0.4 | enamored

311 28 18
                                    


Karşımdaki kahverengi gözlerden bakışımı çekip arkamı dönerek yürümeye başladım

''Nereye?''

Arkama dönüp derin bir nefes alarak sözüme başladım

'İzninle sınıfa gideceğim'

''Tabii, ben de gidiyordum zaten''

Tekrar arkamı dönerek hızlıca yürümeye başladım

''Kovalayan var sanki''

'Rahat mı bıraksan beni?'

''Tamam tamam, kızma''

Sessizce söylediği bu cümleyi duymadığımı düşündü sanırım.


'...'

''Evet çocuklar, öğle arası, yemeğinizi güzelce yiyin, geldiğinizde Matematik yazılınız var, bu arada Vien, matematiğinin çok iyi olduğunu duydum, fighting!''

Hiçbir tepki vermeden çantamdan telefonumu çıkarıp ablama yazmaya başladın

''Vien, yemeğe gelmiyor musun?''

Adını soo ah olarak hatırladığım kızın bana bu soruyu sormasıyla derin bir nefes alıp konuşmaya başladım

'Ben, yemek yemiyorum'

''Saçmalama olur mu öyle şey, bizimle geliyorsun''

'Ha-'

Birden kolumdan tutulup çekilmem ile neye uğradığımı şaşırdım, tam ağzımı açacaktım ki Soo Ah'ın eliyle 'ssshh' isareti yapmasıyla göz devirdim, daha ilk günden saçma yakınlaşmalara maaruz kalmıştım


'...'

''Park Chae-Young'un paylaştığı story'i gördünüz mü? Yanındaki kardeşi sanırım, Vien sana çok benziyor''

Gözlerimi büyüttüm birden.

'Bakabilir miyim?'

Soo Ah'ın elindeki telefonu bana uzatması ile sessizce bir küfür savurdum

'Siktir'

Fotoğrafta yüzümün yarısı ve saçlarım gözüküyordu, ablam ise altına 'with sis' yazmıştı.

Hızlıca masadan kalkıp sınıfa doğru koşmaya başladım

''Nereye gidiyorsun,  Vien!''

Sınıfa doğru ilerleyip hızlıca çantamdan telefonumu çıkarıp ablamı aradım

''Vien?''

'Nasıl yaparsın bunu!?'

''Vien ne diyorsun?''

'Çabuk sil o hikayeyi, abla, lütfen'

Sonlara doğru kısık çıkan sesimle yalvarır gibi konuştum ablamın iç çekmesini duyup teredüttle konuştum

'Sileceksin, değil mi?'

''Vien, ablan olduğumu saklamandan çok sıkıldım, dışarıda abla kardeş olarak gezemiyoruz, çok sıkıldım cidden''

'Unnie- kapatmam lazım'

Hızlıca telefonu kapatıp önümden gelen ıslık sesine döndüm, sessizce yutkunup içimden bir küfür savurdum kendime

''Cidden, Blackpink'ten Rose senin ablan mı?!''

'Bağırma!, sana söylediğim gibi rahat bırak beni, ayrıca yok öyle bir şey'

''Park vien''

Bana doğru eğilip beni duvarla arasına alması ile gözlerime ölümcül bakışlar ekleyerek ona baktım

''Ben saf değilim''

'Kimseye söyleme! Sakın'

''Bir şartla''

'Ne?'

''Daha nazik olabilirsin sanki''

'Ne istiyorsun?'

''Sen ve ben, saat 20.00'da Seul Park'taki basket sahasında, ufak bir maç oynayacağız, eğer kazanırsan peşini bırakırım, ama eğer ben kazanırsam, istediğimi yapman gerekecek''

'Tamam'


________________________________________________________________________________


euphoria | han seojunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin