I

352 12 11
                                    

Merhaba, lütfen yorum yapmayı ve eleştirmeyi unutmayın, iyi okumalar..

Yaşlarım ardı ardına sevdiğimin toprağına akarken, ona yaşama hakkı, bize beraber olma hakkı tanımayan herkesten intikam almaya yemin ettim..

"Söz veriyorum sevgilim, senden hayatını çalanların hayatlarını zemheri edeceğim!"

"Bunu yapmak seni bana geri vermeyecek ama-"

Yutkundum, onu bana hiç bir şey geri veremezdi, ve ben bu gerçeği sindiremiyordum. Çaresizce ciğerlerimdeki tüm havayla, en gür sesimle bağırdım;

"TANRIM YALVARIRIM ONU BANA GERİ VER"

Hıçkırıklara boğuldum, nefes alamama raddesine kadar, gözümdeki yaşlar kuruyana kadar ağladım mezarında..

Nefesim ve mecalim tükendikten sonra sessizce fısıldadım;

"Ne olursun geri gel.."

Onun yanına gittiğimde ağlayabiliyordum sadece, onun dışında pek bir duygum kalmamıştı artık. Öğlen kalkıyor, gece sabaha kadar ayakta duruyordum. Sadece arada bir terapiye gidiyordum. Düzgünce yemek yemiyor, öğünlerimi kahve ve sigara ile geçiriyordum. Tek dayanağım oğlumdu, onunla da nerdeyse hiç ilgilenemiyordum. Çoğunlukla babaannesinde kalıyordu Can, henüz babasının öldüğünü de bilmiyordu, ondan saklıyorduk. Ben ise sadece tüm gün oturup bana bıraktığı videoyu izliyor, yaşadığımız anıları kafamda tekrar oynatıyor, kokusunun burnuma dolduğunu hayal ediyordum.

Fırat yangından sonra Can evde olduğu vakit bir kaç kere gelmiş, Nazlıyı da yanında getirmişti. Çocuklar oynarken benimle konuşup af dilemeye çalıştı fakat onu dinlemeyi dahi reddettim. Sevgilimin katilinin ağzından hiç bir laf duymak, hatta yüzünü görmek, onu hatırlamak dahi istemiyordum fakat Can Nazlıyı çok sevdiği, ve bir tek onun yanında babasını hatırlayıp sormadığı için katlanıyordum ona.

Bunlardan hiç birini Sasha'ya anlatmıyordum, duyarsa çok üzülüp kızardı çünkü, fakat bildiğini de biliyordum. Yanımda olmasa da, ruhu, sevgisi her zaman kalbimdeydi.

Onun beni izleyip yukardan çok üzüldüğünü, bana kızdığını da biliyordum.

Eskiden ölüm meleğiydi, şimdi ise benim koruyucu meleğim..

Yattığım soğuk mermerin üstünden kalktım, tekrardan yanına oturdum.

"Gerçekten günden güne daha iyi oluyorum, haklıymışsın sevgilim, ne yaparsam yapayım dinmiyor içimdeki alev, bazı günler daha iyi gerçi. Ateşi sönmüş, közü kalmış oluyor, ama bu sefer de isinde boğuluyorum.."

Çok sıkıldım ağlamaktan, uyan artık uyan karanlık uykundan...

"Baş etmeyi öğreniyorum ama, içimin koru beni ne kadar yaksa da, acısına, acına alışıyorum. Bu iyi bir şey mi bilmiyorum, ama gittiğini kabulleniyorum artık"

Ağlamaktan mecalim kalmamıştı artık, ama hala daha gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum.

"Kabullenmek istemiyorum ben bunu Sasha"

Sesim bu sefer o kadar yorgun çıkmıştı ki, ben bile şaşırdım.

Biraz kendime gelmek için tekrardan bir sigara yaktım.

"Birazdan geleceğim sevgilim, bekle beni"

Cümlemi bitirir bitirmez histerik bir kahkaha attım, sanki gidebilirdi bir yere..

Yanından kalkıp ilerledim biraz mezarlığın içine doğru, görmem gereken birisi daha vardı.

Siyah mermer üstüne altın sarısı ile yazılmış Yesari Aile Mezarlığı yazısını görünce durdum. Gösteriş meraklısı pezevenk.

zemheri II ~sasbügHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin