7

187 12 0
                                    

onun gibi hissettirmiyor.

"siktir..."

hyunjin, üstünde bulunan ve onu iğrenç hissettirecek bir biçimde dudaklarını öpen çocuğu yatağın yan tarafına itip buna bir son vermiş ve ayaklanarak pantolonunu giymeye başlamıştı.

jeongin ile konuştuğu o günün ardından onu unutmak için çözümü başkalarına vermekle bulmuştu. ama onun için bu asla işe yaramıyordu. hatta şu an fark etmişti; yaptığı şey insanı kötü hissettirecek türdendi.

"dalga mı geçiyorsun, seksin ortasında kim gider amına koyayım?"

"üzgünüm."

hyunjin'in bu hareketine karşı yatakta büyük bir sinirle oturan -iki gündür tanıştığı kişi- çocuk daha fazla dayanamayıp kıyafetlerini topladığı esnada kapıya yönelirken son kez üstü çıplak bir şekilde ayakta dikilen hyunjin'e baktı.

"üzgünmüş, siktir git!"

alakasının bile olmadığı bu çocuğun laflarına takılacak biri değildi hyunjin. o yüzden sadece odadan çıkmasını bekleyip arkasından onu seyretti.

odayı aniden derin bir sessizlik kaplarken kendini yatağa atıp komodinin üstünde bulunan telefonuna ulaştı. önce saatin kaç olduğuna bakındı. yarın okulu vardı ve hyunjin, gecenin bir saatinde tek başına otel odasındaydı.

elini çabuk tutarak üstünü giymeye başlarken aklının bir köşesinde sürekli jeongin vardı. onu merak ediyor, ayrıca kardeşi ve abisiyle ilgili en son ne gelişti öğrenmek istiyordu.

kötü gününde yanında olup, destek çıkmak istiyordu ona... fakat jeongin'in söylemiş olduğu sözler hayal kırıklığına uğramasına yetiyordu.

"her neyse, kendi kaybı."

hyunjin kendini ne kadar böyle avutsa da içten içe bu durum canını acayip sıkıyordu. çoktan çıkmış olduğu otel odasından dışarı adımlarken arka cebinde titreyen telefonunu eline alarak gelen çağrıya baktı.

"alo, teyze. geliyorum yarım saate. uyuyacak mısın? anahtarı saksının altına koy o zaman, çabucak gelmeye çalışacağım. tamam, uyu sen önden."

arayan kişi annesinden sonra bu hayatta değer verdiği biricik teyzesiydi. eğer o olmasaydı hyunjin, başka bir ailenin çocuğu rolünü üstlenebilirdi. teyzesi her daim yanında olduğu için bu, onun için kendisine bahşedilen en ince şeydi.

hyunjin yarım saatlik yolun ardından nihayet eve vardığında sessiz adımlarıyla önce odasına girip üstündekilerden kurtulmuş, daha sonra pijamaları ile mutfağa giriş yapmıştı.

bu gece aklında dönüp dolaşan düşünceler yüzünden uykusu gelmediği için bir bardak kahvesi ile balkona çıkmayı tercih ederek gökyüzünü izlemeye başlamıştı. ne zaman annesini özlese kendini gökyüzüne bakınırken bulurdu.

"yanında olmadığım zamanlar gökyüzüne bak! yukarlarda bi' yerde mutlaka seni izliyor olacağım."

ama bu sefer annesini özlediği için bakmıyordu. bizzat jeongin'i özlediği için bakıyordu gökyüzüne.

"uyumadın mı sen bakayım? ne yapıyorsun bu saatte?"

hyunjin'in hemen arkasında beliren teyzesi merakla balkonda oturan çocuğa bakınırken çok geçmeden bir sandalye çekip yanına oturmuştu.

"uyku tutmadı, asıl sen ne yapıyorsun?" derken bir yandan da kahvesini yudumlamıştı hyunjin.

"sana bakınayım dedim öylesine. bir şey mi oldu sana bu arada?"

olmuştu, çok şey olmuştu ama anlatamayacak kadar yorgun hissediyordu hyunjin.

really meant | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin