BÖLÜM BİR
Dolu Kalpler ve Karanlık Zihinler●
2 Mart, Salı.
"Yapman gerekeni anladın değil mi?"
Bomboş alanda yankılanan ses yeniden kulaklarına döndüğünde kız olduğu yerde kıpırdandı. Karşısındaki çocuğun neden bu kadar keyifli olduğunu çözemese de pek de umursamıyordu. Bu yüzden heyecanla kafasını sallayıp gözden kayboluşunu sadece sessizce izlemekle yetindi. Hatta nedenini bilmediği şekilde bir süre öylece durup içinde artık tamamen yalnız kaldığı alanı izledi. Nefes sesleri dışında ortamdan çıt çıkmıyordu. Sadece kulaklarına çalınan varla yok arası konuşmalardı, binanın dışındaki öğrencilerin sesleriydi.
Bu süre zarfında yüzüne yavaş yavaş yerleşen tebessümün farkına varamadı. En nihayetinde ayaklarını harekete geçirerek hedefini bilindik yere çevirdi. Boş bakışları üzerinde yürüdüğü yolda gezinirken dışarıdan bakan birisine hissismiş gibi görünebilirdi ama içine ufak bir karmaşa hâkimdi. Yine de o karışıklığın içinde, az önce yaptığı şeye karşılık beklenenin aksine zerre kadar pişmanlık taşımıyordu.
Yürürken elleri üzerindeki koyu lacivert sweatin büyük cebine girdi ve içeride sallanan çakmağı parmakları hızlıca kavradı. Elinde döndürüp durduğu çakmaktan gelen tıkırtılar eşliğinde merdivenlere ulaştı ve oldukça yavaş adımlarla önündeki basamakları inmeye başladı. Acelesi yoktu çünkü öğle arasındaydılar. Dolayısıyla ortadan da kaybolabilirdi ama esasında bu da çok önemli bir detay değildi. Kimse onun ne yaptığını ya da nerede olduğunu sormazdı, onu kaybolsa bile aramazlardı. O hiç yokluğunda insanların merak ettiği biri olmamıştı.
Katları teker teker bitirdi. Son basamaklara vardığında kısacık bir an durdu, nefeslendi, üst katlardan sızan ışık hüzmesi haricinde kapkaranlık kalan koridora baktı. Aslında ilerisi tamamen ışıksız olmasından dolayı hiçbir detay göstermiyordu ama merdivenlere yakın taraftan karanlığa kapılmış birkaç kapı görünüyordu.
Düşünmeyi bırakıp son iki basamağı da indi ve sonunda olduğu yere çöktü. Işık demeti tam saçlarına düşüyor ve kızıl saçlarını parlatıyordu. Kirpikleriyse birer perde gibiydi, göz kapaklarının altında yatan yeşilleri bir de o gölgeliyordu.
Hâlâ cebinde konaklayan elleri hareketlendi, ne zaman çakmakla oynamayı bırakmışlardı fark etmemişti.
Yine cebinde duran sigara paketinden elinde çakmakla beraber bi' dal çekip çıkardı. Çok beklemeden tutuşturduğu ateş sigaranın ucundaki kâğıdı yakıp parçaladı ve mermer zemine az bir kül dökülmesine sebep oldu.
Dumanı içine çekerken gözleri çoktan kapanmaya yüz tutmuştu. Zihni ve kalbi onu hep tek bir yöne çekerdi, nereye gittiği belliydi. Nitekim beklediğini buldu. Gözlerinin önünde onun kumral saçları belirdi. Ela gözleri yer buldu sonra kendine, hafif çıkık elmacık kemikleriyle beraber güzel elleri ve saçları. Her bir noktasıyla gözlerinin önündeydi, kendisine gülümsüyordu.
Yanında oturduğunu hayal etmeye başladı sonra. Uzak, çok uzak bir ihtimaldi ama hayal etmek asla yasak olmamıştı.
Hayalleriyle yaşıyordu, onları da kaybetse ne yapardı düşünmek bile istemiyordu.
Derin bi' iç çekişin ardından sigaradan bir nefes daha çekti, bir canını kaybetti.
Dumanı üfledi.
Başını arkaya doğru atarak soluklandı. Bir süre boş boş merdiven aralarından süzen ışık demetini izledi. Nedense hoşuna gitti. O yüzden içindeki duygulardan birkaç dakikalığına kaçıp anın keyfini çıkarmaya çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eksik
General Fiction"Yapma..." • Belki de her öğle arası buraya gelme nedeni bu karanlığa her baktığında gözlerinin önüne gelen elalardı. Artık hiçbir bakış onunkilerden daha anlamlı, daha güzel gelmiyordu. |23.08.2022- 𝘤𝘰𝘴𝘦𝘥𝘪𝘷𝘢