Mardin'in kavurucu sıcağında,Karabayır konağı parıldıyordu.Konağın her zaman ki ihtişamı içerisinde ki nefret,kin ve suçlu hallerini kapatamıyordu.
Konağın kocaman avlusu,bugüne kadar bir çok kavgaya,tartışmaya şahit olmuştu ve bugün onlara bir yenisi ekleniyordu.
"Sen eksiksin Selvi.Eksik olan birini kim ne yapsın?"
Devran Ağa'nın yedi çocuğu vardı.Selvi hariç hepsini çok severdi.Ama Selvi eksikti ona göre.Doğuştan topallayarak yürüyor ve bazen sol kolunun uzuvlarını kullanamıyordu.Bu durum onu o kadar yoruyordu ki ailesinde en sevilmeyen olmak kolay bir şey değildi.
"Ne yapayım baba? Bu benim suçum mu? Allah'tan gelen şeye isyan mı edeyim?"
"İsyan etme ama en azından kendinle bizi bir görme."diyerek atladı kız kardeşi Zeyno.
Ablası Dilan ise kız kardeşini hiç suçlamamıştı.Onu canından bile çok seviyordu.
"O adamla evlenmem ben,hayatımı karartamazsınız!"
"Merak etme canım.Asıl o adamı seninle evlendirirsek adamın hayatı kayar."diyerek tekrar lafa daldı Zeyno.
Selvi artık son sözlere dayanamadı.Kalbi sıkışmaya ve gözleri kararmaya başladı.Yere düşerken tek anımsadığı ablasının ve yengesinin adını bağırmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKSİK
Teen Fiction"Ben eksik değilim! Tek eksiğim sevilmemek,sevememek.Engellerimin üzerine kurduğum hayallerime ulaşamamak! Ben Selvi Karabayır.Bugüne kadar hep "eksik" olarak tanınan,asla sevilmeyen,hor görülen birisiyim.Ama eksik değilim."