yillar sonra buna yb slm
tw: sh
hyunjin hayatımda kısa sürede daha ne kadar şey getirebilir derken onun yüzünü ilk defa tam olarak görmüş ve ondan etkilenmiştim. sahi, hyunjin'in herkesten sakladığı yüzünü kim görse etkilenmezdi ki?
tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de artık şarkımız vardı ve ben çok korkuyordum. hyunjin özeldi, ona çok çabuk güvenmiştim. çabuk alışmış çabuk bağlanmıştım. yaptığım aptallıktı biliyorum ama ben 18 yıllık hayatımda ilk defa sevilmiştim. ilk defa biri bana bir şey beklemeden ilgi vermişti.
belki de hwang hyunjin benimle oynuyordu. belki de yalnızlığımı görmüş, beni ezikleyip dalga geçmek için yazmıştı. belki de arkadaşlarına mesajlarımızı gösterip gülüyordur da.
yine de ilgiye açtım ben. acizdim, yalnızdım. kimseden düzgün bir sarılma bile almamıştım. kimseye gerçekten gülümsememiştim. zaten çok zamanım olduğunu da düşünmüyordum. "daha fazla ne kadar dayanabilirim ki?" diye sorgularken buluyordum kendimi. bu yüzden hyunjin'e bu kadar güvendim belki de.
en azından yarın ölsem bile bir insan tarafından gerçekten sevildiğimi hissederek ölecektim. ilk defa biri bana koşulsuz ve son derece ciddi bir şekilde seni seviyorum demişti. hayatımda ilk defa bencil olmak istedim ve konuşmaya devam ettim onunla, kaçamadım.
şimdi de buradaydık işte. hyunjin'in herkesten gizlediği o güzel yüzünü görmüştüm. hyunjin sanat eseri gibiydi.
hyunjin beni yukarda bir tanrının var olduğuna inandırabilecek tek kişi olabilirdi. böyle bir güzelliği dünyanın en iyi ressamı bile çizemezdi çünkü.
"jeongin? daldın gittin, bir sorun mu var? rahatsız ettiysem seni gidebili-"
"hyunjin saçmalama. düşüncelerimle boğuşuyorum biraz. kafamın içinde bir milyon ses var sanki."
hyunjin beni sakinleştirmek ister gibi sarılmıştı. belki onun için basit bir sarılmaydı ama benim için öyle değildi. 18 yıllık hayatımda ilk defa biri bana gerçek anlamda sarılmıştı. ilk defa o eller dövmek için değil sevmek için kalkmıştı bana karşı.
tam o an olmasını isteyeceğim son şey oldu ve tüm büyü bozuldu.
kanıyordum, bileklerimden gelen kanlar bandanamın dışına çıkmıştı ve bu görüntüyü izlerken kalbim kollarımdan daha çok kanamıştı sanki. hyunjin'in karşısında en aciz halimle duruyordum şu an. tek korktuğum ise benden kaçıp gitmesiydi.
"jeongin, jeongin kanıyor bu. sikeceğim, çok acıyor mu?"
"iyiyim ben iyiyim. yokmuş gibi yapalım tamam mı? görmezden gelelim lütfen."
beni dinlemedi. bunun yerine koltuk altımdan tutup beni bebek gibi kaldırdı ve üzerindeki siyah hırkayı çıkarıp bana giydirdi.
"eczaneye gidiyoruz şimdi. bunu da rahatsız olma diye giydirdim. acırsa söyle olur mu?"
acısa bile acıdı diyememiştim ona. yaralarımı görmüştü. gözünde nasıl biri gibiydim hiçbir fikrim yoktu. tek istediğim tanrım eğer varsan lütfen hyunjin'i benden alma...
birlikte en yakın eczaneye gitmiş bir sürü krem ve sargı bezi almıştık. parka geri oturduğumuzda ise hırkayı yavaşça üzerimden çıkarmış, bandanalarımı da kollarımdan atmıştı. artık kusurlarım daha netti. bakamadım, baktıkça kendimden iğrendim.
hyunjin ise tam tersini yaptı. ben kaçıp gitmesini beklerken her bir izi öptü teker teker. iğrenmedi, kızmadı, kaçmadı. o benim kusurlarımı öptü, kusurlarımdan sevdi beni. kalbimi ilk defa bir insan bu kadar ağrıttı.
"çok acıyor mu? acıttıysam özür dilerim..."
"hayır hayır acımıyor ama izi kalacak. ben hep bu izlerle yaşamak zorunda kalacağım. yeterince kusurum yokmuş gibi."
"kusur sandığın her bir zerreni öpmek isterim yang jeongin. ama şimdilik çiçeklerini sarmak zorundayım."
çiçeklerim... her bir noktamdan nefret etmemi sağlayan kusurlarım hyunjin'in gözünde çiçek olmuştu. o an ilk defa kendimi sevmek istedim. o çiçekleri ben de sulamak istedim.
çiçeklerime teker teker krem sürüp sardığında kollarımı uzatarak ona baktım. kusurlu olduğum belliydi. dışarıda gören biri kendini kesen korkak biri olduğumu düşünebilirdi.
hyunjin sanki düşüncelerimi okumuş gibiydi. sargı bezini alıp benimkinin aksine pürüzsüz olan bileklerine sardı ve benimkilerin yanına getirdi.
"bak, şimdi o kadar da garip gözükmüyoruz sanki."
"hyunjin... ben teşekkür ederim."
"bana teşekkür etmek istiyorsan kendine çok iyi bakman gerekir jeongin. bu şekilde bana en büyük iyiliği yapmış olursun."
daha fazla konuşmak istememiştim. bu yüzden kulaklığımı çıkarıp tekini hyunjin'e verdim ve şarkı seçmesini istedim. fakat o telefonumu aldığı gibi kaşlarını çatarak ekrana bakmıştı. neye baktığını görmek için eğildiğimde son dinlediğim şarkıyı görünce burukça gülümsedim. yaklaşık bir gün önce ölmek isteyen jeongin dinlemişti. listen before i go.
ama şimdi jeongin eskinin aksine yaşamak istiyordu sanki. çiçekleriyle ve hyunjin'iyle.
"hyunjin şarkıda diyor ya;
acele etsen iyi olur.
çünkü yakında gidiyorum.
üzgünüm şimdi beni kurtaramazsın.bunlar seni gerçekten görmeden önceki düşüncelerim hyunjin. ben yaşamak istiyorum sanırım. hyunjin ben ölmek istemiyorum..."
oha yazmaya kaptirmisim kendimi ne yazdim lan ben cildiriyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
silent cry | hyunin ✓
Fanfiction"bana sessizce sakladığın gözyaşlarını gösterebilirsin." tw: sh, intihar başlangıç: 22.06.2022 bitiş:18.12.2022