Adımların hızlanırken tek istediğin en hızlı şekilde eve gidebilmekti. Aniden bastıran sağanak yağmura hazırlıksız yakalanman yetmezmiş gibi, daha dakikalar önce yol kenarında bir züccaciyeden aldığın şemsiyen rüzgarın etkisi ile kırılmıştı.
Londra da gece vakti yalnız yürümek zaten hep tehlikeli olmuştu. Sokağın tenhalığı ise ayrıca korkutucuydu. Boş caddede sadece sokak lambalarının ışıkları ve sen vardın.
Öyle sanıyordun...
Takip edildiğini hissettin. Islak saçlarını gözünün önünden çektin. Hislerin yanılmadı, arkandan yürüyen adam seninle birlikte hızlanmıştı.
Ama hızın yeterli olmadı. Adam önünü kesti. Senin aksine elinde kırık olmayan bir şemsiye vardı. Göz göze geldiğinizde titreyen sesini kontrol edemedin.
"Ne istiyorsun?"
Yutkundu. Kahve gözleri ile attığı bakışları onu çok çekici kılsa da şuan tehlikedeydin. Yanıt verdi.
"Korkutmak istememiştim."
Sesi senin beklentinin aksine yumuşak bir tondaydı. Ama kendini kaptırmamalıydın.
"Korkuttun ama. Yolumdan çekilir misin?"
Gözleri ile kendi elindeki mor şemsiyeyi gösterdi.
"Paylaşmak ister misin? Biraz daha şemsiyesiz ve sırılsıklam yürürsen zatürre olabilirsin."
Gözlerini devirdin.
"Sana güveneceğimi nereden çıkardın?"
Tekrar dudaklarını araladığını gördün. Ama bu sefer sesi sanki sabrı tükeniyormuş gibiydi.
"İyi bir insan olduğumu iddia edemem ama sana kötü bir şey yapacak olsam, çoktan etkisiz hale getirip sokağın başında olan arabama atmıştım."
Şaşırdın. Bu adam neden rahatça arabasıyla gitmek yerine seninle yürümeyi istemişti ki? Düşüncelerini bölen ise onun sözüne devam etmesiydi.
"İstersen rahat rahat geri arabama dönebilirim. Sana seni arabayla bırakmayı teklif etsem, güven mevzusu yüzünden reddedersin. O yüzden seninle birlikte ıslanmayı teklif ediyorum."
Bu sefer ikna oldun. Çünkü gerçekten ona inanmaya ihtiyacın vardı. Başını sallayıp şemsiyesinin altına geçtin.
Ceketini sana verdi, çünkü onun ceketinin altında giydiği kazağı zaten yeterince kalındı. Yol boyu ıslık çaldı, rahatsız edici olmanın aksine gayet tatlı bir melodiydi ve bu seni gülümsetti.
İsmini öğrendin. Jim (James) Moriarty...
Evine ulaştığınızda vedalaştınız. Arkasından seslensen de ceketini geri almadan gitmişti. Çünkü o ceketin cebine ona ulaşman için telefon numarasını bırakmıştı...
Tabii, o gece tanıştığın adamın gelmiş geçmiş en büyük suç dehası olduğunu nereden bilebilirdin ki?
Sen onunla yürüyüşünüzü ve tanışmanızı düşünerek uykuya dalarken, o yardımcısı Sebastian'dan seni araştırmasını istemişti bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jim moriarty x reader, quotes
Fanfictionİlk Türkçe jim moriarty&reader quotes kitabıdır.