2.bölüm

53 31 88
                                    

Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Babamın söylediğini algılamam bi kaç saniyemi aldı.

Ne dediğini fark ettiğim gibi ayağa kalkıp sinirle bağırmaya başladım. Kalkışımla düşen sandalyenin sesiyle ortam daha da gerilmişti.

"Sen ne saçmalıyorsun baba!"
"Ne dediğinin farkında mısın sen!?"
Babam çok sakin bir şekilde
"Otur yerine düzgünce konuşalım" dedi.

"Ne yaşadığımı bilmiyormuş gibi saçma sapan konuşma!" Babam sanki karşısında avazım çıktığı kadar bağırmıyormuşum gibi rahatça beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Lütfen sakin ol" Ne oluyordu bu adama? bu kadar sakin olması anormaldi ama ne oluyorsa olsun umrumda değildi beni oraya kimse geri götüremezdi.

"Sen köpek mi sanıyorsun bizi gel dediğinde gelelim git dediğinde gidelim!" Uzay benim bağırışlarımdan dolayı ses çıkarmıyordu.
"Biz anneme benzemeyiz haddini bil!"

Hala sakindi, haklı olduğumdan mıydı bu sakinliği? yoksa fırtına öncesi sessizlik miydi?

Hangisi bilmiyordum ama o sakin kaldıkça ben daha da sinirlenip sesimi yükseltiyordum.

Uzay babamın söylediklerine tepkisizdi. Babamın sakinliğine benim gibi onun da anlam veremediğine emindim.
Benim ani çıkışıma ve korkusuzluğuma da şaşırdığından emindim.

"Beni oraya gönderemezsin!"
Babam ses çıkarmadığı sürece benim susmayacağımı anlayınca sesini yükseltti.
"Sana otur dedim Gece!"

Açıklamaya ihtiyacım olduğu için sinirle yerden sandalyemi alarak oturdum. Bu kadar hızlı dediğini yapmış olmama şaşırmış gibiydi.

"Açıkla o zaman ne saçmalıyorsun!" Hala sinirlerime hakim olmaya çalışıyordum ama çok başarılı olduğum söylenemezdi.

"Anneniz hasta." Derin bir nefes alarak konuşmaya devam etti "Ve ölüm riski çok yüksek." Ne hissediceğimi bilemedim. Annemi en son ne zaman gördük onu bile hatırlamıyorduk ki biz.

"Evet ikinizde ruh hastasısınız orası aşikar." Uzay yine her şeyi dalgaya alıyordu, bu onun travmalarıyla baş etme şekliydi. Sadece şu anda sırası değildi.
Uzayı uyarmak için babamdan önce devreye ben girdim, babamı zaten dinlemezdi.

"Uzay, lütfen" Uzay oflayarak kafasını tamam dercesine salladı ve babam konuşmaya devam etti.

"Elsa geçen gün beni aradı, bana hastalığından bahsetti ve sizi görmek istediğini söyledi."

Elsa. Annem. Adını uzun süre sonra duymak garip hissettirmişti.
Annemle hiç bir zaman kötü bir iletişimimiz olmamıştı. Gerçi daha doğrusu annemle doğru düzgün bir iletişimimiz olmamıştı.

Annem babam ne derse yapar, ne dilerse yerine getirirdi. Annem bu yüzden küçükken gözümde iyilik meleği gibiydi.

İlk okulda her resim derslerinde kağıda melekler çizerdim. Öğretmenlerim her resim dersinde melek çizdiğim için annemi okula çağırmışlardı. Anneme bu resimlerin altında travmatik bir durum olabiliceğini ve benimle konuşması gerektiğini söylemişler. Annemde o günün akşamı bana çizdiğim meleklerin anlamını sormuştu.

Denizin Kapısı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin