1.bölüm

65 30 92
                                    

15 GÜN ÖNCE

Sarenya'da uyandığım iğrenç bir gün daha. Küçüklüğümden beri Sarenya'da yaşamayı her ne kadar sevsemde, hayatımın gidişatı yüzünden burdan bile soğuyordum. Buranın her gün yağmurlu ve havanın gri olmasını hep çok sevmişimdir. Her günüm hemen hemen aynı geçiyor, her gece partilediğimiz için sabahları iğrenç bir baş ağrısıyla uyanıyordum. Artık alışkanlıktan baş ucumda ağrı kesici ve su bulunduruyordum.

Olabildiğince kafamı haraket ettirmeden baş ucumdaki haplara uzanıp suya gerek duymadan direkt hapı ağzıma atıp yuttum.
o sırada Uzay odama daldı.

"Görgü kurallarıyla aranın bu kadar iyi olması gözlerimi yaşartıyor."
"Odana girdiğim her an dışarıda olduğun için odanda olabiliceğini düşünmemiştim kardeşim."
"Görende sen evde babanın dizinde oturuyorsun sanar."

Ben nasıl her gece dışarıda oluyorsam Uzay'da benimle beraber oralarda oluyordu. Partilerde beraber olmamıza rağmen Uzay'ın malum işleri uzun sürdüğü için her gece eve kendim dönmek zorunda kalıyorum ama bu durumu alışmıştım artık.
"Kalk babam kahvaltıya çağırıyor"
"Babam kahvaltıya mı çağırıyor?"
"Tekrarlatmasana Gece beraber kahvaltı etmek istiyormuş işte."

Şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı. babam? bizimle kahvaltı etmek istiyormuş? bizimle? kahvaltı?
Uzatmak istemedim çünkü Uzayın da bir fikri olmadığı yüzünden belli oluyordu.
"Tamam geliyorum."

Uzay odamdan çıktığı gibi tuvalete girip, üstümdeki koku gitsin diye hızlıca kısa bir duş aldım. Duştan çıktığım üstümü giyinip aşağı indim. Babam mutfakta masanın baş köşesine oturmuş beni bekliyordu.

"Kusura bakma baba duşa girmem gerekti."
Masanın yemeklerle donatılmış olması da göz ardı edilemez bir durumdu.
"Dışarıda sürt-" Ağzından çıkacak sözü fark edince duraksadı, öksürüp boğazını temizleyerek konuşmaya devam etti. Nazik olmaya çalışıyordu.
"Dışarıda çok dolanıyorsun, duş iyi gelmiştir kızım iyi yapmışsın"

Şaşırmıştım. Babam bana kızım demişti.
Babam bana daha öncede kızım derdi ama ya bana bağırırken ya da beni dövmemek için dişlerini sıkarken söylerdi. Bu yüzden her bana kızım dediğinde küfür ediyormuş gibi gelirdi. Bu seferki farklıydı, evet içten değildi ama sinirli de değildi. Daha çok kabullenmeye çalışıyor gidiydi.
Uzay ortamın gerginliğini bozmak için konuşmaya başladı.

"Baba bir problem mi var?"
Babam Uzayın sorgulamasına şaşırmış gibiydi.
"Ailecek kahvaltı etmemiz için bir problem mi olması lazım?"
Uzay genelde her şeyi dalgaya alıp babamla kavga ettiğinden, babamla normal iletişim kurmakta zorlandığını anlayabiliyordum. Onu zor duruma sokmamak için konuşmaya ben başladım.
"Sen kahvaltını genelde bizimle yapmazsın ya baba ondan garipsedik." Babam her ne kadar kahvaltıyı kendi düzenlemiş olsa da, bu durumdan hoşnut gibi durmuyordu.

"Sizinle önemli bir şey konuşmak istiyorum"
Uzay yine konuyu dalgaya vurdu.
"Sen 2 çocuğun olduğunu biliyor muydun ki önemli bir şey konuşucaksın." Bana döndü. "Duydun mu Gece babamız bizimle önemli bir şey konuşucakmış" Babamız kelimesine özellikle vurgu yaparak dalga geçtiğini daha da belli ediyordu.
"Babam bizimle adam gibi bir şey konuşucakmış." diyerek gülmeye başladı. Psikopatça bir gülüştü bu. Uzay babamla olan problemlerden hep en çok zarar gören oldu. Hem daha büyük olduğundan, hemde baba sevgisine daha muhtaç olduğundan. Ben öyle değildim, daha güçlüydüm. İlgisizliği küçükken kabullenip kendimi kendi başıma eğitmeye çalıştmıştım hep.

Uzay her ne kadar babamdan nefret etse de, babam ona kollarını açıp oğlum dediği an Uzayın hiç düşünmeden babamın kollarına koşucağını ikimizde biliyorduk. Uzay bunu kabullenmek istemediği için hep bir sorun çıkarıp babamla kavga ederdi. Babamda kavga etmeye yer arardı zaten. Bu yüzden en çok yaralanan hep Uzay oldu.

Babam derin bir nefes aldı konuşmaktan pek emin değil gibi duruyordu.
Uzay gülmeyi kesti ve çok ciddi bir şekilde konuşmaya başladı. İçimden bu çocuk gerçekten iyi değil diye geçirdim.

"Seninle kahvaltı etmek gerçekten çok keyifli babacım(!) ama arkadaşlarım bekliyor ağzındaki baklayı çıkar da gidelim."
Babam bu sefer söyleyiceğinden emin bir şekilde konuşmaya başladı.
"Southlanda taşınıyorsunuz"
"Ne!"
Ne demişti o?

MERHABAAAA ben Bera ve bu yazdığım ilk kitap o yüzden pek becerikli değilim umarım beğenirsiniz. Eleştirilerinizi yazarsanız çook sevinirim.<3

Denizin Kapısı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin