-1-

12K 270 67
                                    

Gördüklerim gerçek miydi anlamıyordum ilk kez böyle hissediyordum galiba. Bu zamana kadar ona olan aşkımı açıklayamayan ben şu an iki günde tanıdığı kızı öpüşünü izliyordum.

Yanağımda hissettiğim ıslaklıkla ağladığımı fark etmiştim. Şu an olamazdı bu imkanı yoktu. Sadece Vefa'nın ölümünde beni ağlarken görmüşlerdi şu an olmazdı yani.

Gözyaşımı silip hızla yanlarına gittim. Arap ve Berk kavga etmeye başlamışlardı. Ben sadece donuk bir şekilde Ali'ye bakıyordum.

Birden sarsılmamla kafamı çevirmiştim. Önder hocanın oğluydu bu. Galiba kavgayı ayırmaya çalışıyordu.

O sırada Cemre'nin lafıyla herkes durmuştu.

-BERK ONU BEN ÖPTÜM BEN! DUR ARTIK!
Berk:
-Ne? İnanmıyorum sana o çocuk seni öptü yalan atma!
-Yalan atmıyorum artık dur yeter!

Kolundan tutup arabaya götürmüştü zorla. Tek Çağrı denen çocuk kalınca;

Arap:
-Ne duruyon sincap! Gitsene arkalarından.

Çağrı hızla gelip Ali'yi ittirince aralarına girmiştim.
Çağrı:
-Ne karışıyorsun be sen? Ali öpmüş onu besbelli.
Zeyno:
-Yürü git lan buradan! Bir daha da buraya gelmeyin.
-Merak etmiyoruz zaten bura-

Cemre:
-Hadi Çağrı gel artık!

Yanımızdan ayrıldığında sonunda üçümüz kalabilmiştik.

Arap:
-O neydi Ali? Benim gördüklerim gerçek miydi?
Ali:
-Konuşmak istemiyorum.

Tam gidecekken;

Zeyno:
-Neden kaçıyorsun Ali? Neden izin verdin o kıza?
Ali:
-Zeyno sırası değil. Dinlenmem lazım.
-Neden ittirmedin onu? Yoksa ondan hoş-

Arkasını dönüp hızla yanıma gelmişti. Elini bana doğru uzatıp;
-Bir daha böyle bir şey deme bana. Özellikle de sen!
-Korkuyor musun yoksa? Vefa'nın katili olabilecek birinden hoşlanıyorsun diye mi bunlar?
-Yeter Zeyno! Beni anlamanı istiyorum sadece. Ama eğer için rahat edecekse söyliyim. Cemre beni öptü. Ondan hoşlanmıyorum da. Ayrıca Vefa'yı unutmadım unutmam da merak etme! Hadi eyvallah.

Yanımızdan ayrıldığında gözlerim tekrardan dolmuştu. Arap görmesin diye başımı eğdiğimde kafamı kaldırıp;

Arap:
-Neden bunu kendine yapıyorsun be kızım?
-Bil-bilmiyorum ben Arap. Kendime hakim olamıyorum.
-Artık bu düşünceden çık tamam mı? Yoksa üzülen sen olacaksın her zaman. Senin üzülmeni de asla istemem.

Bana sarıldığında bende kollarımı beline dolamıştım. Şu anda bile ağlayamıyordum.

—————-

Sabah olduğunda saate bakmıştım baya bi geç kalmıştım. Telefonumda onlarca arama vardı. Hepsi de Ali ve Arap'tı. Mesajlardan birini açtığımda;

Ali:
-Neredesin? Seni bekliyoruz.
-Hadi geç kalıcaz.
-Tamamdır annen söyledi sonra gel ama unutma.

Annem ne demişti acaba yine? İçeri geçip annemin yanına oturmuştum.

-Anne Ali'ye ne dedin sen?
-Gece geç yattığını söyledim.
-Hee tamam ben çıkıyorum o zaman.
-Kahvaltı yapmayacak mısın? Hem ayrıca bugün çıkışta gel de sana kıyafetler alalım.
-Ya anne ne alaka? Sana kaç kere daha söyleyec-
-Kızım bende seni düşünüyorum. Orada çok güzel giyinen kızlar vardır. Böyle gitme.
-Anne zaten okul forması giyiniyoruz.
-Çıkışta falan bir şeyler yaparsınız işte. Hem duyduğuma göre bu Önder hocanızın oğlu varmış. Ee ne dersin belki sevgili ol-
-Sus artık! Boş hayallerini kendine sakla.

————

Sınıfa girdiğimde bütün gözler bana çevrilmişti. Bizimkilere baktığımda gözlerinin morarmış olduğunu görmüştüm. Endişeyle yanlarına gittim.

Zeyno:
-Bu ne hal? Ne oldu size?
Ali:
-Bir şey yo-
Berk:
-Biraz konuştuk arkadaşlarla merak etme hırçın kız.

Üzerine tam yürüyüp vuracakken belimden biri tutmuştu.

Zeyno:
-Ne yapıyorsun sen be! Çek ellerini!
Çağrı:
-Dün de aynı böyle düşünüyordum ben. Sırana otur Zeynep.

Hoca:
-Aynen öyle bu nedir ya! Arkadaşlar saygısızlık yapmayın kızım sen de geç kalmışsın birde. Çabuk yerine!

Teneffüs olduğunda hızla Arap ve Ali'nin yanına gitmiştim.

Zeyno:
-Ne oldu artık söyleyecek misiniz?
Arap:
-Ya işte dün olan olaylar. Gelip sataştılar.
-Ee onlar da niye bi morarma yok? Sizi mi dövdüler?
Ali:
-Öyle gibi.
-Ne demek bu? Siz niye kendinizi korumadınız?
-Çok soru soruyorsun Zeyno. Olması gereken bu. Haklı Berk.
-Ama sen öpmedin ki. O seni öpmedi mi?
-Öyle zaten ama anlamıyor işte. Neyse boş verin bir daha sataşmazlar zaten.

Onlara bir şeyler söyleyip hızla aşağı inmiştim. Onların grubu bahçede oturuyordu.
Karşılarına geçip;
-Ya siz nasıl insanlarsınız? Ali'nin bir suçu bile yok.
Berk:
-Suçu yok mu?
-Evet. Sence Ali mi senin sevgilini öptü?
-Ben öyle gördüm. Hem sana ne be!
-ONLAR BENİM HER ŞEYİM ONLARIN ZARAR GÖRMESİ BENİ MAHVEDER YANİ BU YÜZDEN-

Çağrı:
-Ee sonuç? Gidecek misin artık buradan?
Zeyno:
-Sen yalnız çok olmaya başladın. Niye sürekli araya girmeye çalışıyorsun. Kes sesini!

Dişlerini sıktığını görebiliyordum. Umurumda bile değildi.

Berk:
-Çağrı haklı git artık! Burada kim haklı haksız kavgası yapamam.
Cemre:
-Aslında Zeyno haklı biliyorsun değil mi? Sana bunu dün kaç kere söyledim hala anlamıyorsun. Ali'yi öpen bendim. Ayrıca seninle de ayrıldık karışamazsın!
Çağrı:
-Ciddi misin sen? Berk lan doğru mu bunlar?

Onlar tartışmaya başlarken ben aralarından ayrılmıştım. Gerçekten daha kendi aralarında uyum yoktu birde bize sataşıyorlardı anlamamıştım.

————-

En son teneffüste banklara oturmuştuk. Onlara bugün olanları söylemiştim.

Arap:
-İyi yapmışsın ama gerek yoktu.
Ali:
-Hatta hiç gerek yoktu. Öyle bilseydi keşke.
-Ne?
-Ya kıza bulaşırsa? Neden bunu düşünmedin?
-Ne yani haksız yere sana mı bulaşsın?
-Gerekirse evet. O çocuk çok garip. Zaten ayrılmışlar kendin söyledin. Ayrıca o öptü. Bunu duyduğu halde anlamıyor sorun kimde belli.
-Ee işte sen de suç yok. Daha da kafasına sokmaya gittim.
-Gerek yok artık karışma bu konuya!
-Sadece ben seni düşünmüştüm Ali. Özür dilerim bir daha karışmam.

Kalkıp içeri girmiştim. Tam tuvalete girecekken kolumdan tutulup boş bir sınıfa sokulmuştum.

Karşımdakine baktığımda kaşlarımı çatmıştım. Zaten gözlerim dolmuştu tekrardan kendimi sıkıyordum.

Zeyno:
-Çağrı? Ne oldu?
Çağrı:
-Ondan hoşlandığını biliyorum.

Söylediği şeyle yanaklarımda ıslaklık hissetmiştim. Ne diyordu böyle?

Yeni hikayem umarım beğenirsiniz iyi okumalar. Oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayın.

Göksel-Yalnız Kuş

senden sonra||zeyçağ🤍Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin