& kalbimizde ki acıları bir merhem sürüp geçirebiliyor muyduk ?
Daha fazlasına dayanamadığım için odadan çıktım. Koltuğa oturup derin nefesler aldım. Karnıma acı bir ağrı saplanmıştı.
Saniyeler geçmişti Ferhat odadan çıkmış ,Efsun uyumuştu. Sessizce yanıma oturdu. Yüzüme inatla bakmıyordu. Ağlama seslerim hıçkırıklara dönüşmüştü.
Ferhat ellerini yumruk yapmıştı.
Ellerini tuttum. Dolu gözlerle bana baktı."- Benim canım bu kadar yanıyorsa seni düşünemiyorum Gül. Özür dilerim ,özür dileri." Ona sıkıca sarıldım. O öyle bir yüreğe sahipti ki acınızı yüreğinden hissederdi.
Nazikçe benden ayrıldı. Odadan çıkıp ,evden çıktı. Işıkları kapattım, tıpkı hayatımda ki sönenen ışıklar gibi.Saatlerce uyuyamamıştım. En son vücudum kendini uykunun kollarına bırakmıştı. "- Annem, uyan." Efsun'un elleri yanağım da gözleri gözlerimdeydi. "- Yemek yapalım mı ?" Kızım beni çok iyi tanırdı. Severdi ,düşünürdü. Ben onun her şeyini bilirdim , oda beni bilirdi. Şu koca dünyada sadece ikimiz kalmıştık.
Mutfakta saatlerce yemek yaptık.
En son güzel bir masa kurduk. Ferhat'ı davet edecektik. Telefonumla aradığımda meşgule atmıştı. Kapı çalınca gidip açtık gelen Ferhat'tı. Efsun koşarak ona sarıldı. "- Baba ..." Ferhat onun saçlarından öptü. "- Kızım.."Onlara bakarken babam aklıma gelmişti. Canım o kadar yanıyordu ki. Bir kurşunla hayatına son vermişlerdi. Ve ben ölsemde onları bulurdum.
"- Sana çok güzel yemekler yaptık , parmaklarını yiyeceksin..."
Bunu küçük parmaklarını sallayarak söyleyince hep beraber kahkaha attık.Keyifli bir yemek yedik. Ferhat ona getirdiği barbi evini verdi.
Biz oturmuş çay içiyorduk. Bir anda önüme 3 tane uçak bileti bıraktı. "- Bunlar ne ?" Çaydan bir yudum içip arkasına yaslandı."- Dünyanın en iyi doktoruna muayene olmaya gidiyoruz , hazırlan yolculuk var ..."
Ağzım bir karış açık kaldı. Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Gerçek olup olmadığını sorguluyordum da.Koşup ona sarıldım. İkimizde bu sefer gülüyorduk. Hızla bavullarımızı hazırlayıp havaalanına ilerledik. Ferhatın bir elini ben bir elini Efsun tutuyordu. Arkadan hiddetle bağıran sesle o tarafa döndük. "- Gül !" Gelen Mert'ti. Efsun sıkıca Ferhat'a sarıldı.
"- Bu adamın nasıl elinden tutarsın Gül sen benim çocuğumun annesinin. Onu hiçbir yere götüremezsin!" Ferhat tek kaşını kaldırdı. "- Bal gibide gideriz ! Doğurtmakla baba olunmaz, doğurmakla da anne olunamaz. 6 yıldır yapmadığın babalığın şimdi mi aklına geldi lan !"
Ferhat yanıma gelip elimden tuttu. "- Bana bak git burdan yoksa sonu kötü olucak Mert !"
Ferhat'la birleşen ellerimize dik dik baktı. Mert'in eli Efsun'a uzanınca elini sıkıca tutup ters çevirdi. "- Bana bak kaç dakikadır kendimi zor tutuyorum. Hıncımı senden çıkarmadan toz ol ! Yoksa ölün bile kurtulamaz benden.Mert gitmemişti. Biz uçağa binene kadar hiçbir şey yapmamış sadece bizi izlemişti. Saatler sonra uçak inince direkt hastaneye gittik. Ferhat ne kadar doktor varsa hepsine Efsun'u muayene ettirmişti. Konulan teşhis belliydi.
Evet Efsun kanserdi ama daha başlangıçtaydık. Bu yüzden çok şansıydık. Yine de canım çok yanıyordu. Doktor birkaç hap yazmıştı Efsun'a yoğun bir tedavi Efsun'u bekliyordu. Ferhat'ın tuttuğu eve yerleştik. Ve bu şehri gezmek üzere tekrar dışarıya çıktık.
Ne kadar mağaza ve gezilecek yer varsa her yeri dolaşıp yorulmuştuk. Birkaç kıyafet bile almıştık. Eve döndük Efsun çoktan uyuyakalmıştı. Bense Ferhat'ın omuzunda flim izliyordum. Esneyince odama gitmek üzere ayaklandım. Sinsi bir gülüşle Ferhat'a döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Merhemi
General FictionYaşadığı onlarca şeye rağmen yüreğinde ki çiçeğin solmasına izin vermedi. Koruyup kolladı onu. Ama etrafında ki herkes yapraklarını acımadan yoldu. Oda kendini nasıl koruyacaktı ? Bu hikaye bir mücadele hikayesidir.