medya; ülkücü gören Evrim'in girdiği tripler
-
Bedenimi ele geçiren soğukla beraber gözlerimi açtığım zaman içerisi kapkaranlıktı. Yattığım ötümsüz kanepede biraz hareketlenerek üstümde duran ince pikeye iyice sarılsamda bir fayda etmiyordu. Tir tir titriyordum.
Bacaklarımı kendime çektim ve biraz daha sokuldum. Cidden.. hasta olacağımı az çok tahmin ediyordum ama dedikten bir kaç saat sonra olacağımı düşünmemiştim. Ben bu yerde geberip giderdim.
Televizyonun üstündeki duvarda duran saatin sesi rahatsız edici bir şekilde odada yayılıyordu. Uykum hepten gitmiş, midem bulanmaya başlamıştı. Ve ben bu akşam istifra etmeden kurtulamazdım. Zaten azda olsa bulanan midem bunu açıklıyordu.
"Allah'ım sen bana yardım et." dedim dişlerim birbirine çarparken. Böyle anlarda; özelikle yanımda kimse olmadığında sadece inancıma sığınabiliyordum. En azından bana güç veriyordu.
Arada bir bunaltım artıyor, kusacak gibi olmaya devam ediyordum. Yinede en sonunda olduğum yerde duruyordum. Karşımda duran camdan içeri biraz ışık giriyordu, ay ışığı. Bugün daha güzeldi sanki. Uzaktan oda kapısının açılma sesi gelince hızlıca gözlerimi yumdum. Karanlıkta görmesine imkan yoktu ama umurumda değildi. Yüzünü bile görmek istemiyordum.
Tuvalete girdiğini anladım çünkü oranın kapısını açarken ilk başta sürekli iğrenç bir sesle gıcırdıyordu. Midem tekrar bulanınca kendimi sıktım ve derin derin nefeslendim. Dakikalar sonra çıktığını duydum ama adım sesleri bu tarafa doğru geliyordu. Nefesimi tuttum.
Salonun ışığını açtığı zaman yüzümü istemsizce buruşturdum. Sesler duyuyordum ama pek net algıladığım söylenemezdi. Terlemiştim ama üşüyordum.
Alnımda bir el hissedince ağzımdan garip bir ses çıktı ve irkilerek geriye kaçmaya çalıştım. El çok soğuktu.
"Evrim.." dedi uzaktan gelen bir ses, anında tanımıştım. Lakin bu sesin sahibini zamanında duymak için canımı bile verirdim. Şimdi ise soğuk ama meraklı çıkıyordu.
"Siktir ya, sırası mıydı?"
Elin alnımdan çekildiğini hissettiğimde gözlerimi açtım. Işık harelerimin canımı fazlasıyla yakarken iri bedenin mutfağa girdiğini gördüm. Arkasından bakarken gözlerimin dolduğunu anladım. Göğsüm sertçe inip kalkıyordu. Birilerinin beni sevmesine ihtiyacım vardı, o kadar yalnız hissediyordumki beni değersiz bir malmış gibi kenara atana adamın sözlerine üzülüyordum.
Elinde küçük bir leğen ve bezle içeri girdiğinde dolu gözlerimi yere diktim. Yattığım kanepenin kenarına oturdu ve her zamanki gibi köşede duran sandalyeyi çekip üstüne elindeki leğeni koydu. Ona bakmıyordum.
"Sırtüstü uzan."
Kolumdan tutup konuşunca kafamı olumsuz anlamda salladım. Azıcık hareket edersem içimdeki herşeyi çıkartabilirdim. Ve böyle bir şeyin olmasını istemeyecek kadar aklım başımdaydı. Bıkkınca bir nefes verip "Evrim hadi uğraştırma beni." dedi.
Ben ayak bağıydım onun için.
"Midem bulanıyor." sesim titremişti.
Sessiz kaldığında bakışlarımı tedirginlikle ona çevirdim. Neyden korktuğumu bende bilmiyordum. Gözlerinde garip bir ifade vardı, isim koyamadığım bir ifade. Olduğu yerde biraz bana yaklaştı ve leğenin içindeki ıslak bezi alıp suyunu sıktı. Boynuma soğuk bezi değdirdiği zaman dudaklarımı araladım, çok soğuktu.
"Terlemişsin." deyip bezle tenimi silmeye başladı.
"Dublaj yapmana gerek yok, terli olduğumu biliyorum zaten." dedim kısık sesle konuşurken, kalın sesiyle kıkırdadı. Yine hasta hasta sinirlerim bozuluyordu ama üzerimde bir çocuğun huysuzluğu vardı sanki. Bu yüzden başka bir şey demedim.
Bezi çekip ayağa kalktı. Kolumu tutup beni doğrulttuğu zaman başım dönmeye başladı. Gözlerim yatı kapalıydı.
"Duş alınca kendine gelirsin. Sonra ilaç veririm uyursun, hadi."
Beni zorla ayağa kaldırdı. Başımın dönmesi iyice dayanılmaz bir hale gelirken istem dışı kafam onun omzuna düştü. Üşütmek, hasta olmak gerçekten iğrenç bir şeydi. Özellikle bu duruma düştüğüm için her şeyden daha çok iğrenmeye başladım.
"Siktir git kendim giderim ben." dedim onu ittirip. Bir kaç kez gözlerimi kıpıştırdım. Umursamadan arkama geçti ve ellerini kaldırıp iki omzuma koydu. Kaşlarım çatılırken sanki araba sürüyormuş gibi beni banyoya yöneltti.
"Çek elini lan.."
Onu tekrar ittirmeye çalışınca tutuşunu sıkılaştırdı. Halsizlikle yavaşça durdum, yorulmuştum. Banyoya girdiğimizde arkamızdan kapıyı kapattı. Elini çekip suyu ayarlamaya gittiği zaman bakışlarımı aynaya çevirdim. Haftalar sonra ilk defa kendimi görüyordum. Karşımda duran şey çökmüş bir surat, zayıf bir beden, dağılmış saçlar ve fevri sönmüş yeşillerimdi. Korkunçtu.
"Çıkart üstünüde gel Evrim."
O konuştuğu zaman önüme döndüm. Midem hala bulanıyordu. Ellerimi üstümdeki hırkaya attım ve çıkartıp bir köşeye koydum. Kısa kollu tişörtün eteklerini tuttuğumda başım şiddetle dönünce yüzümü buruşturarak gözlerimi yumdum. Saniyeler sonra onun yanıma gelip üstümü çıkarttığını hissedince bedenim soğukla titredi.
"Çok soğuk Aybars." dedim kendime engel olamayarak. Altımdaki eşofmanı çıkartırken "Biliyorum, biraz rahat olmaya çalış." dedi.
Baksırımı çıkartmadan beni küvetin içine soktu. Bacaklarım güçsüz düşmüş bir vaziyette çökerken küçük yerde kıvrıldım.
"Su soğuk." dedi Aybars sıkkın bir ifadeyle.
"Ne?" dedim ona dönerek. "Üşüyorum Aybars şunu sıcağa ayarla." Elimi çeşmeye uzatınca bileğimi tutarak geri çekti.
"Şofben bozuk Evrim, ateşin düşse yeter zaten. Biraz dişini sıkmaktan ölmezsin."
Beni bunca zaman asla önemsememişti.
Fıskiyeyi eline aldı ve suyu azıcık açtığı zaman "Hayır." dedim, yine gözlerim dolmuştu. "Aybars istemiyorum ilaç versen yeter." bir elim havada duruyordu.
Üstüme eğilip titreyen çenemi tuttuğunda kafamı kendisine çevirdi. Yaşlı yeşillerime dikkatle baktı. Akabinde ağzından dökülen kelimeler ile kaskatı kesildim.
"Sana dediklerimi ikiletme dedim, laftan anlamıyorsun. Daha geçen gün bu konuda anlaştığımızı düşünmüştüm."
Öylece ona bakarken haremden bir yaş aşağı doğru aktı. Bunun ne olduğunu biliyordum; kafesteki çocuk ağlıyordu.
"Peki.." deyip çenemi kurtardım ondan. "Hadi ne yapacaksan yap çıkalım."
O kadar zorlama konuşuyordumki kendi halime acımıştım.
Kendiside sesimdeki soğukluğu hissetmiş olacak ki histerik bir nefes vererek "Te Allah'ım." dedi, benimle açık açık alay ediyordu.
Gözlerimi önümde kavuşturduğum ellerime diktim, titremesi iyice artan ellerime.
Akabinde üstüme soğuk suyu hissettiğim zaman kızarmış yeşillerimle beraber nefesimi tuttum.
Ve içimden kendime hatırlatmaya başladım; o seni kullandı Evrim.
Bedenini ve duygularını kullandı Evrim, bir çöpmüş gibi.-
Ben bu ikisini nasıl yapacam yav, yazarken bile Evrim yerine ben üzülüyorum hıghk
