Seok JinSabah odaya özel harekat gibi giren annemin yüksek sesiyle uyandım "Ah benim oğlum kıyamam ben sana!" Yanıma gelip yanaklarımı sıkmaya başladı "Benim oğlum sevgilisinden ayrılmış'ta depresyonlara mı girmiş!" İşaret parmağıyla gözündeki -olmayan- yaşı sildi ve tekrar bir şeyler gevelemeye başladı. "Ah oğlum şu suratının haline bak ben beyaz olmuşsun!" Bıkkınlıkla cevap verdim ona. "Anne ben zaten beyazdım." "Ne alaka be! Benim oğlum bu kadar beyaz tenli değil!" Beni kolumdan tutarak bahçeye çıkardı.
Bahçedeki sallanan salıncağa oturuttu -daha çok fırlattı- ve hızlı adımlarla mutfağa yöneldi. Tezgahın üstündeki paketlerden -oradaki baletleri saymaya kalksan dünya nüfusundan fazla paket vardır- bir şey çıkardı ve sıcak su döktüğü bardağın içine boşalttı. Ona tiksinti ile bakıyodum. Kim bilir yine ne içirecekti! Elindeki bardakla kıvıra kıvıra -kelimenin tam anlamıyla kıvırmak- yanıma geldi ve sıcak bardağı elime tutuşturdu. "İnternette gördüm bu çay(?) Depresyona, üzüntüye, umutsuzluğa, aklına gelebilecek gelemeyecekler de dahil her boka faydaymış!" Ona kıkırdamadan edemedim "Peki neden odamda değilde bahçede içiyorum?" Şu zamanlar odadan çıkmayı bırak nefes almak bile zor geliyordu bana. "Şu suratına bak daralmışsındır sen o odada! Biraz nefes Alman lazım!"
İyi güzelde...
Annemin hesaba katmadığı önemli bir nokta var! Ben nefes almak değil nefesimi kesmek istiyodum.Acele ve kısa bir bölüm oldu hataları bir ara düzeltirim öpüldünüz aşklar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝓗𝓪𝓽𝓪𝓵𝓪𝓻ı𝓷 𝓽𝓪𝓽𝓵ı 𝓫𝓮𝓭𝓮𝓵𝓲 『𝕹𝖆𝖒𝖏𝖎𝖓』
FanfictionJinnie: Neden gittin Namjoon? Ah! Doğru ya sen bana hiç gelmemiştin zaten. NamNam: Jin Hyung... Lütfen git! Artık beni unut! Eğer böyle yapmaya devam edersen bu hem senin hemde benim içim daha zor olucak... Lütfen git... Jinne: Peki... Ama son olar...