•Medet umar gibi...
Binanın en üst katından düşüyordum. Beni ittiğinde simsiyah gözlerini görebildim sadece, kana susamış gibi bakıyordu, nefes alamıyordum, ilk defa ölümün sıcak nefesini tam ensemde hissetmiştim. Bugün mü ölecektim? Babama ne olduğunu öğrenmeden ölmek istemiyordum, şimdi ölmek istemiyordum. Ama düşüyordum işte. Umutsuzca kapattım gözlerimi, son kez...
Tam o anda hiç beklemediğim bişey oldu. Sımsıcak bir el tuttu bileğimden. Gözlerimi açıp koyu kahverengi gözleriyle buluştuğum anda, tekrar ayaklarım toprağa değmiş gibi hissettim. Hayatımda hiç bu kadar güvende hissetmemiştim kendimi..
Beni yukarı çektiğinde alkolün etkisiyle sendeledim ve düşmemem için belimden tuttu.
-"İyi misin? diye sordu. Nefes nefese, zor konuşuyordu."
- "İyiyim, teşekkür ederim. Kaçtı, yakalayamadık."Beni bırakıp yürümeye başladı. Başını öne eğmişti. Arkasından koştuğumda gözünden yaşlar aktığını gördüğümde çok şaşırdım.
- O ç- çocuk... Tanıyor muydun onu?
Bana dönüp zorlukla cevap verdi:
- "Abimdi."Konuşamadım, hiçbir şey diyemedim. Ne söylenebilirdi ki? Az önce herkesin önünde abisi kanlar içinde önüne düşmüştü. Ve ben bizzat onun nasıl öldürüldüğünü görmüştüm. Sanki bugün yaşadığımız şeylerin ağırlığı geceye yansımıştı. Her zamankinden daha siyahtı gökyüzü. Ve ay, sanki kırmızıydı bugün. Sanki...
Sanki " Hazırlıklı ol daha yolun başındasın der gibiydi."
Ve biz o simsiyah gecenin altında yaşadığımız şokla birbirimize bakıyorduk. Medet umar gibi. Kurtar beni der gibi...Derken telefonum çaldı. Gizli çağrıydı. Telefonu açıp sesi hoparlöre verdim.
- "Bu kez kurtulmuş olabilirsin, ama sıra sana da gelecek."
Beni de öldürecekti! Benden kim, ne isterdi ki? Aklım almıyordu. Kafam karmakarışıktı, alkolün de etkisiyle iyice başım dönmeye başlamıştı. Alper kolumdan tuttu ve yürümeye başladı. Hayır hayır, resmen beni sürüklüyordu.
-" Bırak beni nereye gidiyoruz?"
Aşağıya polisler gelmişti bile.
-" Karakola gidiyoruz ifade vereceksin."
Kolumu elinden kurtarıp yürümeye başladım.
-" Bu işe bulaşmayacağım, başımı derde sokmak istemiyorum ve zaten bunu yapmak zorunda değilim."
-" Ben de seni kurtarmak zorunda değildim ama kurtardım. Belli ki katil seni de tanıyor. Bana yardım etmek zorundasın. Elimdeki tek ipucu sensin ve hiçbir yere gidemezsin."
Haklıydı. Tehlikedeydim. Üstelik kim olduğuna dair en ufak bir fikrim bile yoktu. Ve alper beni kurtarmıştı, ona can borcum vardı artık.
Eda'yla Kerem telaşla yanımıza geldi. Eda hemen bana sarıldı. "İyi misin? Çok korktum.." Çantam elindeydi, içindeki dosyayı çıkarıp Alper'e uzattım.
-"Yardımımı istiyorsan, bana yardım edeceksin. Babamı bulmama yardım edeceksin."
Dosyayı açıp içine baktı. "Tamam. Sana yardım edeceğim ama asla yanımdan ayrılmayacaksın."
Ve belki de o gün hayatımın tamamen değiştiği o gündü. Başıma gelebilecekleri hayal bile edemiyordum. Ne kadar istemesek de beraber devam etmek zorundaydık, sanırım bu bizim kaderimizdi. Hayatlarımızın hiç bilmediğimiz sırlarını öğrenmek üzere birlikte upuzun bir yola çıkmıştık.
Kararlılıkla cevap verdim.
-"Anlaştık!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-MAHKUM-
Teen FictionBir dosya, bir cinayet, bir katil, suçsuz mahkumlar, bütün bunlar ne anlama geliyordu? Tamamen toz pembe olan hayatım, nasıl aniden kan kırmızısına dönüşmüştü? Her tarafı zehirli sarmaşıklarla çevrili olan 2 masum insanız biz. Açelya Korkmaz ve Alpe...