Keyifli okumalar...
Keskin ve gürültülü hava Şanlıurfa'nın üzerine hâkimliğini korurken içerisinde olan herşeyden habersizdi, iki gencin iki sevdanın birbirlerine kavuştuğundan habersizdi.
Elinde tuttuğu küçük bavulu arabanın arkasına attı ve arkasında duran adama sıkıca sarıldı genç kız, birazdan gideceklerdi birazdan bu şehirden bu lanet törelerden kurtulacaklardı. Belki bir daha ailesini göremeyecekti, sevdalısı olduğu bu şehire gelmeyecekti çocuklarını getiremeyecekti 'varsın olsun' dedi içinden genç kız, 'benim evimde yuvamda ailemde bu adam olur'.
"Bihar'ım herşeyim evim yuvam, hadi gidelim kimsenin haberi yokken."
Kafasını salladı kız, hemen gitmeleri gerekiyordu zira ağabeyine yakalanmak istemiyorlardı. Arabaya bindiler, heyecan korku ikisini aynı anda yaşıyorlardı. Yakalanma korkusu dört bir yanlarını sarıyordu, Boran arabanın gazına bastıkça bastı, bu yolun sonu ölümle bitecekti her türlü, varsın şimdi bitsin. Şanlıurfa'nın çıkış kapısına geldiler, ikisinde yüzünde tebessüm belirmişti birazdan herşey bitecekti ve bu şehir arkalarında kalacaktı. Bir sevda daha kazanacaktı, töreye kurban gitmeden hiç kimsenin canı yanmadan. Bu düşünceler içinde Şanlıurfadan çıktıkları zaman arabanın sarsılmasıyla birlikte Boran bir an kontrolünü kaybetti, zar zor topladığı kontrolüyle birlikte arabayı kenara çekti ve yanında ki kıza döndü korku dolu gözlerinden iki damla yaş aktı. Boran yutkundu ve arabadan indi etrafına baktı, kimse yoktu bu korku neydi peki? Arabanın tekerlerine baktı sol arka teker patlamıştı, sinirle arabaya tekme attı sırası mıydı? Derince nefes aldığında ensesinde hissettiği soğuklukla aldığı nefesi verdi, yakalanmanın verdiği korkuyla irkildi.
"Nereye kaçtığını zannediyorsun Ateşoğlu! Sizi bulamayacağımı ya da siktiğimin planından habersiz olduğumumu zannettin? Bende seni akıllı bilirdim."
Boran durdu ve yan gözlerle arabaya baktı, sevdiği kadın orada değildi.
"Ağabey-"
"Kes sesini!"
Arkadan duyduğu ses ile gevşedi Boran, kendisinin canı umurunda değildi sevdiği sağ olsun yeterdi. Ensesinde duran silahın emniyetinin açıldığını duydu, gözlerini kapattı ve güldü Boran 'en azından bir iki saat olsa da kollarımdaydın Bihar, kokun kokuma karıştı, sen bana ismin gibi ilkbaharı bahşettin.' düşünceler içinde dalmıştı Boran.
"Dur!"
Arkadan gelen sesle elinde ki silahı daha da sıktı, şuan karşısında ki bu adamın kafasını dağıtmalıydı! Beyni gözlerinin içinde yere akmalıydı, düşünceleri böyleydi Aldir'in.
"Oğul dur! Bu iş böyle çözülmez, konağa gidelim aşiret büyükleri gelsin. Bir konuşalım."
Aldırmadı genç adam, ne bir dakikası vardı karşısında ki için ne de bir saliyesi, bundan sonra sıra kardeşindeydi. Gözlerini sağında titreyen kardeşine bakmadı, bakamadı. O yeşil gözlerinde ismi gibi ilkbaharı taşıyan kardeşine birazdan kışı yaşatacaktı, tıpkı kendi gözlerinde ki kış gibi. Gözlerini yumdu tetiği çekmek istedi olmuyordu, kardeş bellediği adam ona ihanet etmişti.
"Bırak elindeki silahı Ardil bir daha uyarmam!"
Bu sefer ses en büyük abisinden geldi, yavaşça elinde ki silahı bıraktı ona dönen adama silahın kabzasıyla vurdu. Boran ne olduğunu anlamadan burnuna aldığı darbeyle bir kaç adım geriledi, hak etmişti. Yüzüne yediği ikinci darbeyle yere düştü, üstüne çıkan adama karşılık vermedi. Yüzüne aldığı her darbeyle bilinci kapanıyordu.
"Yeter! Adamı öldüreceksin kalk artık."
Ardilin kolundan tutup kaldırdı Ali abisi, yerde yatan adamın yüzünde kanlar akıyordu sıkıntıyla nefesini verdi. Ardil sinirini alamamış gibi yere attığı silahı alarak havaya kaldırdı ve şarjörü boşalttı. Sinir hala damarlarında atıyordu ve kendisini bir türlü sakinleştiremiyordu. Arkasında ağlayan kız kardeşiyle daha da sinirlendi, döndü ve ona bakmadan geldiği arabasına binerek uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURLU BERDEL ||GÜÇLÜ KADINLAR SERİSİ|| 3
ChickLitBen bu hikâyenin yanan kişiyim... Bacakları tutmayan bir kızı kim gelini olarak isteyebilir ki? Berdele kurban giden iki can ve burada ölen tek bir can. ******* "Sus!" Sert sesiyle yutkundum, kafamı kaldıracak gücüm yoktu. Hıçkırıklarımı susturmak...