6

44 5 3
                                    


Yazım yanlışları varsa aldırış etmemenizi umuyor ve sizi bu uzun bölümle baş başa bırakıyorum ✨

Chan tezgahın öbür ucunda oturmuş tabağına kahvaltılık alırken Seungmin onun için doldurduğu kupayı önüne bırakarak sarışından ufak bir teşekkür kazanmıştı.

Sabahki ufak olayın ardından birlikte mutfağa girip kahvaltı hazırlamışlardı.

Yine duş aldığı için saçları nemli olan Seungmin bu sefer Chan gibi kokuyordu ve bundan fazlasıyla memnundu, ıslak saçlarını gözlerinin önünden çekerken Chan'ın onun tabağını da doldurmaya başladığını yeni fark etmişti.

"Ne yapıyorsun?"

Chan omuz silkerek yanıtlamakta gecikmemişti.

"Favori beyzbol oyuncuma iyi bakıyorum, bir sorun mu var?"

Genç olan cevap karşısında gülümsemeden edemedi, Chan'ın her fırsatta onu şımartıyor olmasından keyif alıyordu. "Favori beyzbol oyuncun?"

Chan, Seungmin'in tabağını doldurmayı bırakarak bakışlarını ona çevirmişti.

"Bunu biliyor olmalısın, henüz lisedeyken bile seni destekliyordum..."

"Hevesimi kırmamak için yaptığını düşünmüştüm... Ciddi olduğunu bilmiyordum."

Chan karşısındaki adama bakarken ne kadar emin göründüğünü bilmiyordu ama Seungmin için yeterli olmadığı için kesindi.
Oturduğu yüksek taburede hafifçe öne eğilirken elindeki çatalı kenara bırakmıştı. Seungmin yanıt beklerken hiçbir hareketini kaçırmadan onu izliyordu, aralarındaki mesafe kısalırken Seungmin'in bakışları hızlı bir şekilde Chan'ın dudaklarına kaymıştı. Birkaç saniyeliğine onu öpmeyi düşündü, bu öpücüğü ne kadar uzun zamandır istediğini ve dudaklarını buluşturup onu hissetmeyi, tadını çıkarmayı düşündü.

Chan uzanıp Seungmin'in nemli saçlarını karıştırdığında ise düşündükleri suya düşen Seungmin hayal kırıklığını gizleyerek huysuz bir şekilde geri çekilmişti, çocuk gibi davranılmaya ihtiyacı yoktu.

"Gerçekten, favori oyuncum sensin."

"Her neyse, bugünü evde geçirelim mi ?" daha fazla dayanamayan Seungmin konuyu değiştirirken kahvaltısına dönmüştü. Karşısında oturan sarışınsa kahvesinden koca bir yudum alıyordu o sırada.

"Yeni aldığım oyunu denemek ister misin? Sonra sana üzerinde çalıştığım birkaç parçayı dinletmek istiyorum, sonra spora gidebiliriz, sporunu aksatmaman gerektiğini biliyorsun, sonra akşam sana harika bir yemek hazırlarım, ne dersin?"

Seugnmin, Chan'ın planını ilgiyle dinlerken tabağını da aksatmadan yiyordu. Chan cevap beklercesine yönelttiği soruyla Seungmin'e odaklanmışken yüzünde tatmin olmuş bir ifade vardı, planından memnun olduğu gayet açıktı. Seungmin koca bir yudum kahvenin ardından ağzındaki lokmayı yuttu ve hızlıca kafasını salladı.

"Mmm eve uğramam lazım, kuru jujubeleri sana vermezsem büyükannem beni öldürür..." Seungmin yaşlı kadından bahsederken yüzüne tatlı bir gülümseme yerleşmişti, lise zamanlarında bastonuyla Seungmin ve Chan'ı dürtmesi gereken birkaç durum olmuştu. O anlar Chan'ın da aklına gelirken ufak bir kıkırtı bırakıvermişti.

>>>>>

"Min..." Chan bakışlarını televizyondan ayırmadan yerde oturan adama seslenmişti, Seungmin elindeki biradan aldığı yudumu yutarken basit bir mırıltıyla karşılık vermişti.

"Hm?" Seungmin'in odağı filmdeydi ama Chan'ın odağı artık Seungmin'deydi.

"Bu sabah-" Chan oldukça sıradan bir şekilde konuyu açmaya çalışırken Seungmin kısa bir süre duraklamak zorunda kalmıştı, bakışlarını televizyondan çekerken hafifçe yana dönmüş ve bu sırada elindeki şişeyi bacaklarının arasına bırakmıştı.

Baseball |ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin