Düzenlenmiştir.
Tae'nin Günlüğü
Şimdi koy elini vicdanına, hak ettiysem eyvallah.Yiyemiyorum günlük. 74 kilodan 63'e düştüm birkaç günde. İyi oluyor aslında. Kilo probleminden kurtuluyorum. Jungkook beni yemeğe götürecekmiş. 1 haftadır okula gitmiyorum. Dondurdum. Korkuyorum günlük. Jungkook yani, pek iyi anılarımız yok.
..
Günlüğümü kapatıp kenara koydum ve buluşma için hazırlanmaya başladım. Biraz BB krem ve dudak nemlendiricisi sürdükten sonra dolabıma yöneldim. Dar, siyah bir kot ve siyah bir gömlek giyindim. Telefonumu alıp buluşma yerine gitmek için ayakkabılarımı giyindikten sonra yürümeye başladım. Gideceğimiz yer yakındı, çok dert etmiyordum.
Gelip içeri girdim ve Jungkook'u görmek amacı ile etrafa bakındım. Jungkook'u telefonla oynarken görünce yanına oturdum.
"Hoşgeldin TaeTaeeeee."
Sondaki Tae'yi uzatması ilgimi çekerken merakla karşısına oturdum. Anında önüme ramen gelmesi ile şaşkınlık ile Jungkook'a baktım. 'ye' dercesine işaret yapıp kendi ramenini yemeye başladı. Ramenden biraz yedikten sonra Jungkook'un sesi ile o tarafa baktım.
"Tae."
Dudaklarıma kapanması ile anı bir şok dalgası yayılırken fotoğraf çekme sesini duydum. Ne olduğunu anlamaya çalışırken kafamdan aşağı dökülen sıcak, baharatlı su ile neye uğradığımı şaşırırken kafamı önüme eğdim. Kolumdan tutup sakince arabaya bindirdi ve bir yere sürdü. Ağzımı açıyordum, ancak kelimeler dökülmüyordu. Sormak istediğim çok soru vardı. Yapma demek istedim. Olmadı.
Saçımdan tutup sertçe sürüklemesi ile acı ile inlerken saçlarımın kopma sesleri kulağıma kadar geliyordu. Bir yere attı. Saçımdan tutup duvara fırlatması ile yere düşmüştüm. Gelen kemer çıkartma sesi ve vücuduma inen sert darbeler ile derince inledim. Kemer vücudumda şakladıkça daha çok inliyordum. Canım yanıyordu. Ağzıma gelen yoğun miktardaki kan, yanağımdan ince bir çizgi halinde akıyordu. Görüş alanım gittikçe bulanıklaşırken başla bir şey görmemiştim.
..
Jungkook:
Nasılsın lan sürtük
(Görüldü)
Bunu yapacak kadar cesaretli misin:DTaehyung yazıyor..
Tae:
Haklısın
DeğilimJungkook:
Öyle tahmin etmiştim:DTae:
Neden okula yaydınJungkook:
Soruyor musun?
Aptalsın.Tae:
PekiJungkook:
Neredesin şuan?Tae:
Ölümün ayak ucunda
Uçurumda..
Telefonun ekranını kilitleyip gökyüzüne baktım. Şekilli bulutlar güzel maviliğin takısı olurken çiçeklerin mis gibi kokusunu içime çektim. Arkamdan araba sesini duyunca abim gelmiştir diye umursamamıştım. Ancak arkamı dönünce işlerin öyle olmadığını anlamıştım...
Jungkook'dan
Sigaramı keyifle içerken bir yandan televizyona bakıyordum. Son dakika haberi olarak ucubenin ölümünü görmek istiyordum. Gözlerimi kapattım ve kafamı yukarıya eğdim. Sigara dumanını havaya üflerken keyifle gülümsedim. Sigara bitince küllüğe bastırdım ve yenisini yaktım."Çok sigara içiyorsun sevgilim, korkuyorum."
Sevgilimin dediği şey ile ona döndüm.
'Korkma miniğim. Bir şey olmaz.'
Onu rahatlatmaya çalışan sözler söylerken yanıma oturdu. Dudağına minik bir buse kondurup çekildim.
'o ucube ölmüş müdür sence?'
Merak içinde sorduğum soruyla gözleri ışıldayarak baktı. İkimizde ölesiye nefret ettiğimizi söylememe gerek yok herhalde.
"Umarım sevgilim."
Kucağıma oturup arsızca sürtündü ve ellerini boynuma attı.
"Yaramazlık yapalım mı? Hm"
O sürtündükçe sertleşen penisim beni zorlamaya başlarken hırçınca dudağına yapıştım.
(Yazarınız smut yazmayı beceremediği için atlıyorum.)
Nefes nefes seximizi bitirmiştim.
'E-en iyi s-seximiz buydu.'
Nefeslerimin içinde zorluklarla konuşurken Jimin sadece yorgunca kafa sallamak ile yetindi. Yanına bırakıp kendimi, uyudum. Kısa süre sonra uyanmıştım. Tae'nin ölüp ölmediğini merak ettiğim için telefondan haberlere bakıyordum.
*** Uçurumda bir genç ağır yaralı bir şekilde bulundu. İç kanama geçiren gencin durumu ağır.
Birisi tarafından dövülmüş olan gencin, kendine bu kadar ağır zarar vermesi olanaksız.
Haberi okuyunca dudaklarım yukarı kıvrıldı. Sonunda ölüyordu.
Ölümün ayak ucunda direnmek varken, ölmeyi ben seçtirmiştim.