Keyifli okumalar...
"Baba"
Herkes şaşkınca kapı önünde duran kıza bakıyorlardı, saçlarının arasından omuzlarına düşen şal ve yüzünde ki dehşet ifadesiyle fazlaca acınası gözüküyordu. Ahmet Ağa gelen kızıyla gözlerini yumdu, öğrenmişti herşeyi ve şuan vicdan azabı çekiyordu.
"Nasıl baba! Nasıl kendi canını ortaya koyarsın beni düşünmez misin? Ya da anamı?"
Sesinde ki hayal kırıklığı adamın canlı canlı mezara girmesini sağlıyordu. Akülü arabasını babasına doğru sürdü, buraya nasıl geldiğini bilmiyordu tek bildiği annesinin kendi kendine mırıldandığı o cümleydi.
"Tamam baba kabulümdür berdel, yeter ki bırakma bizi."
Kafasını iki yana salladı Ahmet Ağa, ölürdü ölürdü de kızını vermezdi, iki üç büyük adımla kızının yanına giderek diz çöktü ve kızının ellerini, ellerinin arasına aldı.
"Olmaz kızım olmaz, ölürüm bugün ölmesem bile her gün ölürüm. Babana bu eziyeti çok görme bırak temiz gideyim, gönül rahatlığıyla gideyim."
Kızının ela gözlerine baktı, orada gördüğü korkuyu, anlayışı ve kararı adamı derinden sarstı.
"Olmaz bav beni böyle bırakamazsın bu kadar çaresiz güçsüz, bilmez misin sen benim kanadımsın."
Ahmet Ağa kafasını kızının dizlerine yasladı ve içli içli ağlamaya başladı, neden daha acele etmemişti? Neden hemen almamışlardı canını.
"O zaman hüküm bellidir, berdel olacaktır."
Cenmo Ağa'nın hırıltılı sesi Şirman konağına bomba gibi düştü, bütün ağalar karşılarında ki ikiliye bakıyordu. Ahmet Ağa'nın neden şimdi kızını vermediklerini daha iyi anlamışlardı.
"Ben kabul gelmedim Cemo ağa, bu yolda ölüm var diye çıktık Bihar'la beni vurun benden alın intikamınızı."
Boran tüm sertliği ile ağaların karşısına çıktı, ne bu yolda harcayacak kardeşi vardı ne de babası.
"Karar verilmiştir Boran! İki hafta içinde herşey çözülecektir, hayırlı olsun de hayde."
Cengo ağa son sözünü bastonunu yere vurarak söylemiş kimseye söz hakkı vermeden çıkmıştı, peşi sıra giden ağalarla konağın avlusunda sadece Kara erkekleri ve Ateşoğlu erkekleri ve kızı kalmıştı.
"Olmaz ben kabul etmem, Bav! Vur beni Allah aşkına vur."
Boran yalpalayarak babasının yanına gitti ve diz çöktü, yalvarıyordu.
"Bav kurbanın olayım öldür beni, öldür bu vicdan ile bırakma beni."
Ahmet Ağa kafasını kaldırıp oğluna baktı, ikisinin de omuzlarına çöken yük o kadar büyüktü ki ne babası bir şey diyordu ne de oğlu.
"Bu sana en büyük ceza ağabey, umarım hep mutlu olursun. Bana reva kıldığın hayatla umarım."
Kızın çatallaşan sesiyle Boran kafasını yerlere vurmak istedi, bir sebep aradı yaşamak için. Şuan yaşamaya pekte hevesi yoktu zira. Ahmet Ağa oturduğu yerden kalkıp arkasını döndü, donup kalan adama baktı.
Aldir tuhaf bir şekilde karşısında ki kıza bakıyordu, gözlerinde anlık çoğalan tiksinme damarlarında gezmeye başladı. Bu kızı kendisine nasıl eş olarak alırdı? Kusurluydu bu kız.
Kusurlu BERDEL'di bunun adı...
"İki gün sonra gelin Hasan Ağa."
Sesinde bile bir canlılık yoktu Ahmet Ağa'nın, daha yaşar mıydı? Daha bu hayattan zevk alır mıydı. Kızına döndü, yüzüne bakamadı utançtan tüm benliğini unutmuştu Ahmet Ağa, yavaşça yürüdü, kızının arabasının arkasına gitti ve ellerini akülü arabaya yerleştirdi. Nefes almayı unutmuştu adam, yavaşça sürdü kızının arabasını, yıllar önce de bebek arabasıyla tüm Şanlıurfayı gezmişti kızıyla. Şimdi ise hayatını karartan bu arabayla sokakları geçiyordu adam. Arabaya binmemişti, herkese 'gözümden sakındığım kızım bu' dercesine yürüyordu. Herkes dönüp dönüp baba ve kıza bakıyordu, kimisi acıyarak kimisi ise üzülerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURLU BERDEL ||GÜÇLÜ KADINLAR SERİSİ|| 3
Chick-LitBen bu hikâyenin yanan kişiyim... Bacakları tutmayan bir kızı kim gelini olarak isteyebilir ki? Berdele kurban giden iki can ve burada ölen tek bir can. ******* "Sus!" Sert sesiyle yutkundum, kafamı kaldıracak gücüm yoktu. Hıçkırıklarımı susturmak...