TROİA SURLARINA HÜCUM

0 0 0
                                    

Şafak, tanrılara ve fani varlıklara ışık saçmak için karanlıkları yok edip geldiği zaman zengin Mykenai kralı Agamemnon en güzel silahlarını kuşandı. Yunanlıların kampından önce yayalar, sonra savaş arabaları çıktı. Troia'lılar da çıktılar, savaş meydanına gelerek Yunanlıların karşısında cephe aldılar. İki ordunun karşılaşması ile korkunç savaş başladı. Zengin bir adamın tarlasında iki takım harmancı karşılıklı nasıl başakları biçerse, Troia'lılarla Yunanlılar da öyle saldırarak birbirlerini öldürüyorlardı. Kaçmayı akıllarından çıkarmışlardı. Kurtlar gibi haşindiler. İnsanlar kıyasıya birbirlerinin kanını dökerken, dünyayı idare eden tanrılar Olympos tepesinin üstündeki saraylarında rahat rahat oturuyorlardı, göklere kadar yükselen feryatlara, haykırışlara aldırış etmiyorlardı. Tanrılar Troia'lılara büyük bir şeref vermek isteyen Zeus'a kızıyorlardı. Fakat ayrı bir sarayda oturan baş-tanrı onların kızmalarına hiç aldırmıyordu. O, Troia şehrine, Yunanlıların gemilerine, savaş meydanına bakıyor, şan ve şeref içinde keyfini çatıyordu. Zamanla savaş çok kızıştı. İki taraftan da çok insan ölüyordu. Hangi tarafın kazanacağı belli olmuyordu. Fakat öğleye doğru, Yunanlılar, birbirlerini gayrete getirerek Troia'lıların saflarını yardılar. İlk önce Agamemnon sıçradı. Troia'lıların ünlü komutanlarından Bianor'u öldürdü. Bu savaşçı arabasından atlayarak onun karşısına geçmişti. Agamemnon sivri mızrağıyla onun yüzüne vurdu. Kalın miğfer, dayanamadı, delindi ve Troia'lının kafası parçalandı. Sonra Agamemnon Troia prenslerinden Antiphus'u ve kardeşi İsos'u bir arslan mağarasında bir geyiğin yavrularını kuvvetli dişleriyle nasıl parçalar, nasıl canlarını alır, ana geyik koşar ama yavrularını kurtaramaz, derin bir korku ile titrer, kuvvetli arslanın dehşeti önünde, ormanları, yarları aşarsa, bunun gibi Priamos'un oğullarını da kimse kurtaramıyor. Yunanlıların önünde herkes kaçıyordu. Troia'lılarda tam bir bozgun başlamıştı. Yayalar, kaçan yayaları; atlılar, atlıları öldürüyorlardı. Troia ovasında, sellerin açtığı yataklarda insan kanı akıyordu. Korkunç ve mahvedici alevler sık bir ormanı sardığı, esen rüzgâr her taraftan bu yangını şiddetlendirdiği zaman, ağaçlar ateşin dehşeti içinde nasıl düşerlerse Priamos'un savaşçıları da Yunanlıların kılıcı altında böyle düşüyordu, ürken atlar, başlarını havaya kaldırarak safların arasında boş arabaları sürüklüyorlar, yerlerde uzanıp yatan değerli binicilerine acıyorlardı. Artık onlar kendilerini hasretle bekleyen güzel zevcelerinden ziyade yırtıcı kuşların, akbabaların hoşuna gidecekti... Zeus, Hektor'u mızraklardan, ortalığı kaplayan toz topraktan, kandan uzak tuttu. Agamemnon, Yunanlıları gayrete getiriyordu. Troia'lıları şiddetle kovalıyordu. Perişan bir halde kaçan Priamos'un savaşçıları şehirlerinin kurucusu olan İlos'un mezarı başına doğru ovanın içinde koşuşuyorlar, şehre girmek istiyorlardı. Onlar Skaia kapılarına varınca durdular. Gerilerde kalanları beklediler. Sur kapılarına henüz yetişemeyen Troia'lılar, geceleyin birdenbire bir arslan tarafından basılmış inek sürüsü gibi perişan kaçıyorlardı. Fakat nasıl sürüden her adımda bir inek ölür, arslan kuvvetli dişleriyle onu yakalar, boynunu parçalar, kanını içer, ciğerlerini yerse Agamemnon da onları öyle kovalıyor, geri kalanı yakalayıp öldürüyordu. Hepsi ödleri kopmuş kaçıyorlardı. İçlerinden birçokları, Atreus'un oğlunun korkunç vuruşları ile arabalarından yerlere yuvarlanıyor, kimisinin önce kafası düşüyordu. Tam şehre, yüksek duvarların dibine vardıkları zaman insanlarla mabutların başı, Olympos'dan Anadolu'ya doğru süzüldü geldi, İda dağına indi. Habercisi altın kanatlı İris'i çağırdı. Hektor'a dayanması için haber gönderdi. Arslan yürekli Hektor kale kapılarının önünde toplanan savaşçılara çeki düzen verdi. Surların tepelerinden kendilerini seyreden güzel kadınlarının, Yunanlıların eline düşmemeleri, yaşlı annelerinin babalarının öldürülmemeleri için son bir ölüm kalım savaşına atılmaları, onlara cesaret verdi. Onun gayretiyle Troia'lılar canlandılar ve şiddetli bir karşı hücuma geçtiler... Agamemnon kudurmuş gibi geri dönen ve korkunç bir şekilde saldıran Troia'lıların hücumunu durdurmak ve kırmak için çok uğraştı. Fakat kolundan bir mızrak yarası aldı ve çok kan kaybetti, kuvvetsiz düştü. Bu sebeple savaş meydanını terk etti, çadırına çekildi. Yunan başkomutanının yaralanarak muharebeyi bıraktığını görünce Hektor:
"- Ey Troia'lılar! Ve yenilmez müttefiklerimiz, zafer bizimdir. Gıpta edilecek kadar güzel olan aziz vatanımızı işgal eden düşmanı denize dökerek ölmez bir şeref kazanın!"

YUNAN MİTOLOJISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin