⁷Illicit

18 5 6
                                    

"Neon ışıklar gecenin karanlığına karışırken yapılan ufak bir anlaşma başlattı hikâyemizi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Neon ışıklar gecenin karanlığına karışırken yapılan ufak bir anlaşma başlattı hikâyemizi.„

.
.

Sakin ve ritmik bir müziğin çaldığı arka fonun ön sahnesinde büyük bir masa vardı. Kendi hikayelerinin başrolü olan beş kişi ve bir de onları bir gölge misali izleyen yaşlı bir adam vardı. Altı kişilik, daire şeklindeki masanın üzeri bir ay misali dizayn edilmişti. Üzerinde hafif oyuklar vardı. Mat görünümüne rağmen cilalanmıştı. Etrafını saran beş kişi ise tıpkı küçük bir yıldız misali bu masada oturuyordu. Hepsi ışığını arayan henüz parlamamış yıldızlardı ancak şu anlık bundan bir haberlerdi.

"Tommy biraz yavaş ol, alkole dayanıklı mısın bilmiyorum ama benim gözüme hiç öyle gözükmüyorsun."

Jean, yanında oturan en genç üyenin kulağına fısıldadığında Tommy umursamazca omuzlarını silkti ve bir saat önce yıkadığı fakat hâlâ nemli olan saçlarını savurdu.

"İşine bak dostum."

Jean, başka bir şey demedi ve dudaklarını birbirlerine bastırıp diğer yanında oturan Hera'ya baktı. Sarı saçlı kızın buraya geldiklerinden beri yaptığı tek şey sigara içmekti. Bir paketin yarısını bitirdiğine önündeki küllükte biriken izmaritlerden emin olmuştu Jean. Hâlâ daha dudakları arasındaki sigarayı soluyan genç kıza son kez bakıp karşısında oturan genç adama döndü. Bununla birlikte kendisini fark edip hemen bakışlarını kaçıran Luca'yı yakalamıştı. Luca'nın gizlice Hera'yı izlediğini fark etmişti. Gözlerini kıstı ve barın neon ışıkları altında açık mavi irisleri koyulaşan gence daha dikkatli bakmayı denedi. Luca'nın Hera'ya olan bakışlarını ilk yakalayışı değildi. Bunu daha önce birkaç kez daha fark etmişti ancak şu an çok daha farklıydı. Luca'da garip bir haller vardı. Bunu açıkça belli ediyordu. Onunla konuşmayı aklının bir köşesine not etti Jean ve masadaki meraklı gözlerin odağı haline gelmiş kişiye çevirdi gözlerini.

Orpheus'a...

Hera'nın bir haftadır şirkete olay çıkarmak için gelse bile onun eninde sonunda bu gruba katılacağını biliyordu ancak Orpheus farklıydı. Kimse o günden sonra Orpheus'tan haber almamıştı. Onun dünyayı gezen bir turist olduğunu biliyordu. Belki bu sefer de başka bir ülkeye gitmiştir diye düşünmüştü ancak öyle olmamıştı. Tam bu zamanda Orpheus çıkagelmiş, onlarla aynı masaya oturuvermişti. Üzerindeki salaş beyaz gömleğinin içine giydiği beyaz sporcu atleti belli oluyordu. Ancak neden her defasında tüm vücudunu kapatan şeyler giydiğine ve güneş gözlüklerine bu kadar takıntılı olduğuna anlam veremiyordu. Siyah saçları oldukça uzun olmasına rağmen alttan alt kuyruğu yapılmıştı. Birkaç uzun saç teli alnından çenesinin altına dökülüyordu ve keskin hatlarla biçimlendirilmiş kaşlarıyla birleşince oldukça bakılası bir portre gibi duruyordu. Orpheus'un üzerinde gezinen gizem bulutları çıplak gözle bile görünebiliyordu. Jean, bunu daha tanıştıkları ilk andan itibaren görebilmişti. Bu masadaki kimseyi daha doğru düzgün tanımıyordu. Onların hikayelerini, müzik zevklerini, doğum günlerini ya da hobilerini... Tüm bunları bilmiyordu ancak kesin bildiği tek bir şey vardı ki: Kimse öylesine bu masaya oturtulmamıştı. Tam karşısında oturan ve sahnedeki grubu efsunlu gözleriyle izleyip yerinde hafifçe sallanan yaşlı adamın aptal bir insan olmadığına çok önceden emin olmuştu. Her ne kadar safa yatsa da onun da kendilerine söylemediği büyük sırları olduğunu hissedebiliyordu.

NOVASTELLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin