"ISKA!" Seungmin'in arkasındaki tutucu topu yakaladığında bir diğer oyuncu ıskaladığını herkese duyurmuştu. Genç vurucu elindeki sopayı kenara bırakırken kafasındaki kaskı çıkarmış ve derin bir nefeslik alıp vermişti.
Bir sonraki maç ligdeki iyi takımlardan biriyleydi, bu yüzden hemen antrenmanlara başlamışlardı. Omuzlarına binen yük yüzünden sabahtan beri fazlasıyla gergin olmasının sebebi de buydu. Koç da bunun farkına varırken oyunu izlediği yedek kulübesinden çıkmıştı.
"2 saat mola veriyoruz millet! Öğle yemeğinden sonra daha iyi bir oyun istiyorum!!." Dodgers sahasına yayılmış takım bir araya gelmek için hareketlenirken koçun ona seslenmesiyle olduğu yerde durmuştu Seungmin.
"Sorun ne evlat? Bugünkü performansın çok düşük."
Seungmin koça cevap vermeden önce alnına dökülen tutamları geri itmeye çalışmıştı.
"Son birkaç gün yorucuydu, önceki maçın yorgunluğundan kurtulamadım galiba." mahçup bir şekilde elini ensesine atıp kaşımıştı, başka bahanesi yoktu.
"Biraz dinlen, aradan sonra iyi bir performans bekliyorum senden." bunun ardından genç adamın sırtını patpatlamış ve diğer oyuncularla konuşmak için soyunma odalarına gitmek için harekete geçmişti.
Seungmin rahat bir nefes verip koltuk altına sıkıştırdığı ağır kaskı da alarak yedek kulübesine geçmiş ve kaskı bıraktığı gibi çantasından telefonunu almıştı. Hiç vakit kaybetmeden aramalara girdi ve en üstteki kişiyi aradı.
Chan'ı.
Üçüncü çalışın ardından telefon açıldı.
"Alo?"
"Heeyy, stüdyoda mısın?" çantasını da alarak kulübeden çıkarken yanıt bekliyordu.
"Henüz evden çıkmadım, bir sorun mu var?" bunun ardından hemen saatini kontrol etmiş ve henüz öğlen bile olmadığını görmüştü Seungmin. Anlaşılan güne oldukça erken başlayan sadece oydu. Düşüncelerinden silkinirken soyunma odalarına doğru adımlıyordu.
"Bugün berbat durumdayım, koç beni her an yedeğe alabilir."
Hattın öbür tarafında yakın arkadaşını dinleyen Chan'ın kaşları hemen çatılmıştı.
"Sadece bir antrenman kötü geçti diye seni değiştireceğini sanmıyorum, kim takımın en iyi vurucusunu yedeğe alır ki??" oldukça içten bir şekilde arkadaşını rahatlatmaya çalışıyordu, Seungmin'in stresli olduğu zamanlarda ilk koştuğu kişi olduğunu bilmek onu mutlu ediyordu, bu yüzden onun için elinden geleni yapmaya da hazırdı her zaman.
"Yemek yiyelim mi?" Seungmin'in ani sorusuyla evin içinde adımlayan Chan olduğu yerde durmuştu.
"30 dakika içinde Bayan Thai'nin yerinde."
>>>>
Chan hızlı adımlarla anlaştıkları restorana girmiş ve etrafına bakınmaya başlamıştı, en yakın arkadaşını arıyordu.
Seungmin tanınmamak için taktığı şapkayı yukarı kaldırıp maskesini de aşağı indirirken yüzüne minik bir gülümseme yerleştirmişti sarı saçlı adamı gördüğünde. Chan da köşedeki masaya adımlarken yüzüne bir gülümseme yerleştirmişti. Masaya oturduğu anda Seungmin maskesini çıkarıp kenara koymuştu, şapkası hala duruyordu.
"Sipariş verdin mi?"
Seungmin hızlıca kafasını sallamaştı.
"En sevdiğimiz ramenden sipariş verdim, son günlerde o kadar çok et yedim ki buna ihtiyacım vardı." Chan karşısındaki adamın tepkisine gülmeden edemedi, ne zaman dudaklarını aralasa Chan'ı gülümsetecek şeyler söylüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baseball |Chanmin
RandomDünyaca ünlü baseball oyuncusu Kim Seungmin en yakın arkadaşı Bang Chan'a çok aşıktı.