Göz kapaklarım loş bir odaya açıldığında el ve ayak bileklerimdeki acılar yüzünden yüzümü buruşturmamla tekrar kapanmıştı.
"Bu iyi para eder."
Birinin sesini duymamla hemen gözlerimi araladım. Yalnız değildim. Sağ tarafımda, odanın duvarının köşesinde birkaç kişi vardı ve konuşuyorlardı. "Evet, kırmızı gözlü gelmemişti daha önce." dedi başka birisi. Beni uyanık görmemeleri için hemen gözlerimi kapattım ama korkudan kirpiklerime kadar titriyordum. "Beyaz saçlı ya, ondan da ilgi çeker."
Annem beni satıyor muydu? Yoksa onu sevmediğim için miydi?
"Çocuk olmasına rağmen gideri de var."
"Kirpikleri titriyor bunun," İşte bu an, hayatımda en çok korktuğum an olabilirdi. Korkum daha da titrememe sebep oldu. "Lan kirpiklerini bırak her yeri titriyor." Ayağa kalktıklarını gelen seslerden anladım ve bana yardım edebilecek kim varsa onlardan yardım istedim, dua ettim. "Üşüyor mu acaba?"
"Olabilir de kaçırdığımız kızın üstünü üşümesin diye örtecek değiliz amına koyayım." Birkaç adım sesi daha duyduğumda tahmin ediyordum ki hepsi benim başıma toplanmıştı ve bu beni daha çok strese sokuyordu. "Uyanık olabilir mi?" Biri önümde elini sallayıp rüzgar yaptığında gülümsemek istemiştim. Kendimi tuttuğumda biri daha konuştu, kaç kişilerdi? "Hayvan gibi bağladınız, uyanmaması garip olurdu."
Gözlerimi açmalı mıydım? Garip olursa bana zarar verirler miydi?
"Patron bağlamayın demişti, neden sıkıca bağladınız ki?" İki kişinin adım seslerini duydum ve yavaşça uzaklaştılar. Oturduklarını tahmin ettikten sonra konuştular. "Kötü yumruk atıyor," dedi uzaktan gelen ses. "Bu kız mı?" dedi aşırı yakınımdaki ses. Kalp atışımın hızlandığını hissettiğim sırada uzaktan bir ses daha geldi. "Aşağılanmaya gelmez, uyuyordu bir de."
Bir kişinin daha adım seslerini duyduğumda biri yanağımı dürtüyordu. Belki de uyanmalıydım. Şimdi uyanmazsam yalanımı anlarlardı ve bana zarar verebilirlerdi. Yalan kötü bir şeydi. "Uyandı."
Gözlerimi araladığımda aşina olduğum loş ışığın aksine parlak bir beyaz ışık gözüme çarpmıştı. Işık gözümden çekildiğinde kapattığım gözlerimi tekrardan açtım ve daha da karanlık olan odada zorla önümde toplanan kişileri gördüm. Fazla kişilerdi. Yedi veya yediden fazla.
"Güzelliğe bak be, neredeyse kaldıracak," Yüzüme gelen sigara dumanı yüzünden öksürdüğümde sol tarafımda konuşma sesi duydum. Başımı o yöne çevirmemle önüme çevirmem aynı anda olmuştu. O şeyi artık görmek istemiyordum! "Benimki kalktı bile."
"Lan kapat, patron gelecek şimdi." Arkadan gelen ışıkla saçlarının turuncumsu bir renk olduğunu zorlukla seçebildiğim çocuk bana yaklaşanları engellemeye çalışıyordu. "Siktir et, patron daha gelmez. Bize saldı kızı." dedi bana doğru yaklaşan birisi. Korkudan tekrar titremeye başlamışken ellerimi çözmek için çırpınıyordum fakat canımı acıtmaktan başka bir şeye yaramıyordu. "Aynen, biraz oynasak ne olur sanki?"
Sol tarafımdan gelen iğrenç inleme seslerine bağırma sesi eklendi. "Çırpınırken elbisesini yırtmamanızı özellikle söylemiştim!" Elbisemin yırtık olduğunu bile fark etmediğim için kendime kızmıştım ama aklım karışmıştı. Altı yaşındaki bir çocuğun elbisesinin biraz yırtılması o uzun şeyi çıkarmak için sebep miydi ki?
Birisi kolumdan tuttuğunda gücüne karşı gelemedim ve beni oturduğum yerden kaldırıp yere fırlattığı için yüzümü buruşturdum. Hepsini engellemeye gücü yetmeyen turuncu saçlı çocuğa içimden teşekkürlerimi sunarken kendimi hazırlamıştım. Babamdan kurtuldum derken birden fazla kişi bana dokunmaya başlamıştı. Babamı bunlara tercih ederdim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avlar ve Avlanacaklar
Ficción Generalİblislerin dünyası ikiye ayrılırdı. Avlar ve avcılar. Avlar insanlar, avcılar iblislerdi. İblisler acımasızdı. İnsanların dünyası ikiye ayrılırdı. Avlanacaklar ve avlanmayacaklar. Avlanacaklar da avlanmayacaklar da iblislerdi. İnsanlar merhametliydi...