13

984 85 77
                                    

selam?!?!?

yarım saat önce iğrenç bir telefon konuşması geçirdiğim için modum düşük ama ayaktayım ve yeni bölüm atıyorum.

gecikme için gerçekten üzgünüm, hepinize iyi okumalar 💞🥺

———

2 ay sonra

"Ateş yakalım, dedik Lia. Evi değil!"

Ellerim arasında mahvolmuş battaniyeyi dışarıya atarak nefes nefese kapının önüne oturdum. Huening ve Jisu çoktan kavga etmeye başlamışken Taehyun arabadan aldıklarını eve doğru taşımaya başlamıştı. Arkasından karlı alanda bavulu ve poşetleri taşımaya çalışan Yuna'ya bakarken ayağa kalktım.

Evet, kış ayındaydık. Okulların tatile girmesiyle evde yatma fikirleri gözlerimi mutlulukla parlatırken canım öğretmenim yıkmıştı tüm planlarımı. Kışlıklarında evleri olduğunu söyleyerek hepimizi bir yere toplamıştı. Tamam, böyle bir yere gelmek güzeldi ama ne gerek vardı ki diğerlerine. Başbaşa da gelebilirdik.

Yuna'nın elindeki poşetlerin birkaçını kendime aldığımda Taehyun kapının önünde durup bize bakıyordu. Kapalı kapıyı hala açmadığını görünce kaşlarımı çatıp olduğum yerde kaldım.

Biz cidden salaktık.

Taehyun anladığımı anlamış olmalı ki sinirle gülüp yanımıza yaklaşan ikili ile birlikte konuşmaya başladı. "Ev sahibi gelmeden kapıyı nasıl açmayı düşünüyorsunuz acaba? Sihirle falan mı?" Jisu hiç çekinmeden gülmeye başlarken cebimdeki telefonu çıkardım.

Tam Yeonjun'u arayacağım sırada taşlı yoldan gelen araba sesiyle hepimiz oraya döndük. "Soobin'in ikinci bir arabası mı var yoksa ben mi yanlış görüyorum?" Huening saygı ifadelerini yok sayarak konuştuğunda bununla dalga geçebilirdim. Araba durduğu gibi Yeonjun telaşla yanıma koşarak gelmeseydi.

Ölüp bittiğim pembe tutamları rüzgarla birlikte savrulurken hemen yanımda bitti. Deri eldivenler geçirdiği ellerini yanaklarıma koyup nefesimi keserken, "Hava çok soğuk. Aptal kafam, çok üşüdün mü?" dediğinde tamam dedim içimden. Tekrardan başlıyoruz.

Veli toplantısının olduğu günün akşamı çok büyük bir kavgaya tutuşmuştuk. Hepsi benim aptallığımdı, her ne kadar Yeonjun itiraz etse de, kabahat bendeydi. Toplantı sonrası anlattığımız buluşma için onu beklemeyerek okula gittiğimde San ile konuşurken bulmuştum onu. San'ın elinde bir poşet vardı ve üzerindeki tişörtün bir kısmı avuç içlerinde büzülmüştü. Yüksek sesle konuştukları için boş okul bahçesinde sesleri yankılanıyordu. Bu da her şeyi duymam için yeterliydi.

San elindeki poşeti Yeonjun'un eline tutuşturup, "Bütün kıyafetlerin bunun içinde." dediğinde başlamıştı zaten zehirli kan bedenimde dolaşmaya. Sonrası ise patlama noktasıydı.

"Bir tek üzerimdeki tişörtü kendime sakladım. Senin de henüz sende olan kıyafetlerimi bana vermeyip kendine bıraktığını biliyorum."

Kıyafet konusunun geçeceği kadar içli dışlı bir ilişki yaşamaları değildi sorun. Herhangi bir cinsel ilişki veya birbirlerinde kalma olaylarını da es geçmiştim o an. Yalnızca San'ın Yeonjun'un onu unutamadığını ima etmesi titretmişti tüm bedenimi. Var mıydı gerçekten? Yeonjun'un dolabında gerçekten de San'ın kıyafetleri var mıydı? Henüz evine bile giremediğim sevdiğim adam, dolabında eski sevgilisinin kıyafetlerini mi bulunduruyordu?

Yeonjun bağırıp, "Yalnızca ben de uyuduğun günler içerisinde kalan eşofmanlardan bahsediyorsan onlara dolabımda yer bile ayırmadım." Elindeki poşeti yere bırakıp devam etti konuşmasına. "Banyo dolabımda giysilerini bırakıp benim tişörtlerimi üzerine geçiren sendin. Onları sana verme zahmetine girmeyeceğim."

Pretty Savage • beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin