TANITIM

6K 242 85
                                    

Hikayeye başlamadan önce söylemek istediğim bir şey var.. az çok sağ-sol kitaplarını okudum. Ama böyle özelikle bir bilgim yok. Yani belki bazı şeyler size çocuk uydurması gibi gelebilir.. demek istediğim kafaya takmadan okuyun. Yok böyle mi olur aga, diyen kişilerdenseniz lütfen okumayın.

Ama o kadarda saçma yazmam herhalde, deneme gibi bir şey bu kurgu zaten. Yinede uyarı yaptım çünkü bu tarz bir kurguyu ilk defa yazıyorum.

Neyse iyi okumalar ♡

-

Önümde duran tezgahı silerken gözlerim duvarda asılı olan saate kaydı. Neredeyse gece 11 olmuştu. Yarım saat sonra kapatırdım dükkanı zaten.

Kirlenen bezi gidip musluğun altında duruladıktan sonra tezgahın öbür tarafını silmeye başladım. Babam önceden bu pizzacı dükkanını işletiyordu. Uzun zaman önce vefat edince burası bana kalmıştı. Zaten küçük gelirli bir yerdi. Tek derdim liseye giden kardeşimi mezun etmekti.

Annem ise daha biz çok küçükken kaçmıştı. Fotoğraflar olmasa yüzünü bile zor hatırlayacaktım.

Duvarda asılı olan televizyonda reklam bitip haberler başlayınca tezgah silme işini bırakıp doğruldum. Haber izlemeyi seviyordum.

Yine üniversitede okuyan komünist gençler ile ülkücülerin yaptığı kavgaların haberi çıkınca derin bir nefes verdim. Eskiden üniversiteye giderken az katılmamıştım eylemlere. Zaten küçükken büyük dedem sürekli beni bu görüş tarzına iteliyordu. Öyle kitaplar okuya okuya büyüncede insan ister istemez kendine yuva belliyordu bu düşünme tarzını. İnsanlar karşı cinsinden birisine aşık olurken ben devrim aşığı olmuştum. Öyle bir bağlılıktı benimkisi.

Tabi babam ölünce üniversiteyi yarım bıraktım ve yavaş yavaş kardeşim için bu işlerden uzaklaştım. Kardeşime benim yüzümden zarar gelirse vicdan azabından ölürdüm.

Ama en büyük kaybım o olmuştu.

Hala habere bakarken içerden Kemal önlüğü ile çıktı ve "Abi kapatıyor muyuz?" diye seslendi.

Ona dönüp dikkatle baktım. "Birazdan kapatırız.." diye mırıldandım. Kafasıyla beni onaylayıp içeri girdiği zaman doğruldum ve tezgahın geri kalanını sildim. Bezi yıkadıktan sonra çalan telefon ile sesin geldiği yere döndüm.

Gidip müşterilerin aradığı telefonu aldım ve açıp "Evrim pizza yeri, siparişiniz nedir?" dedim. Babam dükkana benim ismimi vermişti. Bu yüzden söylerken bir garip oluyordum.

Karşıdan bir süre ses gelmedi. Bu duruma kaşlarım çatılırken bir kaç tıkırtı ve fısıldama sesinin ardından cevap verdi.

"Kolay gelsin.." dedi yaşlı bir adam. Adresi söylemeye başlamışken yandan aldığım bir kağıda not edip siparişleri yazdım. İki ortaboy pizza istiyorlardı.

Telefonu kapatıp olduğum yerde biraz esnedim. Cebime küçük kağıt parçasını sıkıştırırken "Kemal hazır pizza var mı?" diye sordum.

"Var abi var," diye geri döndü.

Üstümdeki önlüğü çıkartıp kenara koydum ve ayaklı askılıktan montumu aldım. "İki tane ortaboy paketle!"

Dakikalar sonra elinde pizza kutuları ile geldiğinde alıp dışarı çıktım. Zaten geç olmuştu. Kendim bırakırdım bu seferki siparişi.. motorun arkasına sıcak hamur parçasını koyduktan sonra yola çıktım.

Tekrar dönemeyeceğimi bilemeden..

canhıraşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin