"-Allah senden razı olsun kızım ..."
Pansuman yaptığım teyze bana hayır duaları eksik etmemişti. "-Teşekkür ederim teyzecim ..." Derken eşyalarımı topluyordum.
"-Erkek arkadaşın falan var mı, Yüzüğün yok belli ki evli değilsin ..."
Evet evli değildim. "-Yok teyzecim. Geçmiş olsun ..."
Mesai saatim bitmişti. Üzerimi değiştirip evime doğru ilerlemeye başladım.
sokakta ilerlerken bir kadının acı içinde çığlık attığını duydum. koşa koşa yanına gittim. Tam karşıda ki evden birkaç adam telaş içinde yanımıza geldi.
Kadının doğumu yaklaşıyordu. Eşi olduğunu öğrendiğim bir adama onu kucaklayıp eve götürmesini söyledim. Evde birkaç kadın bana yardımcı oldu.
Bebek sağlıklı bir şekilde doğmuştu. Derin bir nefes aldım. Onu evde ki kadınlara teslim ettim. Odadan dışarı çıktım. Bir kadın yanıma gelip bana sıkı sarıldı. "-Allah senden razı olsun. Dile benden ne dilersen..."
Kocaman gülümsedim. "-Bu benim işim. Hayırlı olsun bu arada." Kapı açıldı ,bir kadın bizi içeriye çağırdı. Bebek annesinin kucağında huzur içinde uyuyordu.
"- Hayırlı olsun..."
Bana ışıldayan gözlerle baktı.
Yanına çağırdı bebeğini bana doğru uzattı. Onu kucakladım o kadar küçüktü ki anlatamazdım. "- İzninizle bebeğime sizin isimizi vermek istiyorum..."
Benim adımda bir bebek mi ? Bu inanılmaz olurdu. Yani dünyada Gül adında binlerce kişi olabilirdi ama bu çok farklıydı.
"-Gül , senin adın gül."
Annesi kocaman gülümsedi. Minik bir kız çocuğu koştura koştura bebeğin yanına geldi. "-Anne kardeşim mi geldi. " Annesine kocaman sarıldı. Bana Efsun'umu hatırlattı.
"- Evet bak ..."
Bebeği öptü, kokladı. O kadar tatlı görünüyorlardı ki. Sonra odaya bir kişi daha girdi oda babası oluyordu galiba. Bebeğe uzun uzun baktı. Sonra gidip eşine sarıldı.
Yanıma geldi. Bebeği almak için yavaşça onu kucakladı.
"-Hoş geldin..."
Ellerinden tuttu. Bana minnettar gözlerle baktı.
"-Çöp atmak için evden çıkıp gitmiş. Allah'tan sen denk geldin. Dile benden ne dilersen..."
Rica ederim anlamında gülümsedim. Birkaç dakika daha oturup sohbet ettik. Efsun beni beklerdi. Onlarla vedalaştım. Bebeği bir kez öpüp odadan çıktım.
"-Ferhat sen kızımıza eşlik et gece gece yalnız gitmesin olur mu ?" Başını öne ve geriye salladı. Aslında hiç gerek yoktu ama maalesef hava kararmıştı ve benim için endişeleniyorlardı.
Ferhat ile uzun uzun yürüdük. Eve girene kadar bana eşlik etmişti. "-Bu gün için çok teşekkür ederim. İyi ki ordaydın."
Ne demek dercesine ona baktım. "- Size numaramı veriyim. Bir ihtiyacınız olursa beni ararsınız..."
Kartı bana uzattı. Onu kırmamak adına kartı aldım.
Vedalaştık. Eve döndüm Efsun yatağında mışıl mışıl uyuyordu. Bakıcısı onu uyuttuktan sonra gidiyordu.
Otizmli olduğu için yalnız kalamıyordu.
Başına bir şey gelir diye korkuyordum. "-Anne. Anneannemle dedeme gidelim .." Gülümseyip saçını okşadım. Annanesini ve babaannesini çok seviyordu. "-Tamam söz yarın seni onlara götürücem tamam mı ?"
Hem dedesinin doğum günüydü ona bir sürpriz hazırlayabilirdik. Ona sarılıp uyudum.
Sabah kalkıp ona en sevdiği yemekten hazırladım. Sabah pankek yemeye bayılırdı. Uyanıp koştura koştura mutfağa geldi. Kokusunu almıştı yemeğin.
"-Ellerine sağlık annem."
Beraber güzel bir kahvaltı ettik. Yaklaşık 1 saatlik bir yolculuk yapacaktık. Ananesine bize biraz uzak oturuyordu.
"-Hadi bakalım kemerimizi takalım."
Kemeri taktı. Arabanın üstünü açtım. Bunu yapmaya bayılıyordu. Gaza bastım ,birde müzik açtım.
"-Evet inebilirsin."
Kemerini söktüğü gibi anneannesinin yanına gitti.
Bende arabadan binip onun yanına gittim. Annem bize çok güzel yemekler hazırlamıştı.
Uzun uzun sohbet ettik. Hava kararmadan eve dönecektik ama dedesinden ayrılmak istemiyordu. Dedesinin doğum gününü kutlarken çok yorulmuştu. Fırsattan istifade arabaya yatırıp eve doğru ilerledim. Babam biraz hastaydı ama ufak bir operasyonla iyileşecekti.
Gece yolculuklarını çok severdim. Onu odasına yatırdım. Sabah olmak üzereydi babamın ameliyatından dolayı kafam doluydu uykularımı kaçırıyordu.
Sabaha kadar bir şeyler izledim. Saat yaklaşınca iş için hazırlandım bakıcımız gelmişti. "-Ablacım ben çıkıyorum..." Ona sıkı sıkı sarıldım. Bakıcıdan çok bir Aile bireyi gibi olmuştu benim için.
Hastane yine çok kalabalıktı. Bir tane adam gelmiş bana sıra için baskı yapıp duruyordu. "- Ya kadın anlamıyor musun. Başım çok ağrıyor çok kötüyüm ..."
Göz devirdim. Allah bana sabır versin m. "-Beyefendi benim yapabileceğim bir şey yok." Bir şey demesini beklemeden ilerledim. "-Sen bittin kızım. Sen benim kim olduğumu bilmiyorsun."
Birkaç hastayla daha ilgilendim. Mesai saatim bitmek üzereydi. Üzerimi değiştirip eve doğru ilerlemeye başladım.
O bana baskı yapan adam yolumu kesmişti.
Arabadan inmek zorunda kaldım. "-Ben sana demedim mi ? " Elinde çakı vardı.
Arabaya iyice yaklaştım. Binmek isterken saçımdan tuttu. O an beklenmeyen bir şey oldu. Ferhat gelmişti.
Ben arabaya yapışıp nefesimi düzenlemeye çalışıyordum. Adamı göndermişti. "-İyi misin?" Başımı öne ve geriye salladım. Eğer o burada olmasa o beni öldürürdü.
Arabayı bu halde kullanamazdım. "-Arabayı ben kullanayım. Seni eve kadar bırakabilirim."
Ona zahmet çıkarmak istemezdim ama Efsun beni evde bekliyordu.
O şoför koltuğuna bende yan koltuğuna oturdum. Pencereyi sonuna kadar açtım. "-Çok teşekkür ederim. Gelin size bir kahve yapıyım."
Gelmek istemeseydi ısrar ettim ve eve gittik. Efsun oturmuş film izliyordu. Ferhat garip bir tepki vermişti. Arkasını döndü ve hiçbir şey söylemeden çıktı ve gitti. Muhtemelen işi çıkmıştı.
Efsun'la film izlemeye başladım. Yarın izinliydim onunla doya doya gezecektik. Akşam boyunca filmler izledik. O benim bu hayattaki mutluluğumdu.
Babası bizi terk edip gittiğinde ona sığındım ben. O benim karanlığıma ,umutsuzluğuma bir güneş gibi doğmuştu.
Sabah yine kahvaltı ettikten sonra güzelce hazırlandık. Çarşıya gidecektik anne kız. Arabayla ilerlerken Ferhat'ın yengesini gördüm. Adını neden soramamıştım ki .
Arabanın penceresini açtım sevinçle yanımıza geldi. "-Bende kaç gündür seni arıyorum. Ferhat'ı hastaneye gönderdim. Sana söylemeden dönmüş gel bi kahvemizi iç sohbet edelim olur mu ?"
Efsun buna istekli gibiydi. Evde ki bebeği sevmek istiyordu. Tamam diyip arabamı park ettim. Evde ki salona oturduk. Ferhat'ta buradaydı. "- Bu hanım kız kim ?"
Efsun'u soruyorlardı. "-Benim kızım." Gülümseyerek onun saçını okşadım. Bebeğe asla dokunmadan uzaktan bakıyordu. Canını yakmak istemiyordu anlaşılan.
"-Ha sen demek o yüzden..."
Ferhat'a bir şey söyleyecekken onu susturdu. "-Babası nerde peki onu da bekleriz kahve içmeye." Babası bizim hayatımızda yoktu. "- Babasının nerde olduğunu bilmiyoruz. Efsun doğmadan çıktı ve gitti."
Anlıyorum anlamında kafa salladı. Uzun uzun sohbet ettik. Artık gitme vaktimiz gelmişti. Arabaya binecekken Ferhat koştur koştur yanımıza geldi.
"- Dün kahveyi içemedik istersen yarın seni alıyım içerelim kahvemizi ?"
Bu bir kahveden daha fazlasıydı. Randevu olmalıydı bunun adı. Neden olmasın ki bir kahveden bir şey olmazdı.
"-Tamam." Şaşırmış hatta biraz sevinmişti.
"-Tamam o zaman yarın iş çıkışında seni almaya gelirim ben."
Tamam anlamında kafa salladım. Hızla arabasına binip eve gitti. Bende arabama bindim ve eve ilerledik. Peki ben yarın ne giyecektim ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Merhemi
General FictionYaşadığı onlarca şeye rağmen yüreğinde ki çiçeğin solmasına izin vermedi. Koruyup kolladı onu. Ama etrafında ki herkes yapraklarını acımadan yoldu. Oda kendini nasıl koruyacaktı ? Bu hikaye bir mücadele hikayesidir.