beş (lover with a dollar sign)

743 76 66
                                    

"seninle konuşmak istediklerim var beomgyu."

yeonjun izin ister gibi ona baktı. onayladığında beraber hyuka'nın odasına geçtiler. beomgyu onun az çok ne diyeceğini tahmin ediyordu. tek gecelik bir şeydi, yanlış anlama falan filan. gururunun incindiğini hissetti ama belli etmedi. kendisinin bu özelliğinden nefret ediyordu fakat artık istese de değiştiremezdi. olmayan şeyleri kafasında uydurmak. ve buna üzülmek. aslında yeonjun da bunu çok iyi bildiği için artık uzatmak istememişti.

beomgyu yatağın başına oturup sırtını duvara yasladı, yeonjun da karşısına geçti. ona ne kadar yakınsa o kadar güçlü hissediyordu.

"önce düzgünce özür dilemek istiyorum beomgyu, o gece her ne kadar ikimiz de sarhoş olsak da benim kafam seninkine göre daha yerinde sayılırdı." ikisi de burukça gülümsedi. "önemli değil, ger-"

"benim için önemli." yeonjun onun sözünü bölmüştü. "açıkçası hiç bu kadar iyi hissetmemiştim ve pişmanlık asla duymuyorum ama senin pişman olmandan korktum gyu."

gözlerini onla birleştirdi, ciddi olduğunu görmesini istiyordu. "bu yüzden yapmamam gerekirken senden sakladım, özür dilerim."

beomgyu önce afalladı, yeonjun'un ona bu kadar yoğun bakması ve aniden değişen havası kafasını karıştırmıştı. ciddi bir konuşma olacağını yeni yeni anlıyordu. gözlüklerini düzeltti.

"dediğim gibi, benim için sorun değil. sonrasında pişman olmadım yeonjun, sadece neredeyse iki yıldır yüzüme bile bakmadığın için bu davranışlarını bir nedene bağlayamıyorum, her gün kafamı farklı bir şekilde karıştırıyorsun."

yeonjun dudaklarını kıvırdı, asıl kendi kafasının ne kadar karışık olduğunu beomgyu tahmin bile edemezdi. ona biraz daha yaklaştı, ellerini tutmak istiyordu. ellerini tutmak ve ondan güç almak. mavi saçlı duygularını, hissettiklerini anlatmada hiçbir zaman rahat olamamıştı. bazen haklı olduğu tartışmalarda bile bu yüzden kendini savunmayı bırakırdı. içini açmak ona işkence gibiydi. özellikle de şimdi, en değerlisinin aklındaki karışıklığı giderecekse beomgyu'nun ona yardım etmesi gerekiyordu.

elleri birleşti, yeonjun gözlerini ondan bir an bile ayırmadı.

"biliyorsun beomgyu, sen aramıza sonradan geldin. tüm çocuklarla iyi anlaşmıştın, bizim de aramız pek kötü sayılmazdı. senin parlak zekana hayrandım, herhangi birini güldürmen birkaç saniyeni alırdı mesela, ama aynı zamanda çok soğukkanlı ve cesurdun."

"fakat yavaş yavaş sana en yakın kişilerden biriyken gittikçe uzaklaşıyormuş gibi hissetmekten kendimi alamadım. sana kapılmamla senden uzaklaşmam aynı anda oldu beomgyu."

beomgyu'nun duyduklarıyla beraber elleri titremeye başladı. choi yeonjun, hani şu tüm okulun aşık olduğu, ondan hoşlandığını ima ediyordu. bunların hiçbirini beklemiyordu, hatta şu ana kadar kendi evinde olacağını zannediyordu. elinde olmadan hızlıca nefes alıp vermeye başladı. titremesi tüm vücuduna yayılmış olmalıydı. gözlerini kapatıp her şeyin geçmesini bekledi önce, sonra saçındaki ve sırtındaki elleri hissetti. yeonjun ona sarılıp sakinleştirmeye çalışıyordu.

"bir şey yok, ben burdayım gyu." siyah saçlı alnını yeonjun'un omzuna koydu. yeonjun saçını dikkatlice sevmeye devam etti, bir telini bile koparmak istemiyordu. beomgyu sakinleşince bile başını kaldırmadı. şu an ona bakmazdı, yaptığı ve arkasından söyledikleri yüzünden suratına bile bakmaması gerekiyordu ona göre.

"hiçbir siki bildiğin yok yeonjun, değil mi? o güzel suratını masaya koyup uyurken arkandan dönen dedikoduların birinden bile haberin yok." yeonjun ona sarılmayı bıraktı. "kai duymaman için çok uğraşmış olmalı."

compass, beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin