Eve gelirken dinledikleri muzik ( Love me like you do )Sersemlemiş bir şekilde hocadan müzik odasının anahtarını istedim ve koşarak müzik odasının kapısının önüne geldim. Anahtarı bir türlü deliğe sokamadım. Ellerim zangır zangır titriyordu. Sonunda kapıyı açtım ve buraya gelir korkusuyla kapıyı kilitledim. Kemanımı bir kenara attım ve kapının arkasında oturup sesli bir şekilde ağlamaya başladım. Kafamda bir sürü soru vardı. Artık tekrar aynı olayları yaşamak istemiyordum!! Ama eğer polise giderse de ailemi ateşe atmış olacaktım. Çok zor bir karardı ve bu kararın doğru seçeneği yoktu !
Birsüre orada kendimden geçmiştim. İlk derse de girmedim.
Ayağa kalktım ve köşeye attığım kemanımı elime aldım. Masanın üzerine koydum ve yavaşça fermuarını açtım. Iste benim için huzur oradaydı, kafamı anca keman çalarak dağıtabilir, bu hayattan biraz olsun uzaklaşabilirdim...
Orada öylece ne kadar keman çaldım bilmiyorum ama parmaklarımı hissetmiyordum. Telefonuma uzandım saate baktım 10 dk sonra zil çalacak ve öğle arasına girecektik. 4 cevapsız aramam vardı, hepsi Aybars'tandı tabiki. Derslere girmeyip ortalarda gozükmeyince beni merak etmişti. Zaten bu dünyada beni bir o merak edip nerde olduğumu biliyordu bir de Allah...
Onsuz ne yapardım bilmiyordum. Sanki Rabbim benim sakar ve şanssız birisi olduğumu bildiği için bana bir melek fazladan göndermişti.
O meleğin adı ise tabiki Aybars ' tı. Onsuz bir ben, ben olmazdı. Buradaki çocukların hepsinin amaçları belliydi ama o onlardan çok daha farklıydı. Tabiki şimdilik...Kapı çaldı. Kilitledigimden beri hiç acmamistim ve hala da kilitliydi. Kalktım ve kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açtım ve kapıyı çalan kişinin Aybars olduğunu anlayamadan boynuma atladı.
- Sen aramalara ve mesajlara cevap vermeyeceksen neden telefon taşıyorsun Aleda! Sabahtan beri okulu 40 tur döndüm. Hicbiryerde yoktun ve bana da cevap vermedin. Kapı kilitli olduğu için burada olabileceğin aklıma gelmedi. Bir daha lütfen ara. Sevdigin insanı hastanede görmek istemiyorsan. Tamam?
- Tamam bitanem çok özür dilerim.Ben, ben kendimi gerçekten çok kötü hissettim ve anahtari alıp koşarak buraya geldim. Haber vermediğim için çok uzgunum dedim ve ağlamaya başladım.
Sevdiğim çocuğa bile sırrımı anlatamiyordum çünkü onunda benim gibi bu işin içinden çıkamaz, basına bişey gelir diye korkuyordum.
- Şşt tamam bitanem ağlama ve ne oldu benim meleğime. Anlat hadi.
- Midem bulandı ve kendimi birden çok kötü hissettim Aybars. Çok korktum ve ellerim titremeye başladı.
- Ahh benim beyaz meleğim bir dahaki sefere bana böyle birşey olduğunda mutlaka haber ver. Tamam? Ya sana birsey olsaydı ve ben bu cehennem kadar sıcak olan dünyada sensiz kalsaydım?
- Tamam bitanem. Söz...Öğle arasını el ele beraber gecirmistik. Ve yemek yemeyi unutmustuk. Zaten aç hissetmiyordum.
Ders zili calmıştı. Aybars ve benim siniflarim farklıydı. O yüzden Aybars ilk önce beni sınıfıma bıraktı.
Derste hoca gerçek aşkı ifade eden bir kelimeden bahsediyordu. Dışarda ise Aybars arkadaşlarıyla sohbet ediyor güzel gülüşüyle etrafa gülücükler saçıyordu. Derse döndüğümde hoca dünyada hangi kelime bizce aşkı niteleyen bir kelime seçilmiştir? Diye sordu.
Herkezden farklı kelimeler çıkıyordu. Hocanın cevabı ise " anne " olmuştu. Ve zil çaldı. Herkes sınıfı yavaş yavaş boşaltıyordu. Bende aşağı Aybars ' ın yanına gitmeye karar verdim.
Merdivenlerden inerken onu gördüm. Elleri cebinde ıslık çalarak merdivenlerden iniyordu yanımdan geçerken göz kırptı ve umursamaz bir tavırla ilerledi. Bahçeye çıktığımda Aybars'ın yanında bizim çocuklar vardı. Biraz onlarla sohbet ettim ve yemek için kantine ilerledik. Bir masa seçtik ve Aybars siparişleri vermeye gitti. Bende onu izliyordum. Uzun uzun sohbet ettik.Beni güldürmeye çalışıyor ve bunu basariyordu. Onun yanindayken yaşadığımı unutuyordum çünkü...
Teneffüs zili çaldı ve 2 ders sonra okul bitmişti.
Aybars ' ın beni herzaman beklediği ağacın oraya gittim. Elimi tuttu ve bugün servise binmeyip el ele eve kadar yurumeyi teklif etti. Bende kabul ettim. Yolda elimi hiç birakmamis beni güldürecek şeyler anlattı. Cadde üzerinde herzaman geldiğimiz pastacının önüne gelince içeri girdik ve 1 tane kocaman pasta siparis edip hepsini yedik.
Zaten buraya geldiğimizde hep böyle siparis verirdik. Pastamizi yedik ve el ele hiç konsumadan aynı kulaklıkla evin önüne geldik.
Hatta bi ara ikimizde o kadar dalmışız ki evi az kalsın geciyorduk. Son anda Aybars fark etti.
Ellerimi tuttu ve parmaklarima bir öpücük kondurdu.Kendimi iyi hissetmedigimi bildiği için tüm gece durumumu haber vermemi akşam yemeğini evlerimizin ortak bahçesinde yiyecegimizi söyledi ve ayrıldık.Onu gerçekten çok seviyorum....
**************
BÖLÜM SONUHiç yorum yapmiyosunuz ve oylamiyorsunuz ben kitap hakkında ne düşündüğünüzü bilemem ki değilmi ?
Sizin yorumunuza ve oylarınıza göre yazarım...
Sonuçta siz de kitap yazsaniz ve oylarınız yorumlarınız olsa daha çok sık bölüm yayınlar ve içinize yazma isteği doğar :)
Iyi okumalar Pıtırcıklar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEDA
Teen FictionKanada'da yaşayan yan villanın oğlu çocukluk aşkı Aybars Ve bir de Deli... Ailesi kardeşinin katili... Güzel giden hayatında son zamanlarda hiç beklemediği şeyler oluyor. Geleceği karanlık ama onu karanlıktan çıkaracak bir el olacak ? Acaba kim ? H...