1.Bölüm

7.2K 292 20
                                    

15 YIL ÖNCE

  O gün konakta olanlar yüzünden herkes odasından dışarı adımını atmıyordu. Vuslat beyin canı çok ama çok acıyordu. Dedesi herkesin önünde kendi kızını saçını teline zarar gelmesinden korktuğu kızının hem saçlarını çekip sürüklemiş yetmezmiş gibi bir de tokat atmıştı.

  Tek sebebi ise Laleyi bir erkekle yan yana görmesiydi.

  O anlar tekrar aklına gelince vuslat bey elindeki cam bardağı duvara fırlattı. Kızının baba beni kurtar çığlıkları ve yardım bekleyen o gözlerini bir ömür unutmayacaktı daha doğrusu unutamayacaktı.

  Gül hanım ise kendini odaya kapatmış saatlerdir ağlıyordu. Hiçbir şey yapmamıştı. Kızının canı kim bilir ne kadar acımıştı diye düşünmeden edemiyordu.

  Küçük Miran ise büyük dedesini öldürmek istiyordu. Hâlâ ablasının acı dolu çığlıkları kulağındaydı.

  Aynı şekilde diğer kardeşler de büyük dedelerini öldürmek istiyordu.

  Gül hanımın ağlamalarına 5 yaşındaki küçük kızı ara verdirdi. Küçük Berenin hiçbir şeyden haberi yoktu. Dedesi ve babannesi onu odaya götürüp oyun oynatmıştı. Bu durum en çokta Kemal dedeyi üzüyordu. Babasının torununa yaptıkları bir değil iki değildi o bile babası ölsün diye her gün dua ediyordu.

  Küçük Beren annesinin yanına gidip ona sıkıca sarıldı ve yanağına küçük bir buse kondurdu. Beren biraz kızgın bir sesle "Anne ablama bir şey söyle beni odasına almıyor." dediğinde Gül hanım gözlerindeki yaşları silip "Kızım ablan bugün çok yorulmuş o yüzden bırakta biraz dinlensin. O yarın senin yanına gelir." dediğinde Beren "Dedem onun canını yaktığı için değil mi anne, ben bugün ablamın ağladığını duydum. Dedem neden onu hiç sevmiyor anne?" der demez odaya Vuslat bey girdi.

  Küçük kızının dediklerini duymuştu. Derin bir nefes alıp eşi ve kızının yanına gitti. Kızının mis kokulu saçlarına bir buse kondurup "Kızım. Cennet kokulum bunu da nereden çıkardın, büyük deden ablanı çok seviyor ablan bugün onu kızdıracak bir şey yapmış o yüzden biraz kızdı ona tamam mı? Sen bunları düşünme." dediğinde Beren dudaklarını büzüp "Ama baba ben onu hiç sevmiyorum. Hem ablamı sevse ona böyle davranmaz. O çok kötü biri bugün dedem bile inşallah ölür de kurtuluruz diye babannemle dua ettiler biliyor musun? İyi biri olsa neden ölsün diye dua etsinler. Hem ölüm çok kötü." dediğinde ne gül hanım ne de Vuslat bey bir şey demişti.

  Vuslat bey konuyu değiştirerek "Kızım saat çok geç oldu hadi sen yatağına git de uyu." diyip yanağını öptü. Beren de "Baba ben bugün sizinle yatıcam." dediğinde Gül hanım ve vuslat bey üstlerini değiştirip yatağa geçtiler. Bereni de ortalarına almışlardı.

  Gece yarısı gül hanım uykusundan uyanmıştı. İçinde onu rahatsız eden bir şey vardı. Aklına kızı Lale gelince yatağından yavaşça kalkıp onun odasına gitti. Gül hanım gördüğü manzara ile donup kalmıştı.

  Kızı Lale dolabındaki kıyafetleri bir çantaya dolduruyordu. Gül hanım hızlıca kızının yanına gidip "Lale kızım ne yapıyorsun bu çanta da neyin nesi?" dediğinde Lale buruk bir gülümseme ile annesine baktı.

  Hemen annesinin yanına gidip onu yatağına oturttu. Lale ellerine annesinin ellerini alıp "Anne ben gidiyorum buralardan artık bunlara dayanacak gücüm kalmadı." dediğinde Gül hanımın gözleri anında dolmuştu.

  Gül hanım ellerini Lalenin yüzünün yanlarına koyup "Lalem sen ne diyorsun bir tanem gitmekte nereden çıktı?" diye sorduğunda Lala hafif gülerek yüzündeki ve ellerindeki yaraları gösterdi.

HASRETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin