Part 2 / Aşk Şiiri

101 9 25
                                    

Vagon - Ama Bana Bakma Öyle

•♤•

"Sadece mutlu olduğumuz bir dünya istemiştim. Sadece ölmemeni dilemiştim. Neden bazı dileklerin gerçekleşmesi bu kadar uzun sürerdi ki? Öyle ki bazen insanın ömrü bile yetmezdi..."

•♡•

Elimdeki kağıda uzun uzun baktım. Kareli bir defterden koparılmış, hafif buruşuk bir kağıttı. Üzerinde bir şiir yazılıydı, bir aşk şiiri, oldukça da uzun... Bütün derdini, içini dökmüştü sanki şair. Acısı bazı yerlerde depreşmiş, hunharca silinen kağıt kırış kırış olmuştu. Bazı yerler ise öyle özenle yazılmıştı ki sanki şair kağıdı değil, kağıtlara döktüğü sevgilisini okşamıştı. Sevgilisini anlatmıştı şair bu kareli kağıda. Sevgilisini, onu ne kadar sevdiğini, neden birlikte olmaları gerektiğini ve neden olamadıklarını... Bir ilişki gibi başlayan şiir, hayatın ta kendisi gibi ölümle bitmişti. Ölümdü onları ayıran; yeryüzündeki sevgiliye yazılmış bir mektuptu bu, ta mezardan. Kendisinin, sevgilisinin, birlikte diktikleri çiçeklerin acısını yazmıştı bu kareli kağıda. Belki de kağıt bu kadar acıya dayanamadığı için buruş buruş olmuştu. Onları üzen bu dünyada bulunmaktan utanıp büzülmüştü. Kim bilir, belki öyleydi belki de değil; belki de sadece abartan bendim..

Kimine göre saçma gelebilecek bu şiir beni oldukça derinden etkilemişti. Kendimi mi görmüştüm satırlarda, bana bir şeyi mi hatırlatmıştı? İçim cız etmişti, birkaç saniyeliğine boğulduğumu hissetmiştim. Okumam için elime verildiğinde ayakta olan ben, şimdi bir ağacın altındaki bankta dirseklerimi dizlerime koyarak sanki kara kara bir şeyler düşünmekteydim. Aslında hiçbir şey düşündüğüm yoktu. Beynim karmakarışık olmuş, gelip giden anılar arasında yazılanlara odaklanmakta zorlanmıştım. Başım dönmüş, nefesim daralmıştı. Böyle bir şey bana ilk kez olmuştu, daha önce bir şiir yüzünden bu kadar kötü olmamıştım. Boğuluyordum, sanki o şiirde ben ölüyordum.

Okumam ve anlayıp sindirmem bittikten sonra kafamı kaldırıp önümde dikilen şaire baktım. O şairi yakından tanımalıydım. Bu o güzel kızdı. Bu şiiri dünkü kız yazmıştı. Midemi kemiren garip hisle zoraki sordum ona.

"Bunu kime yazdın?"

"Kimseye!" dedi kız utanarak. Yanakları al al olmuştu. "Yanlış anlamayın. Bu size değil. Sadece içimden geçenleri yazdım. Nasıl bu kadar güzel bir şey çıktı, bilmiyorum." Güldü. "Halbuki şimdiye kadar kimseyi bu derece sevmedim."

Gözlerimi tekrardan kağıda çevirdim. Bir an için bunun bana yazıldığı gibi saçma bir düşünceye kapılmıştım. Ne de olsa alt sınıf kızlarından böyle şiir ve mektuplar aldığım oluyordu. Ama hepsi saçma sapan yazılmış şeylerdi. Edebi değerleri yoktu. Benim okulun edebiyat kulübünde olmamdan yararlanıp birkaç şiire kanacağımı sanıyorlardı. Ben ise dolabıma dolan kağıtlardan gözüme çarpanlara şöyle bir bakıyor, çoğunu okumadan çöpe atıyordum. Ama bu farklıydı. Alıp duvarıma asmak isteyeceğim türden güzeldi, bir yandan da değil. Böyle ızdırap dolu bir mektubu her sabah duvarımda görmek beni öldürürdü sanırım, kalbim buna dayanamazdı. Bu kız bunu nasıl yazmıştı? Kimseyi bu derece sevmediğini söylemişti, inandırıcı olsa da mümkün değildi. İnsan hissetmediği bir şeyi nasıl bu kadar derin yazabilirdi?

"Sanki gerçekten sevdiğin birine yazmış gibisin. Duygular çok derin, kelimeler tam yerinde kullanılmış." Göz ucuyla kıza baktım, sıkıntılı yüzü bir anda aydınlanmıştı benim söylediklerimle. Tekrar kağıda dönüp devam ettim. "Birçok kişi hissettiği şeyleri yazmakta zorlanır ama sen çok güzel bir şekilde geçirmişsin içindekilerini kağıda. Bunca zamandır neden edebiyat kulübünde değildin ki?"

"Aslında girmeyi düşündüm ama utandım sanırım. Zaten o kadar iyi değilim. Daha önce de dediğim gibi yazdıklarımı ara ara edebiyat öğretmenime gösteriyordum ve son birkaç yazımdan sonra kulübe girmem gerektiğini söyledi. Ve sizi önerdi. Kulübün başkanıymışsınız. Eğer siz de beğenirseniz girebilirmişim kulübe."

Evet, kulübün başkanıydım ve kulübe gireceklere genelde ben karar veriyordum. Burası herkesin girebileceği bir yer değildi, belli bir ağırlığı ve üslubu vardı. O yüzden çok seçiciydim bu konuda. Öğlen arası kız kağıdı elime tutuştururken bana dün konuştuklarımızdan bahsetmiş, kendisini hatırlayıp hatırlamadığımı sormuştu. Onu tabi ki de hatırlıyordum -aklım geçmişteyken konuşulanlar pek aklımda kalmasa da-, onun gibi birini nasıl unutabilirdim? Dün bana gelip yazdıklarından, edebiyat hocasının onu bana yönlendirdiğinden bahsetmişti kısaca, yazılarının evde olduğunu, ertesi gün getirebileceğini de. Dediğine göre daha çok yazı olmalıydı elinde ama sadece bu aşk şiirini getirmişti bana. Neden ki? Neden bunu okuyordum ben şimdi? Neden onun bu romantik yanını daha adını bile bilmeden öğrenmiştim? Kader miydi bu? Kağıdı bilerek mi elime tutuşturmuştu? Ya da bu öğretmen meselesi kurmaca mıydı? Amacı neydi? Yakınlaşmaya mı çalışıyordu, diğer kızlar gibi? Hayır, gayet mesafeliydi. Konuşurken bana dokunmaya çalışmıyor, eli kolu ayrı oynamıyordu, hatta 'siz' diye hitap ediyordu. Ama bu şiir? Altında bir şey mi vardı bu işin, ben mi abartandım?

Benim uzun süre bir şey demeden yüzümde şüpheli bir ifade ile sadece kağıda bakmamdan endişelenmiş olacak ki telaşla "Sanırım beğenmediniz. Zaten o kadar da iyi değildi. Beni kırmamak için beğenmiş gibi yapmayın lütfen. Zaten kulübe girmeyi düşünmüyordum. Zamanınızı aldığım için özür dilerim!" dedi ve kağıdı elimden almaya çalıştı. Ben fark etmeden kağıdı o kadar sıkı tutmuştum ki kızın elimden çekmesiyle kağıt yırtılıverdi. İkimiz de donup kaldık. Güzelim şiir şimdi ortadan ikiye ayrılmıştı. Elimdeki parçaya baktım, yarısı yırtılmış dörtlük gözüme ilişti.

"Bu gece ay yine çok güzel, deseydin
Ben ölmeye hazırdım sevgilim"

Hemen kendimi toparlayıp ayağa kalktım. "Çok çok özür dilerim. İstemeyerek oldu. İzin ver düzelteyim." Diğer parçayı elinden almak istedim.

Kız ise dudakları titreyerek "Hayır, hayır! Gerek yok," dedi, bendeki parçayı da çekip alıverdi. Ardından gözlerini kapatarak eğildi. "Tekrardan özür dilerim!" Benim bir şey dememe fırsat vermeden koşarak uzaklaştı. Ben yine oracıkta kalakaldım. Kelebek tokası kalabalıkta kaybolurken benim yanaklarım yine ıslandı. Ben elimin tersiyle sildim, onlar yine ıslandı. Başta sessiz sessiz dökülen yaşlara şimdi hıçkırıklarım karıştı. Oturdum, bu sefer de neden ağladığımı bilmediğime ağladım. Ağladım... Ağladım...

•♤•

🎼🎼🎼
"Ama bana bakma öyle
Sakin olma bir şey söyle
Ölücem be, hiç mi sevmedin?"

"Karşılıksız olmaz ki
Ölüler alkış tutmaz ki
Bak öldüm ben, hiç mi sevmedin?"
~~~
"Hiç sorun değil,
Bırakıp gitmesi
Sorunsuz değil
Hiçbir tanesi..."
🎼🎼🎼

KELEBEK KADIN || GiyuxShinobu || KNYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin