"Ne?"
Selvi karşısında duran kadını süzdü. Dedikleri doğru mu diye Azat'a döndü.
Azat sinirle ellerini Hülya'nın ellerinden çekti.Ve hızla ayağa kalktı.
"Selvi,öyle bir şey yok,yalan söylüyor."
Selvi tekrar Hülya'ya döndü.
"Sen ne dedin? Bir daha söylesene şunu sen."
Hülya karşısında ki kızın kendisini tehdit eder gibi konuşmasından hoşlanmamıştı.
"Bence sen bunu Azat'a sor,daha önce ne haltlar yemiş? Seni seviyor olduğuna inanmamı beklemiyorsun heralde.Sen bunu Azat'a sor,açıklasın.Bakalım bazı şeyleri inkar edebilecek mi?"
Yan tarafta ki çantasını da alıp kafeden çıktı Hülya.
Selvi'nin şaşkınlığı geçmemişti.
Azat,Selvi'nin bileğinden tuttu.
"Selvi,izin ver açıklayayım."
Selvi dolan gözlerini umursamadan konuştu.
"Neyi açıklayacaksın?"
Sinirle bakan kahverengi gözlerini dikti karşısında ki adama.
"Daha neyi açıklayacaksın Azat? Evlenmemize azıcık kalmışken bir kadın karşıma çıkıyor ve sevgilin olduğunu söylüyor.Seni daha tanıyamamışken sırların olduğunu öğreniyorum,sen neyi açıklayacaksın bana?"
Çantasını hışımla kaptığı gibi koşar adım uzaklaştı Selvi.
Selvi eve geldiğinde hazırlıkların tam gaz devam ettiğini gördü.İstemsizce her yeri dağıtmak istedi.
Akşama doğru yatağında uzanmış,tavanı izliyordu.Düşündü her şeyi,her ayrıntıyı tek tek.
Ne yapacaktı şimdi? Tek kurtulma şansı Azat vardı,o şansta gitmişti ellerinden.
Yatağında doğruldu ve dolabında asılı duran nişan elbisesine baktı.Beyaz,sade bir elbiseydi.
Gözlerinin yandığını hissedince sıkıntıyla kafasını eğdi,sonra ayağa kalktı.
Madem tek kurtulma şansı buydu,onu da yapacaktı.Gelen ses ile gözleri telefonunu buldu.
Azat arıyor...
Bir kaç sıkıntılı saniyeden sonra aramayı cevapladı.
"Alo? Selvi..."
Selvi'nin dudaklarından titrek bir nefes çıktı.
"Selvi bak lütfen dinle beni,bir kez olsun dinle.Bak gerçekten o kadı-"
"Azat" diyerek böldü Selvi.
"Bir şey açıklamana gerek yok.Akşam geldiğinizde konuşuruz.Nişanı bozmaya gerek yok,görüşürüz."
Telefonu bırakıp yatağına geri oturdu.
"Bu evden kurtulacağım.Ne olursa olsun..."
-----------------------------------------------------------------
Akşam olup nişan vakti çattığında,Karabayır Konağı tüm ihtişamıyla göz boyuyordu.Ev halkı rengarenk giyinmiş,gelen misafirleri ağırlama çabasına düşmüşlerdi.
Kapı çaldı,içeri Hanoğlu ailesi girdi.
Avluda ki ses artışını duyan Selvi ayaklandı.Aynanın karşısına geçip görünüşüne baktı.
Üzerinde ki beyaz elbise,bir kaç tutamını topladığı koyu kumral saçları,boynunda ki altın kolyesi ile altın bilzeği,ayağında ki beyaz topuklu ayakkabıları ile çok güzel görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKSİK
Teen Fiction"Ben eksik değilim! Tek eksiğim sevilmemek,sevememek.Engellerimin üzerine kurduğum hayallerime ulaşamamak! Ben Selvi Karabayır.Bugüne kadar hep "eksik" olarak tanınan,asla sevilmeyen,hor görülen birisiyim.Ama eksik değilim."