Final

66 5 10
                                    

İyi okumalar


Gizem'den

Evden aceleyle çıkmıştım ve Çağlar'ın attığı konuma gidiyordum.

Çok gergindim. Didem'in yurtdışına gideceğini öğrenmişti ve perişan bir halde olduğunu düşünüyordum.

Ona hala aşıktı. Bana umut verdiği için ona sinirliydim. Sevmediği için değil.

Ona olan sevgim beni yoruyordu, umut vermesi ise kalbimi kırıyordu.

Metroyla 15 dakikada parka gelmiştim ve onu bankta otururken otururken görmüştüm.

Adım seslerimi duydu, gözlerini gözlerime çevirdi. Gözlerinde gördüğüm şeyle yıkıldım. Beni sever gibi bakmıyordu ona olan ilgimi sever gibi bakıyordu. O hala Didem'i seviyordu.

Bakışları acıtıyordu ama gözleri çok güzeldi.

Sıradan bir kahverengiydi diğerlerine göre gözleri ama benim yıldız tozlarımdı. Annem hasta olunca yıldızlara "Onunla anılarımızı ondan alma. Onun gözlerindeki mutluluğu gökyüzüne taşıma." diye yalvardığımı hatırlıyorum.

Annemin mutlulukları yıldız tozu olmadı çünkü fark ettim ki o hep hüzünle yaşamış.

Ama Çağlar'ınkiler benim için yıldız tozuydu. Çünkü onun anıları yerli yerindeydi ve bir sürü mutlu anısı vardı. Anılarının içinde ben olmasam dahi.

Gözleri gülünce kısılıyordu. Benim de kalbim kasılıyordu. Vücudunu görsem umurumda olmazdı o kadar ama gülünce kısılan gözlerini görünce... Ben öldüm, diyordum.

Çağlar, mutluluğu bilirsin mutsuzluğu bana sor.

Mutsuzluğu yaşama, bana sor ve öğren. Onu tatma demek isterdim sana. Ama tattın. O gitti çünkü.

Biliyorum hala onu seviyor. Zaten umudum bitti o bakışları görünce. Ben bana dokunsun istemiyordum, benimle sevgili olsun istemiyordum. Mutlu olsun istiyordum. Aklında hala o olsa dahi aklında onla yaşamayı öğrensin. Belki yanı boş kalırdı ama aklındaki ona yetmeliydi.

Hoş, aklında başkasının hayaliyle yaşayan biri için birlikte olduğumuz hayaller kuramazdım.

Zaten Çağlar beni sevmeyecekti. Benim ilgimi seviyordu.

You just wanna attention, you don't want my heart.

Bir şey beklememeliydim ama umut içimde hala bir yerdeydi o bakışları görene kadar . Belki, dedim belki yanlış okumuşumdur gözlerindekini...

Yanına gittim, banka oturdum ve beklemeden bana sarıldı. Gözlerim doldu ama ağlamadım. Onun karşısında o başkasını sevdiği için ağlayamazdım. Ama bari gözlerindekiyle bakmasaydı bana.

Bana sarılmasıyla bileklerimdeki kabuk tutmuş yaralar sızlamaya başladı.

Titrek bir sesle "Geldiğin için teşekkür ederim." dedi ve başını göğsüme yasladı. Şu an karşımda küçük bir çocuktu ve saçlarını seviyordum.

Şefkatle okşadım saçlarını, güzelce sevdim. Kokusunu içime çekmemeye çalıştım, artık kokusu bana yasaktı. Çünkü o başkasının kokusuyla yaşıyordu.

Yarım saat boyunca orada o halde durduk ve sonrasında başımı göğsünden çekti. Yanaklarından tuttum, başını göz hizama getirdim.

Gözlerinde yine aynı ifade vardı.

İçimde bir yer parçalara ayrıldı. Gerçi içimde parçalara ayrılmayan bir yer kalmamıştı.

"Anlatmayacak mısın?" diye sordum.

Gecelerin Derdi | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin