Kara Kedi ve Küçük Kuş

3.4K 167 23
                                    

TW! : C.S.

---

Ayağa kalkıp, nazikçe omuzlarımdan tuttu ve beni de kaldırdı. Biraz bana doğru eğildi ama fazla yakınlıktan hoşlanmadığımı biliyormuş gibi de mesafeyi korudu.

Ki muhtemelen biliyordu.

"Sen başkasın Ela."

"Sen bambaşkasın."

"Tüm yaralarımı varlığıyla saran ilk ve tek kadınsın."

"Benim kadınımsın."

İşte bunu demesini beklemiyordum.

Boğazımı hafifçe temizleyip, geri çekildim. Omuzlarımda olan büyükçe elleri aşşağı doğru düşerken içimi bir hüzün kapladı. Gözlerindeki kırılışı hissedebiliyordum, ya da sadece kafayı yiyordum. Beni kaçıran ve bir odaya tıkan adamın hastalıklı sevgisine saygı mı duyacaktım birde? Bu kadar komik olmayı acilen bırakmalıydım.

"Ben odama dönsem iyi olacak."

"Daha bir şey yemedin, hem doktor gelecek bekle lütfen." dedi ve arkasını dönüp çalışanlara seslendi.

"Eda hanım burayı bir temizler misiniz?" kibar olması beni şaşırtmıştı.

"Sıraç." dedim.

"İtiraz istemiyorum." dediğinde geri yerime oturdum ve Eda hanımın işi biter bitmez zoraki bir iki lokma ağzıma tıktım.

Doktor nihayet geldiğinde bazı fiziksel testler yaptı ve bir sorun olmadığını muhtemelen tansiyon düşüklüğünden kaynaklandığını söylemişti tabii bir daha yaşanması durumunda branş bir doktora görünmemi tavsiye etmeden gitmemişti. Sonuç olarak çok rahatlamıştım. Sık sık tansiyonum düşerdi ama bu sefer ki biraz daha farklı olduğu için anlayamamıştım belki de.

Doktor gider gitmez aklıma Sıraç'ın kesik bacağı geldi.

"Bacağını neden göstermedin doktora?"

"Abartma Ela." dediğinde kaşlarım çatıldı.

"İyilik de yaramıyor." Mırıldanarak söylemiştim ama tabii ki duymuştu.

"Bana iyilik değil sen lazımsın." dedi ve devam etti sırıtırken.

"Çünkü iyilik sensin."

Gözlerimi devirince;

"Tamam sustum." deyip kahkaha attı.

"Liseli aşıklar gibi konuşmayı acilen bırakmalısın. Hiç inandırıcı değil." dedim kendimi tutamayarak.

"Güzel söze de gelemiyorsun, ne yapayım yavrum? Sövmemi mi dilerdin?" dedi pek ciddi değilmiş gibi.

Yavrum demesen olmaz mı?

"Ne kadar zorbasın Sıraç."

"En son lisedeyken zorbaydım."

"Şaşırmadım."

---

Ertesi gün olmuş, televizyon izlemekten daha ilk dakikadan sıkılmıştım. Televizyonu oldum olası sevmezdim, şimdi de sevmem beklenemezdi.

Kitap kokusu her ne kadar beni huylandırsada gelen kitaplardan birkaçına göz gezdirmek istedim. Kitap okumayı çok severdim her ne kadar dijital tercih etsemde burada böyle bir lüksüm yoktu.

Elime asla eskimeyen Gurur ve Önyargı kitabını aldığımda aklımda sadece hep Darcy gibi birini istediğim gerçeği vardı.

Tekrar okumak, tekrar Darcy'e aşık olmak istedim ve kitabın kapağını açtığım gibi güzel bir koku karşıladı beni. Önce kokunun nereden geldiğini anlayamasamda, bu koku bizzat kitaptan geliyordu; adını bilmediğim bir çiçek gibiydi. Diğer kitapları açıp, kontrol ettiğimde hepsinin aynı koktuğunu farketmem uzun sürmemişti. Bu kesinlikle Sıraç'ın işiydi. Kitap kokusundan huylanıyorum diye böyle bir çözüm bulması ona karşı olan önyargılarımı hafifletiyordu. Yine de istediğim cevapları almadan, onun iyi biri olduğuna inanamazdım.

Küçük TakıntıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin