Bölüm 3- Mucizelere İnanın!

719 58 8
                                    

Sabah gözlerimi kocaman bir ağrıyla açtım. Resmen doğum yapıyormuş gibi hissetmem normal miydi?

Yatakta doğruluğumda ilk önce boş boş etrafa baktım.

Lan ben niye çıplağım?

Dün geceden bazı sahneler gözümün önünden film şeridi gibi geçerken kafamı deve kuşu gibi kuma gömmek istiyordum.

Hayır, hayır o sözler ve sesler benden çıkmış olamaz.

Hızla yattığım yerden doğrulup yerde bulduğum kıyafetlerimi üzerime geçirdim. Tam odadan çıkarken yatağın yanındaki kartvizit dikkatimi geçti. Zorla da olsa eğilip kartı aldım.

Park Chanyeol

Sanırım dün akşam ki dev Park Chanyeol'dü . Belki lazım olur diye kartı pantolonumun arka cebine koydum.

Kyungsoo hyung beni mahvedicekti. Her adımımla kasıklarımdan muhteşem bir ağrı yükseliyordu. Hemen Kyungsoo hyungun arabasına atlayıp eve doğru yola koyuldum.

O bu değil de ilkim gitmişti ya!
22 senedir benimleydi o.

Evin önüne geldiğimde Luhan sanki derisi yüzüyormuşcasına bağırıyordu.

Aman tanrım!

"Luhan dayan, yetiştim." İçeri resmen jet hızıyla girmiştim.

Kyungsoo, Luhan'ın üstüne çıkmış ellerini tutuyordu. Büyük ihtimalle dünün acısını çıkarıyordu. Hak etmiştik.

"Kyungsoo, Luhan'ı bırak lütfen"

"Oo, Baekhyun Bey. Sonunda eve teşrif edebildiniz. Nerelerdeydiniz ya. Gece eve gelmek yok, haber vermek yok... Biz burada neyiz acaba?"

Dediği şeylere söyleyecek hiçbir şeyim yoktu. O yüzden bana için önünde diz çöküp gözlerimi kapattım. Çünkü dün olan şeyleri söylesem daha çok döverdi. Bunu asla göze alamam.

"Ne yapıyorsun gerizekalı?"

"Kendimi savunacak bir şeyim yok. Vur bana"

