Yağmur

35 23 6
                                    


'İnsan birinin birine bıraktığı hissi de unutabilir mi zamanla?'

Uzunca sıkışıp kaldığım bu harabede nefessiz nice ömür tüketmiştim. Kurtulmaya çabaladıkça daha fazla çökmüştü üzerime taşlar. Şimdi bir yol daha vardı önümde ve o yol beni başka bir harabeye götürüyordu. Bu sokaklar bu yollar bana izin vermiyordu ki geçip gideyim , kurtulup soluklanayım.

Yağmur yine ıslatıyordu kirpiklerimi. Oysa daha ne olmuştu ki ellerimizin İzi silinmesin diye uğraştığım o köprüde sırılsıklam ıslanışım. Şimdi izimizi sonsuza kadar sildiğim bu sahil eklenmişti. Bu defa yağmurun bu izi silmesini dilemiştim. Bir vedanın ağırlığı böyle olmamalıydı. Geçip gitmeliydim. Az ileride bir duvar dibine çöküp ağlamalıydım. Bu olmamalıydı. Ama şimdi önümde diz çöken bu yabancı ve ardımda veda ederek bıraktığım sevdam . Gözlerim sırtımın ardında ürkekçe. Korkuyordum. Dizlerim bedenime bu defa ölü ağırlığı sunuyordu. Havada çırpılan eller evet evet diye bağıran bir çok insan. Hayır diye haykırmak istiyordum dünyaya. Her şeye karşı olan öfkemi kızgınlığımı kırgınlığımı feryad etmek istiyordum. Sustum.Yine yapamadım. Ne hayır diyebildim ne de arkama dönüp bakabildim. Kaçmak istediğim yere beni bağlayan bir diğer şeyse uzakta çok iyi tanıdığım bir çift gözün üzerimde oluşuydu. ABİM.

Yazar'dan

Genç adam sakince yürüyordu kaldırımda. Her zaman darmadağın olan kafası bu gün fazlasıyla dingindi. Yorulmuştu. Bunalmıştı. Sıkılmıştı. Sürekli gözünün önünde tekrarlanan şeyler artık canını sıkmaktan başka bir işe yaramıyordular. Sorgulamadı bu defa . Yürüdü . Yürüdü. Sonra bir kaldırım taşına oturup kafasını gökyüzüne çevirdi. Yağmur yağacak gibiydi. Yağmur yağmasını diledi. Ağlamamak için direnmeye çabalıyordu ama onun artık içindekileri yağmura karıştırıp toprağa gömesi vardı. Dayanamıyordu. Yaşadıklarının ağırlığına artık gücü yetmiyordu. Karşısındaki herkes gerçekten karşısındaydı. Yanında hissedebileceği kimse yoktu. Yalnızdı. Bu mühim değildi alışıyordu. Ama sürekli geçmişinin her gün gözünün önüne  serilmesi onu çokça rahatsız etmeye başlamıştı.

Genç adam cebindeki kutuyu çıkardı. Bu küçük kutuya tüm geleceğini hayallerini hatta geçmişini bile sığdırmıştı. Ama içine sığdıramadığı tek şey sevdiği kadındı. Kendisi de biliyordu istese de artık bu kutunun içine sığmazdı. Gerek dahi kalmamıştı. Kurtulmalıydı peşinden sürüklediği şeylerden. Genç adam yavaşça kalktı oturduğu yerden. Acelesi yoktu . Belki de yol boyunca bu kutunun içine tüm kırıklarını , hüzünlerini , acılarını da sığdırıp denizin en dibine gönderebilirdi. Yapması gereken tek şey düşünmeyi bırakmaktı. Çünkü ne zaman düşünse kalbinin düşüncelerine hükmettiğine şahit oluyordu. Hala kalbinde bir insanın bir insana bıraktığı hisler vardı.

Adımları da yavaştı, düşünceleri de . Yavaştan ziyade boş bir ruhu , ölü bir bedeni taşıyor gibiydi. Sürekli kaçıp durduğu şey onu mahvetmişti. Ve sürekli kaçıp durduğu şey tam karşısında bir başkasının dudaklarına dudaklarını kenetlemişti. 'Olabilir' diye düşündü genç adam. O beden de o kalp de artık ona ait değildi . Ama Sinirlenmişti, onu sinirlendiren kirli bir bedeni ve çirkin bir kalbi neden hala sevebiliyor oluşuydu. Sertti bu defa adımları. Parmakları Avucundaki kutuyu daha fazla kenetlemişti. Kırmak ister gibi , parçalayacak gibi ama sadece Denize fırlatıp gidecekti. Kurtulacaktı . Her şey bitecekti.

Tam o esnada karşısında gördüğü bu küçük kız hayatını bambaşka bir noktaya sürüklüyordu. Düşünmeyi bırak demişti kendine ve bırakmıştı. Genç adam'ın bu defa adımları hızlı ve kendinden emindi. İçinde çarpan kalbi bir başka çarpıyordu. Duymadı. İlerledi. İlerledikçe küçük bayan diye adlandırdığı bu yabancının yüzü netleşiyor , netleşen duru yüzündeki acı hüznü görebiliyordu. Bu onu durdurmaya yetmemişti. Bu defa sadece kendisini düşündü. Ve her şeyi ardında bırakarak diz çöktü.

'Ama seenn....'

Genç adam onun konuşmasına müsade etmeyerek gözlerinin içine bakarak tek seferde sesi bile titremeden tek hamlesini yapmıştı.

'Benimle Evlenir Misin?'

Yağmur o anda bir gök gürültüsüyle başlamış genç adam'ın acıları yanağından birer birer yağmurla beraber toprağa karışmıştı.

LİMONLU ŞEKER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin