7 ay sonra
Aradan geçen yedi ayın sonunda hayatımda çok şey değişmişti. İçimdeki o çocuksu Baekhyun'un ölmesine sebep olacak olaylar yaşamıştım. İlk başta hamile olduğumu öğrenmiştim. Bir aylık hamileydim. En azından kan testlerime göre öyleydi. Kontrol için gittiğimde ise doktor bebeğimin kesesini göremediğini söylemişti. Birçok doktor değiştirsek de sonuç hiç değişmiyordu. Bir ümit beklemiştik. Sonrasında evde tek olduğum bir zaman bayılmıştım ve uyandığımdaysa artık bebeğim benimle değildi. Bu olay hepimizi derinden etkilemişti. Mila bile bir şeylerin ters gittiğinin farkındaydı. Chanyeol'le ise aramıza kilometreler girmiş gibiydi. Bu olayın üzerinden aylar geçmesine rağmen izleri ilk günkü gibiydi.
Önümdeki kek hamurunu çırpmaya devam ederken belime dolanan büyük ellerle ilk başta korkmuştum, ama bu Chanyeol'den başkası değildi. Bir şey söylemeden işime devam ederken, boynuma değen dudaklar beni engellemeye çalışıyor gibiydi.
"Baek seni çok özledim." Elimdeki çırpıcıyı bir kenara bıraktım ve ona döndüm. Bana bakışlarından bile anlayabiliyordum artık ne demek istediğini.
"Artık toparlanman gerekiyor. Üzerinden 5 ay geçti. Seni özledik. Mila, ben, ailen, arkadaşların..."
"Olmuyor Chanyeol, yapamıyorum. O gün aklıma geldikçe..." Gözlerime dolan yaşlara engel olamamıştım. Hissettiğim acının tarifi yoktu.
"Arkanda bıraktığın kişiler ne olacak peki? Hepimizi bir kenara koy, Mila ne olacak?" Bir kızım olduğunu biliyorum, ama içimdeki acıya söz geçiremiyordum. Herkesi unutmuş gibiyim, Dünya dönmeyi bırakmıştı sanki.
"Yapamıyorum!" Gözyaşları içinde tek bir şey söyleyebilmiştim. Chanyeol ellerini belimden çekmiş ve olumsuz anlamda başını sallayarak mutfaktan çıkmıştı. Birkaç dakika sonra da dış kapının sesi gelmişti. Bizim için rutin haline gelmiş bir şeydi bu. Artık bana kimse tahammül edemiyordu. Yanımda oluyorlardı, evet, ama son zamanlarda toparlanmamı içeren çok fazla laf işitiyordum. Bir süre mutfak zemininde ağlayarak geçirdim vaktimi. Beni kendime getiren şey ise Mila'nın sesi olmuştu.
"Appa kek daha olmadı mı?"
Sesimi stabil tutmaya çalışarak "Yapıyorum bebeğim," dedim. Gözlerimdeki yaşları temizleyerek işime kaldığım yerden devam ettim.
~~~
Bir saat sonra zil sesi bütün evi doldurmuştu. Beklediğim kimse yoktu, Chanyeol'ün gelmesi için de saat çok erkendi. Kapıya doğru yürürken Mila'ya baktım. Çizgi filme dalmıştı. Hiçbir şey şu an umurunda değildi. Top patlasa duymazdı anlayacağınız. Ayağımdaki terlikleri sürüyerek kapıya doğru ilerledim.
Açtığımda Tao, Luhan, Kyungsoo ve Lay içeri girmişti demek isterdim, ama resmen dalmışlardı. Lay'in ne yazık ki çocuğu olmuyordu. Bu yüzden Junmyeon ile bir çocuk evlat edinmişlerdi. Adı da Jackson'dı. Mila ile aynı yaşta sayılırlardı. Jackson ondan 2 ay büyüktü. Kyungsoo ve Kai çiftinin ise ikizleri olmuştu. Hayatınızda görebileceğiniz en yaramaz ikiz bebeklere sahiplerdi. Birini sakinleştiriyorduk diğeri ağlamaya başlıyordu ve sadece Kyungsoo'nun sözünü dinliyorlardı.
Luhan ve Sehun ise çocuk istemediklerine karar vermişlerdi. Açıkçası bu karar yerinde bir karardı çünkü Luhan'ın kendisi daha çocuk gibiydi. O kadar narindi ki. Tao ve Kris ise hayatlarını yaşayacaklarını söylemişlerdi. Düşüncelerimden sıyrılıp bacaklarıma dolanmış olan Na-Rae ve Ha-Ru'ya baktım. Bacaklarımı sallasam da gitmiyorlardı. Yardım dilercesine bakışlarımı Kyungsoo'ya çevirdim.
"Galiba bacaklarıma iki küçük pirana takılmış. Olamaz birisi beni kurtarsın!" Sözlerim üzerine ikisi de kıkır kıkır gülüp ne yazık ki daha çok yapışmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'M PREGNANT !
Fanfiction"Tebrikler! Hamilesiniz." "Yok artık!" "Yalnız erkeğim ben." "Çok nadir de olsa erkek hamileliği günümüzde mümkün olan bir şey Bay Byun." Luhan bana, ben Luhan'a bakıyordum. Kyungsoo beni öldürecekti...