Bana doğru yavaş adımlarla yaklaşıp başımı okşadı. Galiba halime acımıştı.

~~~

"Luhan, bu sefer çok temiz dövdü. Hem sevdi hem dövdü. Nasıl oldu ben bile anlamadım. Resmen sanat yaptı."

"Hyung galiba koluma bir şey oldu çok ağrıyor. Acaba kırılmış olabilir mi? AMAN TANRIM! Kolumu hareket ettiremiyorum"

Luhan'ın çığlığı ile kulaklarım çınlamıştı. Zaten aşırı derecede çok başım ağrıyordu. Zil sesini duymam ile yüzümü buruşturdum. Tam da gelecek zamanı bulmuştu gelen her kimse. Yavaş yavaş kapıya doğru yürümeye başladım.

"Hyung gitme! Kolum çok acıyor diyorum. Hyung!"

"Keşke benim de sadece kolum acısa"

Gelen tabii ki Tao'ydu. Zaten bize ondan başka kimse gelmezdi. Pek arkadaş canlısı değiliz.

"Bu haliniz ne? Yoksa Kyungsoo mu dövdü? Hadi seni geçtim Luhan bebeğime nasıl kıydı?"

Gözlerimi devirip kendimi koltuğa attım. Galiba bunu yapmamalıydım. Ağzımdan çıkan acı dolu inlemeye hakim olamamıştım.

"Baek, iyi misin?" Yavaşça başımı salladım. Sanırım acıdan gözlerim dolmuştu.

"Ağrıyan yerini göster bana"

Yanıma oturup vücudumu kontrol etmeye başladı. Uzun bir süre boynuma takılı kaldı gözleri.

"Nerenin ağrıdığı belli oldu. Dökül! Kiminle birlikteydin. Seviştiniz değil mi?"

Luhan gözlerini kocaman açıp bize döndü.

"O öyle bir şey yapmaz"

"Cevap vermediğine göre yapmış Luhan. Kim olduğunu hatırlıyor musun?"

Kendimi suçlu gibi hissediyordum. Hadi ama adam falan öldürmedim. Neydi bu sorgu havaları?!

"Hatırlıyorum ama kim olduğunu tam bilmiyorum. Sabah yerde kartını buldum" diyip sabah ne olur ne olmaz diye aldığım kartı Tao'ya uzattım.

"Baekhyun... Gerçekten Park Chanyeol ile mi seviştin?"

"Şu kelimeyi kullanıp durma. Ayrıca evet oydu"

"İyi yere kapak atmışsın. Kimin arkadaşı be"

"Zengin biri mi?" Tam benim soracağım şeyi Luhan sormuştu. Galiba yaşadığı şoktan çıkmıştı. E tabii haklıydı çocuk. En güvendiği hyungu eve biriyle sevişip geliyor.

"Zengin kelimesi az kalır. Kris ile çok işler yaptılar. Oradan biliyorum. Hamile kalırsan çocuğun iyi nafaka alır"

O gülmeye başladığında sakin olmaya çalışıyordum ama bu pek de mümkün değildi. Başına vurmam ile kendini benden uzaklaştırıp gülmeye devam etti.

"Neyse ne! Bizi ilgilendirmiyor. Tek gecelik bir şeydi geçti gitti. Nasıl olsa bir daha görüşmeyeceğiz"

1 ay sonra

Bir haftadır olduğu gibi gözlerimi mide bulantısı ile açtım. Başta midemi üşüttüğümü sanarken bunun bir hafta sürmesi herkese garip gelmişti. Banyoya gitme zahmetine bile girmemiştim. Zaten ne yiyip içsem en fazla 2 saat midemde duruyordu. Ayaklarımı sürüyerek mutfağa gittim.

"Günaydın"

Hepsi bana karşılık verirken sandalyeye oturdum.

"Bugün nasılsın Baek" diye soran Tao'ya yüzümü ekşiterek baktım.

"Hiçbir değişiklik yok. Sürünüyorum"

"Doktora gidiyoruz" Kyungsoo'nun önüme koyduğu yumurtayı görmem ile tabağı itmem bir olmuştu.

"Onu benden uzak tutun"

Mide bulantımın daha çok arttığını hissettim.

"Kesin doktora gidiyoruz" diyen Kyungsoo'ya gözlerimi devirdim. Sadece uzun süren bir mide üşütmesiydi işte. Elbette bir gün geçecekti. Zaten bir hafta çekmiştim. Daha fazla da uzun sürmezdi.

~~~

Zorla hastaneye getirilmiştim. Buradan gerçekten nefret ediyorum. Çünkü hastanelerde yaşanan her şey kötüdür. İyi olan biri zaten hastaneye gitmezdi. Hastaneyi görmek bile tüylerimi ürpertiyordu.

Kyungsoo ne kadar zorlasa da işe gitmesi gerektiğini söyleyip benimle gelmesine izin vermemiştim. Tao da bizi evde bekliyordu.

Luhan ile gerekli şeyleri doldurup sıranın bize gelmesini beklemeye koyulduk. Bu kadar uzun sürmesi saçmaydı. Sıranın gelmesini beklemek hastayken hiç çekilmiyordu.

Sonunda doktorla görüştüğümüzde benimle aynı kanıya varmıştı. Mide üşütmesi.

Yine de benden istediği kan tahlillerini yaptırmak zorundaydım kesin bir şey diyebilmesi için. Zaten kanı az bir insandım. 4 tüp kan almaya ne gerek vardı. Hem mide üşütmesi diyip bu kadar çok kan istemesi de ayrı bir ironiydi. Ben söylenirken Luhan da bunun benim iyiliğim için olduğunu anlatmaya çalışıyordu.

Saatler sonra çıkan tahlil sonuçlarım ile birlikte kendimizi yine doktorun odasınad bulmuştuk. Sonuçları incelerken yüzü garip bir hâl almıştı. Luhan da bunu fark etmiş olmalıydı ki ellerimi ellerinin arasına aldı.

"Tebrikler! Hamilesiniz."
"Yok artık!"
"Yalnız erkeğim ben."
"Çok nadir de olsa erkek hamileliği günümüzde mümkün olan bir şey Bay Byun."

Luhan bana, ben Luhan'a bakıyordum.

Kyungsoo beni öldürecekti...

Selam sevgili okuyucular. Nasılsınız. Bizde iyiyiz teşekkürler. Umarım hikayemizi severek okuyorsunuzdur. Smut yok mu diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Ona birazcık daha vakit var sabredin. Sabrın sonu selamettir. Seviyoruz sizi baybayyy.

I'M PREGNANT !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin