12 | 𝑔𝑟𝛼𝜈𝜀𝜑𝛼𝑟𝜕.

904 114 57
                                    

_________________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

_________________

y/n'nin hanma'ya ablası ile ilgili
yaşananları anlatmasının üzerinden yaklaşık iki hafta geçmişti. bu iki haftada genç kız kendini yavaş yavaş toplarlamış ve hanma ile konuşma sıklığını da arttırmıştı.

her şeyin mükemmel olduğu söylenmezdi. ailesi eskisi kadar onun üstüne gelmeseler de onu artık daha dikkatli bir şekilde takip ediyorlar ve öğretmenleriyle de sürekli iletişim halindelerdi. y/n, bunun farkındalığıyla derslerine daha da çok çalışmıştı. derslerinde yaşanması beklenen düşüş yerine artış ise ebeveynlerinin ağzını kapalı tutmak için yeterli bir sebep olmuştu. 

her akşam yemeğinde onun davranışlarının konuşulmaması ve samimi olmayan insanlarla her gün görüşmek zorunda kalmaması y/n'yi olumlu etkilemişti. artık bir nevi rahatladığı için ders çalışmak ona zor gelmemişti.

geçen günler onun sınav haftasına dahil olduğu, bir yandan da hanma ile sıra arkadaşlığı devam ettiği için hanma'nın da notları biraz olsun yükselmişti.

y/n; yanındaki hanma'ya baktıktan sonra hızlıca başını öğretmen masasının üstüne oturmuş, elindeki kağıdı inceleyen hocaya çevirdi.

bugün birkaç gün önce girdikleri sınavın sonuçları açıklanacaktı ve y/n ile hanma, hanma'nın 50'den yüksek not alamayacağına dair iddiaya girmişlerdi.

hoca sınıf listesinin sonuna yaklaşırken çoktan y/n'nin sonucunu açıklamış, sıra hanma'ya yaklaşmıştı. 

oğlan, yavaşça genç kıza yaklaşarak elini y/n'nin bacağına koydu. y/n dikkatini hocadan ayırmazken kırklı yaşlarının sonunda olan kadının dudaklarından "hanma, 56." sözcükleri döküldü.

duyduklarıyla hanma'nın dudakları kendini beğenmişlikle yukarı doğru kıvrılmıştı. y/n ise oğlana bakarak tuttuğu nefesini dışarı vermekle yetindi. iddiayı kazanması durumunda hanma'nın kendisini bir çete kavgasına götürmesini istemişti hanma ise kendisinin ne istediğini söylemediği için içten içe biraz tedirgindi.

"gerçekten 6 puanla kazandığına inanamıyorum."

hanma sesli bir şekilde güldü. "6 puansa 6 puan. sonuçta kazandım?"

hocanın dersin sonuna doğru notları okumaya başlamasından dolayı listedeki son ismi söylemesinin üstünden çok geçmeden zil çaldı. 

oğlan, y/n'nin bacağının üstünde duran elini çekerek ayağa kalktı. hafifçe başıyla kapıyı işaret edip "hadi gidelim." dedi.

genç kız da ayağa kalkıp onu takip ederken bahçede çok göz önünde durmayan bir yere oturmuşlardı. "iddiayı sen kazandın. karşılığında ne istiyorsun?" diye sordu y/n.

hanma gözlerini bahçedeki sahada basketbol oynayan çocuklardan ayırmadan "seni götürmek istediğim bir yer var." dedi. "oraya gideceğiz."

y/n herhangi bir şey söylemeden onu onayladığını belirten bir mırıltı çıkardı. "yalnız ne zaman gideceğiz? bu akşam müsait değilim, gitar kursum var."

genç kız ailesine içinden geçenleri söyledikten ve hanma'nın sözleriyle suçluluk duygusundan kurtulduğundan beri kendini özgür hissediyordu. sanki onu yıllardır hapseden kafesten çıkmış gibiydi.

bu özgürlük onun aslında bu zamana kadar hiçbir şeyi denemediğini fark etmesini sağladı. her zaman ablası her şeyde en iyisi olduğu için herhangi bir kursa gitmeye, yeni bir hobi edinmeye çabalamamıştı bile. 

ve aldığı yeni bir kararla gitar kursuna yazılmaya karar verdi. sınav haftası da iyi geçtiği için ailesi bu kararına engel olmadılar. bugün ise ilk dersine gidecekti.

"gitar kursu mu?" oğlanın gözleri y/n'ninkileri buldu.

y/n hafifçe gülümsedi. "evet, sana geçen bahsetmiştim. yeni bir şeyler denemek istiyorum."

hanma'nın genç kız ile tanıştığından beri muhtemelen 2. kez gördüğü bu gerçek gülümseme onu mutlu ederken bir yandan da endişelendirmişti. ya y/n yaşadığı şeyleri atlatıp çok daha mutlu bir insan olduğunda hanma'yı bırakıp giderse? daha önce kullanılmışlık duygusunun tadına bakmayan hanma; kullanılamayacak kadar zeki, planlı ve acımasızdı. fakat gülümsemesinin yerini hemen ifadesiz yüzü alan karşısındaki kız, bu üç özelliğini de kullanamamasına neden oluyordu.

"peki, ben bırakırım seni."

"ne? gerek yok, hanma. babam bırakacakmış. zaten biraz uzak gideceğim yer."

hanma dirseklerini bacaklarına dayayarak oturduğu bankta sırtını dikleştirerek arkaya yaslandı. "ne fark eder? benim de motorum var."

y/n motora binmeyi çok isterdi fakat o kafesten çıkması onu tamamıyla özgür yapmıyordu. her şeye kendi karar veremezdi. "annemlerin buna izin vereceğini sanmıyorum."

oğlan boş bakışlarla kıza baktı. gittikçe sinirleri bozulmaya başlıyordu. kafasında, içinde son sürat motoruyla y/n'nin babasının arabasına çarpmanın da bulunduğu birçok senaryoyu yaklaşık beş saniye içinde kurduktan sonra parmaklarını saçlarının arasından geçirerek "pekala." dedi.

____________________

fazla kontrol edemedim ve beğenmedim ama atıyorum yine de

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

fazla kontrol edemedim ve beğenmedim ama atıyorum yine de.

düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın!

𝙜𝙧𝙖𝙫𝙚𝙮𝙖𝙧𝙙. | hanmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin