Koşmaya devam ettikce gece kesici soğuğunu yüzümüze biraz daha şiddetli üflüyordu her saniye.
Ellerim onunkilerin arasındaydı ve peşimizde iki inatçı adam vardı. Bir an olsun durmamışlardı, bizi yakalamak konusunda şimdilik son derece ısrarlı gibiydiler. "E-Edimm.. Dur.."
Kurumus boğazımdan çıkan belli belirsiz cümle onu daha da sinirlendirdi. "Sus, zaten hepsi senin yüzünden." Bu beni güldürdü. Sarsıla sarsıla yokuş aşağı kostuğumuz sıra yandan attığı sert bakışla kahkaha patlattım aniden. İşte böylesi çok daha zordu. Nefesim kesiliyordu ve ben ne ağrıdan mahv olan ayağımı ne de peşimizdeki tehlikeyi değil, onun sitemli halini tiye alıyordum. Belki de en tehlikelisi buydu, çünkü aklımı kaçırmış ola bilirdim.
Ben her saniye biraz daha gür kahkaha attığımda, yanımda sinirden gerilen adam biraz daha parmaklarımı sıkıyordu. Yüzüm feci acıyordu ama susmadım. Susamadım. Sokağı döndüğümüzde sert bir ifadeyle bana döndü. "Hemen susmazsan elini bırakıp seni bu karanlık sokakta kaderine bırakırım." Tehdidini ilk başta ciddiye almadım ama ellerimi içine haps eden parmakları benden uzaklaştığında hayretle ona baktım. Oysa, sanki arkasında kimseyi bırakmamış gibi yoluna baktı. Sesler biraz daha yakındı artık bana.
"Dur!" Bağırışımı duymazdan geldi. "Tamam..tamam."
Ve ayaklarım tekrar hızlandı, son gücümle ona varıp bu sefer ben onun elini yakaladım. Bu sefer o da keyiflenmişti. Simsiyah gözleri büyüyen gülüşüyle biraz daha parladı. Şakaklarına dökülen saç telleri rüzgara kapıldı. Ben de göz devirerek gülümsediğimde bu sefer ciddiyetle de olsa laf soktum. "Ama da tehditkârsın."
Durakladı, gülümsedi ve ellerimiz ayrıldı. Anlamayarak ona baktığımda bu sefer tenha bir sokakta sadece biz ve neredeyse bizi yakalayacak olan adamlar vardı. "Napıyorsun?" Hayretle ona sordum ve kolundan tutup çekiştirdim. "Gidelim hadi, delirdin mı?"
Sakince arkasını döndü ve kollarını yukarı sıyırıp kapüşonunu indirdi. Bu sırada tam önümüze varan ilk adama hiç beklemediğim anda yumruk geçirip yere sermişti. Ağzım hayretle açıldığında daha ilk vurduğu yere düşmeden, ikinciye tekme attı. Duvara toslayan kumral olandı ve tekrar onun üzerine yürümüştü. Yalnız bu sefer arkadan dönüp adamın boğazına attığı dirsekle o da bayılarak saniyeler içinde yerle buluştu.
"S-sen.." dedim şaşkınlık sinmiş sesle. "Onları öldürdün mü?"
Güçlü adımlarla önümü kestiğinde kendinden emin şekilde parmaklarını şaklattı. "Buna mı takıldın?"
"Ee.." diye kekeledim bu sefer önünde birleşen kollarına bakarak. ""Bir de sanırım biraz aptalsın sen." Kaşları gergince çatıldı. Hemen düzelttim. "Yani madem onları alt edecektin ne diye koştuk ki?"
Kolları çözüldü ve yüzümün santimlik mesafesine yaklaşıp fısıltıyla konuştu. "Canım öyle istedi." Bakışlarım yüzünde takılı kaldığında, o da pür dikkat yüzümü inceliyordu. Hem çok gizemli hem de esasen az önceki olaydan sonra daha ürkütücüydü böyle. Yutkunduğumda uzun kirpiklerini bile kıpırdatmadan diktiği bakışlarının ağırlığından kurtularak, "Aptal," diye hamurdandım. Bu onu sinirlendirmeye yetti.
"Sensin o."
"Peki." Gözlerini kısarak ciddiyetimi sorgulayan ifadeyle bana döndü. "İyi misin sen?"
Dalga gecer gibiydi ama ben tam tersi. "Birincisi aptaldım çünkü sen varsın yanımda. İkincisi az önce gördüklerimden sonra sana aptal olduğunu söyleyemem. O yüzden peki." Gülümsedim. Oysa bir daha benle muhattap olmamaya niyet etmiş gibi sessizce arkasına dönüp gitti. Karanlık sokakta yerde baygın iki adamla sokağın ortasında kaldığımı hatırladığım anda, elim ayağıma dolanmış gibi oradan sıyrılarak onun peşine takıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafyanın Masum Yüzleri
Художественная прозаZekâsıyla bilinen eski bir mafya üyesi, EDİM YÜKSEL..Ve kardeşinin canı karşılığı onu tekrar mafyaya geri kazandırması gereken, AZRA Erdem. Sıradışı olaylarla örülü mafya hikayesi.✨❤