ZEUS'UN DOĞUŞU

2 0 0
                                    

Bu evlenme neticesinde Hestia, Demeter, Hera adlarında üç kızla, Hades, Poseidon, Zeus adlı üç erkek çocuk doğdu. Babasına ettiğini unutmayan Kronos kendisinin de oğullarından aynı karşılığı görmesinden korkardı. Bu sebeple Rhea'nın yani karısının her yeni doğurduğu çocuğu yutar, karnında saklardı. Rhea yalnız Zeus’u onun elinden kurtarabildi. Tanrıça gecenin karanlığından faydalanarak çabucak koşup Girit adasında İda dağının tepesine vardı. Çocuğunu de beraber götürmüştü. Gaia çocuğu aldı ve onu bir mağaranın dibine sakladı. Rhea bir kocaman taşı kundak bezlerine sarıp Kronos’a verdi. Kronos bu taşı da hemen yuttu. Aptal, nerden anlayacaktı ki bu taşın yerine oğlu dünyada kalıyordu! Öyle yaman bir oğul ki, yenilmek nedir bilmeyecek, sıkıntı nedir duymayacak, gücü ve kuvveti ile babasını kendisine boyun eğdirecek, onun bütün imtiyazlarını, şan ve şerefini elinden alacak, onun yerine bütün Ölmezlerin başı olacaktı. Gerçekten Zeus, ormanların sık dalları arasında büyüdü; Keçi(Amaltheia)nin sütünü emdi; bağırmalarını babası duymasın diye Kuretos’lar da onun başı üzerinde kalkanlarını çarparak seslendirirlerdi. Olgunluk çağına gelince Zeus gizlendiği mağaradan çıktı. Kronos’dan yuttuğu taşı ve tanrıları kusturdu. Sonra onu gökten kovup dünyanın tâ dibine, yerin ve denizin alt tabakasının daha altına attı. Zeus, karısı Hera, çocukları, kardeşleri ve öbür tanrılarla Olympos dağına yerleşip saltanat sürmeye başladı. Fakat bu sefer de karşısına Gaia ile Uranos’un Othrys dağına yerleşmiş oğullan, Titan’lar, bu müthiş düşmanlar çıktı. Her iki taraf ellerine kocaman kayalar alıp savaşmaya başladılar. Pelion dağlarını Ossa dağı üzerine yığarak Titan'lar Olympos’a tırmanmaya kalkıştılar. Muharebenin gürültüsünden gökler, yerler, denizler sarsıldı, Tartaros yani cehennem bile o yaygara ile çalkalandı. Fakat Zeus'un tanrısal silâhına, yıldırımına hiçbir şey dayanamadı. Bereketli toprak titreyerek yanıyor, her şey kaynıyordu. Yerler parçalandı, dağlar eridi ve Titan'lar yenilerek Tartaros’a atıldılar. Onların hepsi de zincirlere vuruldu ve üzerlerine üç yüz kaya yuvarlandı. Hellad (Yunanistan) toprağı, yüksek dağları, derin uçurumları ile karma karışık bir manzara arzeder. Zeus’un Titan’larla olan muharebesi şüphesiz ki bunu açıklar, daha doğrusu bu mit'te Yunanistan manzaralarının ifadesi vardır. Daha sonra Zeus egemenliğini kabul etmeyen son hasımlarını Gaia ile Uranus’un oğulları olan şu dört devi; Enkelados, Efhialtes, Polipotes, Hiperbios’ları korkunç fırtınaların ifritleri olan Typhoneus’ları tepeledi. Bunlar Etna yanardağının ve diğer yanardağların diplerinde zincire vuruldular. Fakat onlar zaman zaman kımıldamaktan ve inlemekten, bağırmaktan bir türlü vazgeçmediler. Yunanistan’da sık sık olan depremler, yeraltından gelen gürültüler ve yanardağların ağızlarından çıkan dumanlar bu mitte tabiî izahlarını bulmuştur. Bu suretle ilk zamanlardaki karışıklık sona erdi. Kâinat düzen buldu. Tabiatın kaba, vahşi ve kör kuvvetleri; tanrısal zekâ tarafından yenilmiş ve emir altına alınmış oldu. Bu iptidai mitlerin asıl mânası da bu olsa gerektir. O mitlerin içinde her ne kadar insanoğlunun bilimsiz zamanlarına mahsus birtakım çocukça inançlara rastlanırsa da dikkat edilince, hayatta daima daha iyiye, daha mükemmele doğru yükseldiğimiz sezilir.
*
*
*
*
Zeus'u hiç sevmem şahsen

YUNAN MİTOLOJISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin