Barın önünde durdum ve birkaç kez nefes aldım. Daha önce hiç böyle bir yere gelmemiştim. Sadece filmlerde gördüğüm kadarını biliyorum. Ve onlar bile bana şu anda önümdeki yere girmememi bas bas bağırıyordu. Ayaklarım geri haraket etmek isterken, bedenim bana uymadı ve içeriye ilk adımını attı. İçerisi dumandan ve kokudan geçilmezken birkaç kez öksürdüm. Havaya biraz alışınca içeriye biraz daha yürüdüm. Batu dışında herkes vardı. En sonunda pes ederek bar taburelerine oturdum. Daha önce bira içmiştim. Okulun yıl sonu partilerinde, doğum günlerinde ve bunun gibi aktivitelerde... Fakat şu anda içeceğimi zannetmiyorum. Barmene seslendim ve kısaca vişne suyu istedim. Önüme konan bardak ile teşekkür ettim ve bir yudum aldım.
Yanıma oturan kişi ile bakışlarımı oraya çevirdim. Tahmin ettiğim gibi, Batu. Umursamadan vişne suyuma geri döndüm. O da bira istedi. İnat değil mi!? Dönmiyeceğim işte! O da sessizce birasını yudumluyordu zaten. Birkaç dakikanın sonunda Batu üçüncü birasına geçmişti. Kafamı ona çevirdim. ''Boş boş oturmaya mı geldik?'' Cevap yok. ''Sıkıldım ama ben''. Yine cevap yok. '' Böyle boş boş oturursak kendimi nasıl af ettirebilirim ki?'' Yine cevap yok. ''Batu'' dediğimde bana baktı. ''Şey, burada tuvalet var mı?'' Bu sefer dudakları biraz yukarıya kıvrıldı. ''Var'' dedi ve içkisine devam etti. Nefesimi sesli bir şekilde dışarıya verdim. ''Bak gidiyorum?'' Ve cevap yok. Yerimden kalktım. ''İyi, ben taksi ile giderim!''. Cevap: Yok! Dışarıya çıktım ve taksi çağırdım. Bir kaç dakika sonra gelen taksiye bindim ve adresi verdim. Kafamı cama yasladım ve kendimi radyoda çalan müziğe teslim ettim. Fakat aklım Batu'daydı. Beni o çağırmıştı, ama sonra orada değilmişim gibi davranmıştı. Amacı neydi, bilmiyorum. Tek istediğim, tatilin keyfini çıkarmak...
***
Alarmın sesini duyar duymaz yataktan kalktım. Alarmı kapattım ve kısa bir duşa girdim. Çıkınca üstümü giydim ve saçlarımı yandan, salaş bir örgü ile ördüm. Nedenini bilmediğim bir nedenden dolayı fazla mutluydum. Belki de Batu bütün tatil boyunca beni rahatsız etmediği içindir. Çantamı koluma taktım ve aşağı indim. Herkese kısa bir selam verdikten sonra arabaya bindim. Zaten şöförümüz de bekletmeden binmişti. Kısa süre sonra 'Ateş Koleji' yazan okulumun önünde durmuştuk. Arabadan indim ve bahçede yürümeye başladım. Bende her havalı öğrenci gibi 'bana bakan gözlere aldırmadan' gibi cümleler kurmak isterdim fakat bana bakan göz yoktu. Aldırmadan sınıfa girdim ve bir alkış tufanı koptu. Ellerimi havada sallayarak ''Bunlara hiç gerek yok arkadaşlar. Bunu ben yapmasam başkası yapardı!'' dedim ve çok sevgili arkadaşım Aslı'ya baktım. Bana devam etmemem için kaş göz işaretleri yaparken aldırmadım. ''Birisinin bizi bu zalim müdürden kurtarması lâzımdı!'' dediğimde birisi elini omzuma koydu. Arkamı döndüğümde bana alayla bakan müdürümüzü görmem ile bende zoraki bir şekilde sırıttım. ''Merhaba hocam...''
''Bir daha tekrarlanmaz'' dedim bilmem kaçıncı kez. ''Çıkabilirsin'' dediğinde cevap bile vermeden odadan çıktım. Sınıfa girdiğimde bu sefer kimse bana bakmadı. Aslı'nın yanına gittim. ''Müdürün azarından daha kötü olan şey ne bilir misin?'' dediğimde cevap vermedi. Bende devam ettim. ''Müdürün azarından sonra matemetik dersi işlemek!''
Öğle yemeği zamanındaydık. Aslı ve ben tabaklarımızı almış, bahçede ki masada yiyorduk. ''Ne oluyor orada?'' sesi ile Aslı'nın baktığı tarafa baktım. Çoğunluğu kız olan bir grup daire şeklinde bir şeye bakıyorlardı. Aslı ile kalktık ve kalabalığı yararak o yere ulaştık. Bana tanıdık gelen yan profil, bana dönünce Batu olduğu kanıtlanmış oldu. Aslı'ya baktığımda o da Batu'nun yanındaki çocuğa bakıyordu. Bana döndü ve ''Dilan, bu sinemadaki sürekli gülen çocuk'' dedi. Bende aynı şekilde ''Bu de Ecelim'' dedim. Sonunda Batu'ya baktığımda bana baktığını gördüm. Ağzımı bulabildiğimde konuştum. ''Ne işin var burada?''
''Artık burası benim de okulum, Ufaklık'' Benim okulum yerine Ufaklık'a takılmıştım. ''Kaçıncı sınıfsın?'' Ben onun cevap vermesini beklemezken beni şaşırttı ve ''Lise son'' dedi.
''O hâlde aynı yaştayız''. Yine ve yine beni şaşırttı ve buna da açıklama yaptı. ''Bir yıl sınıfta kaldım''
''Bu okula neden geldin?'' Bu sefer Batu Batuluğunu yaptı ve sorumu cevaplamadı. ''Sen fazla alıştın hesap sormaya'' Cevap vermedim ve çevredeki kızlara hitaben konuştum. ''Ne bakıyosunuz be! Gören de tenis maçı izliyorsunuz sanacak!'' Benim tepkime karşı Batu güldü ve yine kızlara hitaben ''Sonra görüşürşz kızlar. Tanıştığımıza sevindim Nil'' dedi ve yanında adını bilmediğim arkadaşı, yada her neyiyse yürüyerek gittiler.
Hemen ardından ise Nil'in ''Çok tatlı!'' diye bağıran cırtlak sesi ile beni yalnız bıraktılar. Nil'e en kötü bakışlarımı atarak yerime oturdum ve tostumdan kocaman bir ısırık aldım. Aslı ve imalı bakışlarını saymazsak günüm gayet iyi geçmişti. Batu okula geldi ve Nil ile konuştu diye niye kötü geçsin ki? Ben hâlâ aynı benim. Sosyal, yaramaz, komik ve güçlü.
![](https://img.wattpad.com/cover/33259364-288-k404291.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cimcik
Teen FictionLise de çarpışarak tanışmadı onlar. Zorla evlenip birbirlerine aşık da olmadılar. Yanlış anlama sonucu olan bir çimdik ile tanıştılar. Kötü çocuk ve masum kız ilişkisi değil onlarınki. Kötü olmaya çalışan bir çocuğun hikayesi. En değer verdiği iki i...