Düzenlenmiştir.
Titreyen el ve ayaklarıma baktım. Burnumdan akan ılık sıvı, hissettiğim tek sıcaklık iken, ağzımdan gelen ılık kan ile bu ikiye katlanmıştı. Titrek nefesimi dışarı kolaylık ile verirken yeni nefesi zor alıyordum. Gözlerimin önü kararırken güçlükle açık tutuyordum. Gözlerim kapanırken bedenimi sarmalayan kollar ile kendimi bırakmıştım.
...
Jimin'den
Yerde dayak yemiş, titreyen bedeni görünce dayanamamıştım adeta. Birçok yerinde morluklar, gelen kanlar.. Anlatılmaz derece de kötüydü. Bir dişi ucundan az kırılmıştı. Vücudundaki birçok yara izini görmem ile gözyaşlarıma hakim olamamış ve ağlamaya başlamıştım.Kucağıma alınca yattığı yeri görmem ile neye uğradığımı şaşırmıştım. Karlar kandan erimiş ve kan kokuyordu. Arabanın batmasını umursamadan hastaneye sürmeye başladım..
Tae'den
Gözlerimi açtığımda vücumdaki ağrılar ile derin bir inleme sundum. Bana ne olmuştu? Neden bu hâldeydim? Demeyecektim çünkü ne olduğunu biliyordum. Ancak aklımdaki tek soru beni buraya kimin getirdiğiydi.Odaya abimim girmesi ile gözlerimi o yöne çevirdim.
-Taehyung!
Dedi, aşırı coşkulu bir ses ile.
-Uyandın.
Demesi ve bana sarılması bir olurken vücumdaki sızılar yüzünden bir kere daha inledim.
-Tamam tamam, özür dilerim.
Panik içinde özür dilerken odaya pembe saçlı birisi girmişti. Pembe saçları, dolgun dudakları ve tombiş yanakları ile oldukda tatlı gözüküyordu. Tatlı velet yanıma yavaş adımlarla adımladı ve konuştu.
"Uyuyan güzel uyanmış demek"
Dediği ile abim kıkırdadı. Ben ise tepkisizce ona bakıyordum. Gülünecek bir şey mi var? Edasıyla bakarken abim gözlerini devirdi.
-Boşver sen bunu Jimin, her zaman böyle bu.
Hafif sinirli çıkan sesi, ürpermeme neden olmuştu. Sanki heran arkasından bıçak çıkartacak ve saplayacak gibiydi.
'Bu?'
Dedim son derece sert ve soran bir sesle. Bana, bu-şu-o- gibi konuşulmasından son derece nefret eden birisiydim. Sinirle bakarken abim son derece gıcık bir kahkaha patlattı.
-Tipe bak. Sinirli bebeek.
Bebek kelimesini uzatması ile daha da sinirlenirken gülmeye devam ediyordu. Sabır dilercesine kafamı yana çevirdim.
"Kim yaptı bunu sana?"
Jimin'in ince sesi kulaklarımda yayılırken tüm sinirim bir anda uçup gitmiş, yerine dolu gözler gelmişti. O anı hatırladıkça kendimi öldürmek istiyordum.
'J-jungkook.'
Dedim, titreyen sesimle. Abimin gözleri şoka bürünürken, ağzı o şeklini almıştı. Jimin ise merakla 'o kim amina' dercesine bakıyordu.
Dilimi kırık dişime değdirdim. Çok kırılmamıştı, ancak dediğimde dilimide kesmişti. Ağzıma yayılan kan tadı ile yüzümü buruşturmuştum.
-Nasıl Jungkook yaptı!?
Dolu gözlerim ile abime baktım, titrek sesimle konuştum.
'D-dövdü attı i-işte'
...
Jungkook
Yaşıyor musun lan orosbuTaehyung
Sayende artık ölüyümJungkook
Yalancı
Ucube olduğun kadar da yalancı birisisinTaehyung
Yıldız olamayacaktımJungkook
Yıldız?
Ne saçmalıyorsun yine aptalTaehyung
Sabırlı ol JeonAbimin yaptığı elma çayını içerken gözerim dolu bir şekilde ekrana bakıyordum. Yine yapmıştı, yine kalbimden vurmayı becermişti benim. Elimle yüzümü kapatıp gözyaşlarıma hakim olamaz iken bir süre sonra sakinleşmiştim. Telefonu koltuğun bir köşesine fırlatıp balkona çıktım. Yıldızların enfes korkusu ile yüzyüze geldim. Gözlerimi kapattım. Uzun zaman sonra kendimi an'a bıraktım. Sırtımı yere verirken, değen soğuk beton ile titremiştim. Titrek bir nefes dışarı verirken gözlerimi sıkıca yummuş, gelen böcek, kuş seslerini dinliyordum. Aslında Jeon haklı diye geçirdim içimden. Varlığım hataydı belki de benim. Yaşamam hataydı.. Burnume gelen hafif yanık oldun kokusu ve cızırtılar ile birinin mangal yaptığını anlamak zor değildi. Biraz sonra burnuma gelen güzel et kokusu, beni gülümsetmeye yeterken küçük çocuk sesi duymuştum.
-Ş-şey, et işteymişiniz?
Kelimeleri tam söyleyemiyordu, muhtamelen 4-5 yaşındaydı. Gözlerimi açıp karşımdaki tatlılığa baktım. Getirdiği tabaktaki birkaç parça tavuğa bakıp gülümsedim.
'İstemem küçük kız, hadi sen ye onları.'
Kız hiçbir şey demeden bana bakıyordu.
'İsmin ne senin?'
Kız derin nefes aldı ve konuştu.
-Jeon Ha-ri
Soyadının Jeon olması biraz ilgimi çeksede, çok takmamıştım. Kore'de yaşıyorduk sonuçta. Aynı soy isimde milyonlarca vatandaş olabilirdi. Kızın yüzüne elimi getirip burnuna minik bir buse kondurdum.
'Hadi Ha-ri, ailenin yanına git.'
Dememin ardından tanıdık sesi duymam ile kaskatı kesilmiştim.
"Ha-ri, Almadıysa getir demedik mi sana!"
Sızlanarak cümleyi tamamlayan Jeon ile anında göz göze gelmiştik. Gözlerine bırak baktıktan sonra gözlerini kaçıran taraf ben olmuştum.
"Sana hayatı zehir edeceğim"
Dedi, dişlerinin arasında sinirle konuşurken..