3. BÖLÜM HER ŞEYİ BAŞLATAN BULUŞMA

100 10 5
                                    

"Cüce kadın ! Kalk !"
"Ne ya?"
"Cüce kadın !"
"Dev adam!"

Dördüncü günün sabahı abimin o iğrenç sesiyle uyanmak zorunda kaldım.

"Git başımdan!"

Uyanır uyanmaz telefonu elime aldım. Kayra'dan mesaj vardı.

azgin_kayra: Günaydın! Buluşmayı unutma!

ates_bade: Günaydın. Aklımda !

azgin_kayra: 😊

Telefonu kapatıp  banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp kahvaltı için mutfağa gittim.

"Günaydın herkese! " deyip yerime oturdum.
"Günaydın!"
"Günaydın!"
"Günaymadın!" evet bunu abim dedi. Belli zaten...

Annem ve babam kendi aralarında konuşurken abim ve ben bakışıp duruyorduk. 

İnsan neden kardeşini sevmez ki... Ya tatlıyım, güzelim daha ne olsun. Ben başka birinin kardeşi olsam abim bana bakardı. KESİN !  Çünkü ben çok güzelim.

Sofradan kalktık. Sofrayı toplayan yine ben oldum.

Buluşma saatine kadar telefonla , kitapla bir şekilde zaman geçirdim.

( Saat 14.00 )

" Anne , ben kızlarla buluşacağım!"
" Kime gidiyorsun?"
"İşte Zehralarla... Ama orda durmayız. Gezeriz belki. 2 saate gelirim."
"Tamam."

Evden ayrılırken Kayra'ya mesaj atmıştım. Beni kirazlıkta bekliyormuş. Umarım abim beni takip etmez ( amin )

Kayra'nın yanına giderken içimde nedense kelebekler uçuşuyordu. Kayra nedenini bilmediğim bir şekilde bana güven veriyordu.

" Merhaba , hoşgeldin!"
" Merhaba, hoşbuldum."

Kayra'nın yanına vardığımda beni kapıda karşıladı. Bahçede iki sandalye , ortaya da küçük bir masa , masanın üstündeyse bir tabak kiraz vardı.

" Nasılsın ?"
"İyiyim sen ?"
"İyiyim de... Dün benim yüzümdendi. Değil mi ?"
" Hayır senin suçun değil. Dediğim gibi ben sosyal biri değilim. Yabancı birisiyle konuşunca böyle oluyor. Seninle değil. Benimle alakalı. "
"Peki... Abinin haberi yok sanırım..."
"Hayır, yok. Senin... Babanın haberi var mı?"
"Babam sabah birisine yardıma gitti ve akşama kadar gelmez. "
" Peki... Annen?"
"Annem... Annem Bursa'da yaşıyor. "
" Nasıl yani? Sen Bursalı mısın?"
"Hayır. Ben Eskişehirliyim. Annem ve babam dört yıl önce boşandılar. Annem ve ablam Bursa'ya gitti. "
"Aa... Üzülme ama... Bu arada ben de Eskişehirliyim.
"Aaa... Bu ilçe mi?"
"Evet."
"Biz de. Hangi okul?"
"Yıldız Koleji."
"Hmm... Ben de oraya gidiyorum.

Biz konuşurken zamanın nasıl geçtiğini be anlamamışız. Saat 15.30'du ve sadece yarım saatim kalmıştı.

" Numaranı vermek ister misin?"
"Olur..."

Birbirimize numaralarımızı verip ayrıldık. Ben eve döndüğümde evde kimse yoktu.

"Alo... Anne nerdesiniz?"
"Selma teyzenlerdeyiz kızım. İstersen gel."
"Hayır. Abim?*
"O da burda. Bahçede. Yakup abinle konuşuyorlar. "
"Tamam. Görüşürüz."
"Görüşürüz. "

Telefonu kapatıp gelirken bakkaldan aldığım ganimetlerimi tabağa koyup bahçeye çıktım. ( Ganimet =atıştırmalık)

( KAYRA'NIN ANLATIMIYLA)

Bugün asla diğer günler gibi değildi. Bugün özel bir gündü. Bade ile başbaşa konuşmuştuk. Daha ne olsun ki...

Bade'yi gördüğüm andan beri içimde bambaşka bir his vardı. Ne olduğunu bilmediğim, daha önce yasamadigim bir his. O his beni mutlu ediyordu. Hem de daha önce hiç olmadığım kadar.

İşte o yüzden onu çağırmıştım. Yumuşak sesi i duymak için , çekik gözlerindeki muhteşemliği görmek için , onu mutlu etmek için...

Tam telefonuma Bade'yi kaydetmiştim ki annem aradı

"Efendim!"
"Oğlum iyi misin?"
"İyiyim. Siz ?"
"Biz de iyiyiz."
"Anne..."
"Efendim oğlum...?
"Boşver ya... Eee... Ablam neler yapıyor?"

Öyle böyle annemle yarım saat konuşmuştuk. Bir şekilde annemin telefonu kapatmasını sağladım.

Annem Bursa'da olmasına rağmen arada sırada nerdeyse her gün sesimi duymak için arıyordu.

Akşam saat sekiz olmuştu. Babam eve gelmiş ve akşam yemeğimizi yemiştik. Ben her akşam bir iki paragrafta olsa yazı yazıyordum. Düşüncelerimi, aklıma gelen her türlü şeyi, bazen günümü... Ama bugün hiçbirini yazmadım. Bugün Bade'yi yazdım.

'O gözlerin , o çekik gözlerin... Mahvetti beni... Yaradan seni çok güzel yaratmış be güzelim. Hem de nasıl güzel... O dolgun dudakların, incecik kaşların, küçücük ellerin, koyu kahve gözlerin, o çekik gözlerin...

İsminin anlamı bile güzelken sen nasıl güzel olmayasın ki... Umarım o yumuşak sesini  hayatım boyunca daha çok duyarım. Umarım o çekim gözlerini daha çok görürüm. Umarım o incecik ellerini daha çok tutarım. Umarım... Yetmez... Kağıt yetmez yazmaya... Senin güzelliğini..."
(Yazar notu: tamam Kayra çok abarttin ama .... Ksmdmfjjc)

"Oğlum ! Ne yapıyorsun?"
" Hiç .... İşte her akşamki gibi..."
"Okuyabilir miyim?"
"Hayır. Bu akşamki olmaz. Özel..."
"Peki..."
"Baba..."
"Oğlum ?"
"Annemle-"
"Kayra! Tek kelime konuşma annenle ilgili !"
"Peki..."

Babam hep böyleydi... Son mahkemeden sonra annemi ne gördü, ne sesini duydu, ne de onunla alakalı konuştu...

✿ ✿ ✿

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın ♡


Kiraz Mevsimi 🍒 ~Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin