus konuşma gereği duymadan Robin'i öpmeye başladı. Dudakları yavaş hareket ediyordu. Sonunda geri çekilip karısına sarıldı.

"Söylesene Robin, her zaman yanımda olacak mısın?"

Robin güldü.

"Endişelenme, her zaman bu ülkenin imparatoriçesi olarak yanında olacağım."

"Sadece imparatoriçe olarak mı?"

"Bazenleri gerçekten çocuklaşıyorsun."

"Seninle uyuyup, kafamı dinlemek istiyorum. Savaş yorucuydu."






Masal |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin