"Korku"

117 26 473
                                    

"Yine korkuyorsun, onu kendi içine çekmekten. İliklerine kadar korkuyorsun, onu da bu kabusa çekmekten. Siyahın beyazı sevmesinden ve beyazın kirelenmesinden deli gibi korkuyorsun.."

-Amelia

~Ella White~
Antremandan çıkmıştım. Hava almak istiyordum, başım çatlıyordu. Dışarı çıktığımda yürümeye başladım. Biraz yürüdükten sonra karşıma çıkan kişi geçenlerde bana yardım eden çocuktu. Onu görünce tebessüm ettim lakin o duygusuzca gözlerime bakmıştı.

"Sen" dedim. Bir şey demedi. "O gün tanışamamıştık, ben Ella." Dedim elimi uzatarak. Elime baktı, geri gözlerime bakıp konuştu. "Edwin." Dedi düz vede duygusuz bir sesle. Bu çocuğu en son gördüğümde daha neşeliydi..

Havada kalan elimi indirip "Tanıştığıma memnun oldum." Dedim. Bir şey demedi, "Benim işim var." Diyerek omzuma deşerek yürümeye devam etti. Öküz!

Vurduğu yada 'Yanlışlıkla' çarptığı omzuma tutup sessizce küfür ettim, öküz! Geri antreman yerine gittim. Bonitas hızla yanıma uçtu, bir şey mi olmuştu?

"Ella benim gitmem gerek! Sarayda sorun çıkmış!"

"Bende geleyim mi?"

"Gerek yok, sen çalış! Hadi görüşürüz!"

Bonitas gittiğinde tek kalmıştım. Ok ve yayı aldım. Yayı germeye başladım. Tam hedef almıştım ki-

"Lan Leo bir git anasını satayım! Ömrümü yedin! Burda dövülecek çok kişi vardır, git onları döv!"

Hedefi tutturamamıştım..

"Üstüme iyilik sağlık! Ben kim birini dövmek kim! İmana dön Edwin kardeşşş!!!"

Kapıya baktığımda Edwin ve sarımsı saçlı bir çocuk konuşuyorlardı. Edwin'le göz göze geldiğimizde aynı anda göz devirdik. Edwin yanında ki çocuğa dönüp konuşacakken çocuk konuştu, "Hadi Edwin kardeş, benim gidip kız tavlamam lazım."

Başka bir şey demeden gitti sarı saçlı çocuk. Edwin bana döndü, yanıma yürürken konuşmaya başladı.

"Çocukça işlerin bittiyse bura bana lazım, defolup gider misin?"

Göz devirdim, "Daha nazik olur musun?"

"Nazikçe defolup gider misin Ella?"

"Gidemem Edwin, çocukça dediğin şeyler"

Durdum, Bonitas anlatma demişti. O yüzden sustum. Edwin kibirli bir şekilde güldü ve "Evet? Çocukça dediğim şeyler?"

"İşim var Edwin."

"Benimde var napalım?"

"Başka bir salona gitsene."

"Her yer dolu."

"O zaman burdan çık ve benim işim bitene kadar gelme."

"Yada" diyerek çocuk dibime girdi. Yok Vallah girdi, nefeslerimiz çarpıyordu. Elimde ki ok ve yayı alıp yanıma geçti ve yayı çekerken konuştu, "Yada burayı beraber kullanalım. Yada burdan 'nazikçe' defolup git."

Oku tam hedefe atmıştı. Yüzünde sinsi bir gülüş vardı. Elinden yayımı alıp "Sen gidiceksin burdan, ben değil!"

Sinsice gülüp kendi yayını aldı. Onun yanındayken sihirli güçlerimi ortaya çıkarmayı çalışamkıcaktım. Sihirli güçlerim neydi, onu bile bilmiyorum!

Okçuluk burda önemliymiş, o yüzden öğrenmem gerekiyormuş. Sessizce ofladım. İki hedef tahtası vardı birine ben diğerine o gıcık çocuk atıyordu. Ben değil, sen gidicedisin Edwin!

***

Ne kadar oldu bilmiyorum, yorulmuştum. Edwin ise yayı ile ilgileniyordu. Kapıya doğru giderken Edwin'nin sesi ile ona döndüm, "Çok mıymıntı kızsın. Bide bayıl, tam olsun."

Göz devirdim. Yürürken aklıma gelen şeyle sırıttım..
~Edwin Black~
Gelen sesle kafamı kaldırdım, Ella düşmüştü.

"Hadi kalk ayağa Ella, bayılmadın biliyorum gıcık kız."

Ses yoktu. Tekrar konuştum yine yoktu. "Ella ayağa kalk h-hadi."

"Ella?"

Yok, yine ses yok. Ona doğru yürümeye başlarken yine konuştum, "E-Ella?"

Yanına gelmiştim, bayılmadın demi Ella? Has-

"Ella?" Onu dürterken konuşmaya devam ediyordum. "Uyansana lan Ella? Hiç komik bir şaka d-değil!"

"E-Ella?"

Lan ya öldüyse! Bittim oğlum ben!

"Ella uyan bak!"

"Bak uyanırsan burda defolup gitçem! Uyansan lan!"

Kapıya baktım gelen geçen var mı diye, yoktu. Off..

Gelen kahkaha sesi ile Ella'ya döndüm. Şaka yapmıştı! Gıcık kız! Sinirle ayağıya kalktım, Ella ise hâlâ yerde kahkaha atıyordu. Kötülük kraliçesi Maşallah! Gıcıklar prensesi!

"Soğuklar prensi hadi 'nazikçe' defolun! Uyandım ben!"

Gülmeye devam ediyordu. Göz devirip yayımı alıp kapıya gittim. Kapıdan çıkmadan Ella'ya bakıp konuştum, "Senden nefret ediyorum!" Güldü, "Bende."

Kapıdan çıkıp hızla dışarıya çıktım. Sinirliydim ve Leo'yu bulmam lazımdı. Yanıma gelen Nigreos'u fark edince sinirle konuştum, "Ben erken çıkıcam, bir saat boyunca yanıma sen ve Leo dışında gelenin söyle kellesini alsınlar! Vallah çekemem bir bayılmayı daha!"

Sinsice sırıttığını hissettim, arada korkuyordum bu kelebekten yalan yok. "Tabi Edwin." Diyip yanımdan uçuşarak gittiğinde bahçeye çıkmıştım. Leo'nun yanına gittim.

***

Bir iki saat geçmişti, sakinlenmiştim. Leo ile sarayın bahçesindeydik. Aklıma Ella'nın bayılma şakası yaptığı an gelmişti.

'Onun için edişelendin.'

İç sesim saçmalamazsan olur mu?

'Yalan mı?'

Yalan iç sesciğim!

'Yalan dolan be! Ödün koptu ona bir şey olucak diye!'

'Siyahının içine beyaz girecek diye, onu da içine çekeceksin diye, onu da kendin gibi yapıcaksın diye iliklerine kadar korktun! Onun başına bir şey gelicek diye ödün koptu!'

"Saçmala Edwin!"

"He?"

Leo'nun sesi ile ona döndüm, yanlışlıkla konuşmuştum. "He yok bir şey." Dedim Leo'ya. İç sesim konuşmaya devam etti...

'Yine korkuyorsun, onu kendi içine çekmekten. İliklerine kadar korkuyorsun, onu da bu kabusa çekmekten. Siyahın, beyazı sevmesinden ve beyazın zehirlenmesinden deli gibi korkuyorsun...'

Ölüm KelebeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin