51- Yıkımın Başında

28.3K 2.7K 1.8K
                                    

Medya: Seyit Ali

Bölüm Şarkısı: Pinhani, Bilir O Beni

Toparladığımı düşünüyordum. Ama bu gece anlamıştım, hiçbir şeyi toparlayamıyordum tek başıma. Tek başına toparlamaya çalışmak ve hatıralarla başa çıkmak çok zordu. Yapamıyorum, baş edemiyordum.

Saat gecenin bir yarısıydı, aklım öyle bulanıktı ki bu aralar her uyandığımda nerede olduğumu sorguluyordum, ne olduğunu sorguluyordum. Her şey yine aynıydı ama benim için aynı da değildi, anlatamazdım, gösteremezdim, bağıra bağıra ne hissettiğimi başkasına öğretemezdim. Buna Leon'da dahildi.

O benim Leom'du ama tamamen oymuş gibi hissedemiyordum çünkü bana olan bakışlarındaki o boşluk artık beni zorlar olmuştu.

Bakışlarım saate kaydı, şafak sökecekti az sonra. Uykum da kaçmıştı zaten, sabahtan dersim vardı. Bir duş alıp okula gitsem iyi olacaktı. Oradan işe gidecektim ve sevgilimi özlemiştim. Ayrıca bugün finalimi verecektim, bu kafayla nasıl adam gibi girecektim sınava bilmiyordum ama bütlere kalmak istemiyordum.

Zar zor yataktan çıkıp ılık bir suyla duş aldım. Daha sonra içime siyah bir tişört ve siyah bir pantolon giydim. Saçlarımı kurutmadım ve nemli bıraktım, hava sıcaktı İzmirde, kururdu nasıl olsa.

Okul için yola çıkarken Leon'u arayıp aramama konusunda kararsızdım ama daha sonra aramamaya karar verdim. Kargalar daha bokunu yemeden uyanmazdı sarı çiyan, finalimi verdikten sonra onu okulda bulurdum nasıl olsa. Dersi vardı bebeğimin bugün...

Ağzımdaki sıcak çayı kurumuş boğazımdan aşağı gönderirken tek başıma oturduğum kafeteryada etrafıma bakındım. Çoğu öğrenci finalini vermişti ve ölü gibiydi.

Güzel geçmişti sınavım, iki koca kağıt doldurmuştum ve tatmin olmuş hissediyordum.

Yüzümdeki sırıtma eksilmezken gülerek elimde bakındığım telefonu kapattım ve oturduğum yerden kalkıp Leon'un ders verdiği bloğa doğru ilerledim. Çok özlemiştim...

Büyük adımlarla bahçe kısmına çıkıp biraz uzaktaki bloğa doğru ilerledim ve ezbere bildiğim sanatlar sınıfına doğru gittim. Kapıya geldiğimde kaşlarımı çatıp baktım içeriye.

İçeride Leon yoktu, sınıf bomboştu aslında. Bugün dersi var diye hatırlıyordun oysa, o an Leon'un sınıfında bir kaç defa gördüğüm kızın yanına doğru ilerledim. Geçen akşam Pusat ile mekana geldiği için çok daha aşinaydım bu kıza. İsmi Ceylin'di yanlış hatırlamıyorsam.

Yanına ulaştığımda beni fark etmedi, elindeki deftere bir şeyler karalıyordu.

"Merhaba" diye mırıldandığımda yine tepki vermedi, hafifçe ayağını sallıyordu. O sırada kulağında takılı kulaklarını gördüğümde dudaklarımı birbirine bastırıp parmaklarımla hafifçe omuzuna dokundum. İrkilip hızla kafasını kaldırdı ve bana baktı, kulaklıklarını çıkarttı.

"Aaa" dedi elindekileri bırakıp bana doğru dönerken. "Meyveci çocuksun değil mi sen, yiyemedim ama..."

Güldüm. "İstediğin zaman gel, sana koca bir kase meyve veriririm. Müesseseden"

Sırıttı. "Bedava mı? Kesin geleceğim" dedi ve daha sonra ayağa kalktı benim gibi. "Pusat için de kusura bakma, özünde iyi birisidir" duraksadı. "Gerçi o gece öğretmenimiz biraz onu kışkırttı ama... yani yüzüne meyve falan tükürdü ya"

"Öyle oldu" dedim çok fazla derine inmeden. "Aslında öyle asabi bir adam değildir ama..."

Bayık bayık baktı suratıma. "Bazen sinirlenince kafamıza fırça fırlatıyor"

işgalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin