"Geçen seferde eksik vermiştin. Yoksa canına mı susadın." Karanlık Diyarı'nın askerlerinden bir grup, orta yaşlı bir adamı evinin önünde haraç vermeye zorluyordu.
"İnanın bütün param bu. Geçen sefer zaten hepsini aldınız." Adam korkudan omuzlarını yere yapıştırmıştı.
"Şehirde hem bizim sayemizde güvende kal hemde para verme." Askerler adamı iterek evinin içine düşürdü. Kapı açılınca içerdeki genç kız babasını korumak için baltayla askerlere saldırdı ancak askerler kolaylıkla kızı engelledi. Genç kız yediği tokatla babasının yanına yığıldı. Acıyla yerde yatan baba öfkelendi ve ayağa kalkmaya çalıştı. Askerin botu adamın göğsüne indi. Adam nefessiz kalarak kızardı.
Askerler kızın böylesine saldırmasına şaşırdı. Dudağından kan damlacığı süzülen kız çatık kaşlarla ve yaşlı gözlerle nefretle askerlere baktı. Kız askerlerin gözündeki şehveti fark edince yerde geri geri sürünüp korkuyla kaçmaya çalıştı.
"O zaman bizde ödemeyi başka şekilde yaparız." Askerlerden en önde olanı kızın ayak bileğini yakaladı. Diğeri kızı omuzlarından tutarak ayağa kaldırdı. Kızı bileğinden tutan adam arkasına geçerek kızın çırpınmasına engel olmak istedi. Öbürü elini kızın uzun eteğinden içeri soktuğu sırada kapı büyük bir gürültüyle yeniden açıldı.
"Ödemeyi şu şekilde yapsak !" Kapıdan gelen silüet aynen böyle demişti. Hemen ardından gelen yumrukla kızın bacağına dokunmaya başlayan asker evdeki yemek masasına sendeleyerek düştü. Yemek masasından dökülenler tahta zemine yayılmaya başladı. Askerlerin kendini korumaya vakti yoktu. Tekme, diz darbesi derken askerleri en sonunda harmanlı zinciler yakalamıştı. Silüetin sahibi Sayn'dı.
Sayn, kızın ve adamın halini görünce hemen ikisininde iyi olup olmadığına baktı. İstem dışı kızın yüzünü iki eliyle arasında alarak şoka giren kıza iyi misin diye sordu. Kız, atlatamadığı endişeyle çabucak kafa salladı. Hemen babasının yanına gelip ona sımsıkı sarıldı. Zincirleri öfkeyle daha da sıkan Valiant, tiksintiyle askerlere baktı.
"Bunun gibiler daha çok mu ?" Valiant adama halini hatrını sormadan direk bunu sormuştu. Saldırıya uğrayan adam daha olayın etkisini atamamışken, kendisini ve kızını kurtaranların kim olduğunu bile bilmezken gelen soru karşısında uzun süre sessizliğini koruyup şaşkın şaşkın baktı. Valiant'ın böylesine tepki göstereceğini hiç beklemeyen Sayn, anlam veremeyerek konuştu.
"Önce iyiler mi diye baksak sonra soruları sorsak ?" Valiant'ın nefes alışverişleri hızlandı. Sinirle devrilen masayı bir kez daha devirdi. Askerlerden birinin boğazına yapıştı.
"Sizin gibi fahişe çocuklarından daha fazla var mı diye sordum !" Asker nefessiz kalıp bağlı olduğu zincirlere baskı uygulmaya, can çekişmeye başladı. Sayn, Valiant'ın öfkesinin geçmeyeceğini anladığından onu durdurmaya çalıştı. Valiant inatla askerin boğazını bırakmamaya yemin etmişti. Diğer bağlı askerler dehşetle, Valiant'ın gazabını izlediler. En sonunda askerin boğazını bırakıp iki eliyle Sayn'ı itti.
"Sakin ol ! Bunları ben yapmadım kardeşim." Valiant hatasının farkına yavaşça vardı.
"Özür dilerim. Ben sadece..." Dili tutulmuştu. Utanç bütün vücunudu kaplıyordu. Cümlesini bitirmeden, hızlı adımlarla dışarı çıktı. Dışarı çıktığında Temira'nın arkasından nereye gidiyorsun dediğini bile duymadı. Temira arkasından gidecekti ki Sayn seslendi.
"Bırak yalnız kalsın. Sakinleşince geri gelir zaten." Temira endişeyle onun arkasından bakakaldı.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALZALAM
FantasíaKaranlık Diyarlarda kaos hakim olmaya başladığı zamanlarda, diyarın kralı mevkisini ve konumunu kendi halkından daha fazla önemsemeye başlar. Hergün kaybedilen topraklar ülkeyi derin bir kasvete boğarken bu gidişata dur demek isteyen halk örgütlenir...