8

24 3 10
                                    

Seungmin son 3 maçtır tribünde en ön sırada Chan'ı göremediğinde hissettiklerini ifade edebilecek kelimelere sahip olduğunu düşünmüyordu. Aslına bakarsanız Seungmin haftalardır Chan'dan başka bir şey düşünemiyordu.

Duş sonrası ıslak vücuduyla öylece dolabının önünde dikilmiş ve düşüncelere dalmışken kaotik beyzbol ekibinin gürültüsüne bile kapalıydı kulakları. Onun kendine gelmesini sağlayan şey ise büyük bir gürültüyle çalan telefonu olmuştu. Chan'ın yaptığı melodilerden biriydi, ilk duyduğundan beri melodiyi fazlasıyla sahiplenen Seungmin, parçanın tamamlanmasını bile beklemeden demo halini zil sesi ayarlamıştı. Dolabın içinde titreyerek çalan telefonu eline alıp arayana baktı.

Minho Hyung.

Daha fazla bekletmeden telefonu açarken nemli saçlarını geriye taramıştı boştaki eliyle.

"Hyung?"

"Çabuk ol Seungmin! Hepimiz seni bekliyoruz, Changbin sen olmadan gitmeyi reddediyor." Minho'nun sabırsız sesi sinirle birleşirken sesi biraz uzaktan gelmeye başlamıştı. "Sadece lanet olasıca arabayı sür Changbin!"

Seungmin'in yüzünde minik bir gülümseme belirirken dolabın içinden sporcu çantasını çıkardı.

"Duştan çıktım, Changbin'in deri koltuklarının ıslanmasını isteyeceğini sanmıyorum. Sizinle restoranda buluşurum." Çocuklar hattın ucunda Seungmin'i dinlerken Changbin motoru çalıştırarak konuşmuştu.

"Menajerine konum atarım."

Changbin'in lüks arabasının pahalı deri koltukları için Seungmin'den vazgeçmesi çocukların ufak kıkırtılarına neden olmuştu. Seungmin buruk bir gülümsemeyle telefonu kapatırken dolabın içindeki sporcu çantasının içinden tişörtünü çıkarmıştı. Acele etmeden üzerini giyinip ara ara ekip arkadaşlarının sohbetlerine dahil olmuştu, diğer oyuncular son zamanlarda Seungmin'in ruh halinin farkındaydılar. Genç olanı canlandırmak için ellerinden gelen her şeyi de deniyorlardı.

Pek başarılı olduklarını söylemek mümkün değildi.

Seungmin menajerinden gelen mesajla oturduğu sıradan kalkarak çantasını omzuna atmış ve ekibe veda ederek çıkışa yönelmişti.

Stadyumun uzun koridorlarını adımlarken Chan'ın da yemeğe gelip gelmeyeceğini merak ediyordu.

Gelmesini isterdi. Hem de çok.

Ama Chan'ı biraz tanıyorsa gelmezdi, bu yüzden düşünceleri arasında filizlenmeye başlayan umudu koparıp atıvermişti.

Stadyumdan çıktığında menajeri ve korumaları onu bekliyordu. Dışarıda yemek yiyeceği için korumaların sayısı bu akşam fazlaydı. Her zamanki korumalarından biri olan Dave onu görür görmez arabanın kapısını açmıştı. Seungmin yorgun bir şekilde teşekkür ederek yerine geçtiğinde menajeri de sürücü koltuğundaki yerini almıştı.

Araba harekete geçerken menajeri Simon hemen konuşmaya başlamıştı.

"Bu gece sana eşlik etmesi için 2 koruma daha ayarladım, lütfen ben yokken onları dinle, en ufak bir sorun yaşarsan beni aramanı istiyorum, yarın antremanın var, lütfen 1 bardaktan fazla alkol alma ve şapkanı insanların içinde çıkarma." Simon uzanıp yan koltuktaki Dodgers logolu şapkayı uzattığında Seungmin alaycı bir şekilde gülerek şapkayı almıştı.

"Dahice, kimsenin beni böyle tanıyacağını sanmıyorum Simon." Dört koruma ve Dodgers şapkasıyla kesinlikle kimse onu tanıyamazdı.

Simon cevap vermek yerine yola odaklanmıştı.

>>>>>>

Seungmin boş sandalyeye kendinip bırakıp şapkasını biraz yukarı kaldırırken modunu yüksek tutmaya çalışarak dudaklarına bir gülümseme yerleştirmişti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 21 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Baseball |ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin