2.bölüm

33 19 1
                                    


"- Aysu bak son kez söylüyorum, Evlenmiyoruz ,sadece çay içeceğiz ."

Aysu'ya olanları anlattıktan sonra mutluluktan çıldırmış gibiydi, sanki yarın nikahım varmış gibi davranıyordu.
"-Yaa harika oldun işte , Bembeyaz bir elbise kuğu gibi oldun maşAllah sana ..."

Aynada kendime bir kez daha baktım. "-Sana emanet ediyorum ama sorun olmaz değil mi ?" Olmaz olmaz.
"- Kızım yaa bir şans versen olmaz mı ?"

Başımı iki yana salladım.
"- Ben aşk defterini kapatalı çok oldu, yaklaşık bir yıl kadar önce bitti benim işim."

Çantamı aldım, kısa bir vedalaşmadan sonra arabama bindim. Buluşmaya gidiceğimiz yeri konum atmıştı. Konumu takip ettim.

"- Hoşgeldin."

Elini uzattı. Ama tutmadım. "-Oturalım mı ?"
Garson çoktan yanımıza gelmişti. Elini tutmamam onu kırmış olabilir miydi. "- Umurunda değil gibi görünüyordu.

"-Bize iki sade kahve."

Benim sadece içtiğimi nerden biliyordu. "- Nasılsın ?"
Uzun uzun beni izledi. Acaba elbise çok mu abartı olmuştu ? Ah Aysu ah kesin bana yakışmadı bu.

"- Bu elbise en çok sana yakışmış ..."

Bir anda böyle diyince , şaşırmıştım kesinlikle heyecan değildi. Kahveyi dökmemek adına masaya bıraktım. "- En çok ?"

En çok derken , birçok kişinim üzerinde bu elbiseyi görmüş olmalıydı. "- Bu özel tasarım bir elbise ,eski bir tanıdığım tasarladı hatta bu elbiseyi."

Acaba kimdi, böyle şeyler düşünüp anımızı mahvetmek istemedim. "- Ferhat ? Gül ? Sizi gördüğüme çok sevindim ..." Aaa diyip ayağa kalktım. Hani o doğumunu yaptırdığım asiye abla varya o gelmişti.

İkimizede sarıldı, Ferhat işi olduğunu söyleyip masadan kalktı. "- Ela'nın tasarladığı bir elbise bu , Sanki senin için tasarlanmış gibi."

Demek elbiseyi tasarlayan kişi kızdı. "- Yaa Ferhat'ta bir tanıdığının tasarladığını söylemişti. " Ufak bir kahkaha attı. "-Aramızda kalsın. Eski sevgilisi tasarladı. Moda tasarımı okudu hemde yurt dışında. "

Ferhat geri geldi ve yerine oturdu. Ayağım, yanlışlıkla bacağına çarpmıştı. Hemde sert bir şekilde. Tesadüf işte.
Yan masadan gelen gürültü beni korkutmuştu. Kadının biri acı içinde bağırıp yere yığıldı. Bayılmıştı ne oluyordu.

Koşarak o tarafa gittim. Asiye ve Ferhat derin bir sohbet içindeydi beni fark bile etmediler. "-Hanfendi iyi misiniz ?"

Karşısındaki adama kaşlarım çatık bir şekilde baktım. Eli morarmıştı. "- Bakabilir miyim ?" Elimi uzatıcakken diğer adam bileğimi sıkıca tuttu. Oldukça güçlüydü ufak bir inleme oldu. Kolunu ters çevirdim. Sonra bir anda ortalık karıştı. Ferhat gelip adamı yumrukluyordu.

"-İyi misiniz ?"

Adam acı içinde duvara yaslandı. Acı içinde. "-Polis çağırın yardım edin diye bağırıyordu. Asiye abla bir anda yanımda belirdi. "- Polis burada , bir dilek hakkın daha var. Ya burdan toz olup gidersin. Yada simdi önce ağzını burnunu kırar sonra ters kelepçe yersin karar senin ?"

Adam koşarak gözden kayboldu. Kadın taksiye bindi. Babasının evine gidiceğini ,kesinlikle gelmemizi istemediğini söyledi. Ferhatla birkaç dakika daha öylece oturduk. En sonunda eve dönmeye karar verim. Arabayla geldiğim için sadece beni takip edecekti arkadan.

Arabadan indim. Onunla vedalaşmak için tam yanına gidicektim ki kapıdan Aysu koşarak geldi. Ben onun yanına giderken Ferhat koşar adım yanımıza gelmişti.

Elleri titriyordu. "- Gül  ,Efsun  yok Gül Efsun  yok ." Hıçkırmaktan zar zor konuşuyordu. "-Mısır istedi gittim mutfakta patlattım. Döndüğümde de yoktu. "

Telaşla Ferhata baktım. Bir şey yok anlamında elini salladı. "-Hadi arayalım onu ..." Hepimiz 4 bir yana koştuk. "-Efsun ,Efsun  nerdesin ?" Hem bağırıyor ,hemde etrafa bakıyordum. Ağlayarak yere çöktüm.

Gücüm kalmamıştı dizlerim titriyordu. "- Gül ,bana bakarmısın."
Akan göz yaşlarımı elleriyle sildi.

Şu an farkettim bakışlarını. Sert bir şekilde yutkundu. Dudaklarımı önce baktı, sonra gözlerime baktı. Tam bana doğru yaklaşıyordu ki telefon çaldı.

Bilinmeyen numaraydı. Ama kimin aradığını çok iyi biliyordum. "- Lan şerfsiz sen beni ne hakla ararsın."
Sesim sokakta yankılanıyordu.

Ferhat böyle yükselince telaşlandı. "-Sakin ol Efsun  benimle. Senin evine getiriyorum." Bir anda ayağa kalkıp hızla koşmaya başladım. Bu ayakkabılarla koşamıyordum. Onları çıkardım ve uzağa fırlattım.

Dakikalar sonra evin önüne geldim. Efsun  ve Aysu ordaydı. Efsun'u  kucakladım. Ağlıyordu hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Kaldırıma oturup onu kucağıma aldım. Mert'de yanıma geldi.

Rahatsız olsamda belli etmedim. "-Annecim noldu, hadi anlat bana neden kaçtın ? Neden ağlıyorsun ?"
Elimi saçlarına koyucakken Mert'in elide oraya gittiğinden eli elime değmişti. Ateşe değmiş gibi çektim elimi.

"- Dedem ölmesin anne dedem ölmesin !"

Saçlarını geriye iktirip alnından öptüm. "- Kuzum dedene bir şey olmıycak korkma. Eliyle beni iktirdi. "-Yalan söyleme annanem söyledi , Ağlıyordu dedem melek olmuş !"

Dünya dönmüyordu, Nefes almıyordum sanki. Ruzgar yakıcı bir ateş, aldığım nefes zehir olmuştu. Telaşla telefona baktım. Annem 20 kere aramıştı ama kapalı olduğu için açmamıştım.

"-Benim gitmem gerek dedim."

Tuana'yı yine Aysu'ya emanet edicektim. "-Kapıyı kilitle !" Diye ikazda bulunup arabaya doğru koşmaya başladım. Mert beni arkamdan tuttu.

"-Seni ben götiriyim gidemezsin böyle. "

O an Ferhat'ın arabası yanımda belirdi. Kapıyı açtı. Hiç düşünmeden bindim.
Dakikalar sonra eve ulaştık kapı açıktı. Birkaç konu komşu annemi sakinleştirmeye çalışıyordu.

"-Babam nerde ?"

Eve hızla girdim. Yerde kanlar içinde yatan babamı gördüm. Olduğum yere çivilenip kaldım. Dizlerim beni taşımıyordu, tam düşücekken güçü 2 el beni sıkıca tuttu. Bu eller Ferhat'a aitti.

"- Gül hadi sakin ol, kalp masajına ihtiyacı var lütfen sakin ol , hemşiresin sen ilkyardım uygula !"

Sesi beni sakinleştiriyordu. Bende her nedense böyle ataklar olabiliyordu.
Silkelenip tam gidicekken birkaç kişi odaya daldı. Sağlık ekibi buraya gelmişti bile.

Derin bir nefes aldım. Defibrilatörü çıkardı ve ilk yardım uygulamaya başlandı.
Bildiğim tüm duaları ediyordum.

1,2,3 babam elektirik yüzünden ufak bir şekilde zıpladı. Birkaç kez bunu tekrar ettiler. "-Hadi baba !"

Artık ağlamıyordum. Sadece flim izler gibi izliyordum.
"- Hadi baba !" Birkaç kez daha bu yapıldı.

Kalbi çalışıyor dedi. Derin bir nefes aldım. Solunum yok, ambuyu verin. Solunum desteği sağlanmaya başlandı. Sedyeyle ambulansa bindirdiler.

Bizde Ferhat'ın arabasıyla onları takip ediyorduk. Hızla hastaneye girdik. Onu yoğun bakıma aldıkları için, asla ve asla bizi içeri almıyorlardı.

Bir sağa bir sola volta atıp duruyordum. Asiye abla ve Ferhat'ın tüm ailesi buraya geldi. Asiye abla bana sarılınca hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

"-Ağla kuzum ağla ...."

Ağlamam daha da şiddetlendi. Yere diz çöktük. Asiye abla bana sıkı sıkı sarılıyordu. Asla ve asla bırakmıyordu.

* Sevgiyi kazanmak kaybetmekten çok daha zordur. İnsan sevdiği insanlara güvenmek ister ama güven bir cam vazo gibidir , kırılırsa tamiri imkansızdır,bir daha asla eskisi gibi olamaz...

Gül Merhemi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin