Beynimin içinde sürekli bir çatışma hali söz konusu. Bu durum bir noktada çok yorucu bir hal alabiliyor. Örneğin bir süredir sigarayı bırakmak isterken, bir süre içmeyip sonra tekrardan başlıyorum bu merete. Sarf ettiğim çaba ve kendimi motive edişim, anlık bir iradesizlik sonucu çöpü boyluyor.
Bağımlı etme potansiyeli olan, beni prangalayan her türlü şeyden nefret ediyorum. Nefret ettiğim şeylere de bağımlı olmaya çok müsait hastalıklı bir beynim var. Lanet olsun bağımlılığa bağımlı olan zihniyetlere!
İçtiğim sigarayı sinirle küllüğe bastırıp söndürdüm. Yok abi, yok. Bu sefer ya bırakacağım, ya bırakacağım. Başka bir seçenek tanımıyorum kendime.
''Kendine kendine neye sinirlendin yine, deli?'' dedi Ecrin. İrkildim. Ne ara yanıma gelmişti bu kız?
''Aklımı aldın, aklımı. Niye sessiz sedasız yaklaşıyorsun kızım?'' dedim homurdanarak. Gülmesine karşı kollarımı göğüsümde bağladım.
''Sigarayı dövercesine söndürmekle meşgul olduğun için geldiğimi duymaman normal tabii.''
''Her neyse.'' dedim bahçedeki koltuğa adımlayarak. Bacaklarımı uzatarak oturdum. Yanıma adımlayıp bacaklarımı ittirip kafasını bacaklarıma koyarak, sığmayan bacaklarını koltuğun kenarından aşağı sarkıttı.
Elimi saçlarına atıp, açık kahverengi dalgalı tutamlarla oynamaya başladım. Akşam serinliğinde bir süre sessizce durduk. Cenin pozisyonunu alarak yan tarafa döndü. Bir elini yanağına, çıplak bacağıma koyup başını kaldırarak mayışmış sesiyle konuştu.
''Devin'i uzun bir süre sonra görünce ne hissettin?''
Mavilerimi indirerek, bal rengi gözlerine baktım.
''Kayda değer hiçbir şey.'' dedim yalan söyleyerek.
''Değişim programıyla, Fransa'ya gittiğini biliyorduk. Neden döndü acaba? Merak etmedim değil.'' Kaşının ortasında oluşan yarıkla düşünceli bir şekilde devam etti.
''Peki ya Sude ile beraber olmaları?'' dedi kaşlarını kaldırarak. Rahatsız hissettim.
''Onlarla ilgili herhangi bir şeyi sorgulamak ve düşünmek istemiyorum. Konuyu kapatabilir miyiz?'' Saçını parmağıma doladım. Dudaklarını büktü.
''Konuyu açmam seni rahatsız hissettirdiyse üzgünüm ama ne düşündüğünü ve hissettiğini merak ediyorum. Kapalı bir kutu gibisin. Sanki ben o kutuyu aralamaya çalıştıkça, daha sıkı kenetleniyor gibi.'' Uzandığı yerden doğruldu. Bedenime yaklaşıp, elimi tuttu.
''Seni asla yargılamam, her zaman yanında olduğumu unutma.'' dedi elimi sıkarak. Gülümseyerek elinin üstüne öpücük kondurdum.
''Biliyorum ve bunun için teşekkür ediyorum.'' Derin bir nefes aldım.
''Ben bile ne hissettiğimi tam olarak bilmiyorum ki Ecrin, sana söyleyeyim.'' Ayağa kalkıp elini çekiştirdim. Konuyu değiştirdim.
''Hadi bizimkilere söyleyelim de dışarı çıkalım.'' Gözlerini devirdi.
''Yine geçiştiriliyorum. Öyle olsun.'' Elimi bırakarak omuzlarımdan tutup, bacaklarını belime sardı. Kollarını boynuma dolayıp, kulağımın dibinde bağırdı.
''Hadi!''
Rahmetliyi iyi bilirdik.
ღ
Lunaparka gelip birkaç eğlence aletine bindik. Kamikazeye bindikten sonra Ömür'ün eğilip, Doruk'un ayakkabısına kusmasıyla eğlence alanından çıkmaya karar verdik.
''Bu nasıl bir koku Allah aşkına? Ağzına sıçayım Ömür. Leş gibi kokuyor.'' dedi Doruk yüzü buruşturup, ters ters Ömür'e bakarak.
Ömür saçlarını geriye atarak konuştu. ''Kanka bin kere özür diledim. Tutamadım lan ne yapayım?''
''Kes tatavayı. Yeni ayakkabı alacaksın bana.''
''İstediğin ayakkabı olsun gülüm.'' dedi kolunu Doruk'un omzuna atarak.
Atışmalarını gülerek izledim. Harbiden leş gibi kokuyordu. Doruk yürüdükçe rüzgar etkisiyle koku burnumuza dolup, varlığını hatırlatıyordu. Oturacağımız kafenin önüne geldiğimizde Dora yanıma yaklaşıp, kolunu omzuma attı.
''Nasılsın güzelim? Doğru düzgün konuşamıyoruz bir süredir.'' dedi aynı renk mavilerini mavilerime dikerek.
''Neden acaba? Bir düşün bakalım. Ah, dur ben söyleyeyim. Sürekli Emir'le kıç kıça olduğundan olabilir mi?'' dedim imalı imalı.
''Haklısın. İhmal ettim seni.'' Üzgün üzgün baktı.
''Yalnız o ifadeyi yemiyorum.'' Karnına dirsek attım.
''Ah.'' dedi yalandan. ''Acıdı.''
''Ben iyiyim. Sen nasılsın?''
Dile yapışmış 'iyiyim'lerdendi bu.
''İyiysen iyiyim. Dünkü olaydan sonra konuşamadık.''
''Konuşacak bir şey yok yavrum. Umurumda değiller.'' Tek kaşını kaldırdı.
''Yalnız ben de yemedim bu yalanı. Umru-'' Ömür'ün bağırmasıyla cümlesini bitiremedi.
''Lan, gelsenize hadi.'' dedi kafenin içinde bağırarak.
''Bağırma, geri zekalı. Geliyoruz.'' Bana dönerek devam etti. ''Uygun bir zamanda konuşacağız bu konuyu.'' Baş parmağımı kaldırım onayladım. Aynen aynen gibisinden.
İçeri girip masaya adımlarken, adımlarımı lavaboya yönelttim.
''Nereye?'' diye sordu Dora.
''İşemeye.''
Boş olan lavaboya girip, işimi hallettikten sonra kabinin kapısını açtım. Ellerimi yıkamak için musluklara yöneleceğim sırada, sol tarafımda duvara yaslanmış bedeni görmemle irkildim.
Beyaz bol tişörtü ve siyah şortuyla dikilmiş, kenafir gözlerini bana dikmiş bakan kişi Devin'den başkası değildi.
Varlığını umursamadan, musluğa adımlayıp elimi yıkamaya başladım.
''Nasılsın?'' dedi. Cevap vermedim. Ellerimi kurulamak için kağıt havluya uzandım. Kağıt havlu kalmamıştı! Kendi kendime homurdanarak, ellerimi tişörtüme sildim.
''Cevap vermeyecek misin?'' Yüzsüzlüğüne bir kere daha hayret ettim.
Ağzına sıçtığımın kızı bir de cevap bekliyor.
Çıkmak için kapıya adımladım. Tam kapıyı açacağım sırada, doğrulup elini kapıya koyarak engel oldu. Hadi ama!
Nefesimi seslice burnumdan dışarı verdim. ''Çek elini.''
''Sadece bir dakika konuşmak istiyorum.''
''İsteklerin umurumda değil.'' dedim kapıya bakarak.
''30 saniye?"
''Siktir git.''
Bileğinden tutarak sertçe aşağı indirdim. Fırlatırcasına bıraktım. Kapının kulpuna uzandım. Kapı ile arama girmesiyle, bedenlerimiz temas etti. Yüzümü buruşturarak bir adım geri gittim. Hala çok yakınımdaydı. Üzerime adımlamasıyla, olduğum yerde kaldım.
''Vera, ba-''
''Kes sesini.'' dedim lafını bölerek. Kapının açılmaya çalışılmasıyla, bedeni bedenime savruldu. Saçlarının kokusu genzime doldu. Dudakları dudağımın kenarına temas etti.
Midem kasıldı, bulantıdan.
Bedenini duvara ittirerek, gözlerine bakarak dudağımın kenarını elimin tersiyle sildim. Yüzümü tiksintiyle buruşturmama karşı bomboş bakıyordu. Kapıyı açıp, kapının önündeki kadını umursamadan ardımdan sertçe kapattım.
Sabrımı sınıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOR |GXG|
Fiksi RemajaKaçış payı bırakmaksızın kıskıvrak yakalandığım hisler, yakıcıydı.